Doğu Türkistan'da yaşanan zulme dikkat çekmek, hem de bölgede kurulan Nazi Toplama Kampları'nın kapatılması çağrısında bulunmak amacıyla yazılı bir açıklama yapan Bingöl İHH Başkanı Muhittin Gili, Çin'in “Eğitim Kampı” olarak adlandırdığı toplama kamplarında 1 ile 3 milyon arası insanın bulunduğuna dikkat çekerek, “Çin, Doğu Türkistan'ın Müslüman halklarına karşı uyguladığı asimilasyon ve yıldırma politikalarını uzun seneler tüm dünyanın gündeminden saklanmayı başarmış. Ancak son senelerde, kendi ekonomik büyümesine bağlı olarak içerideki problemleri(!) daha hızlı çözme isteği ve ABD vb. muarızı ülkelerle olan ihtilaflarının artmasından sonra, Batılı ülkelerin Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerini bahane ederek Çin'i sıkıştırmaya çalışması sebebiyle, Doğu Türkistan'da yaşanan insan hakları ihlalleri dünyanın daha fazla ilgisini çeker olmuştur. Buna bağlı olarak Çin'in Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerini gizleme çalışmaları da daha fazla görünür olmuştur. Doğu Türkistan Komünist Parti Sekreteri Chen CHUANGUO'nun 2017 Nisan ayından itibaren Uygurları, hapishanelere veya zorunlu Politik Eğitim Kampları'na göndermesi ve beyin yıkamaya yönelik uygulamaları, Çin için yüz kızartıcı yeni bir insan hakları ihlalidir. Çin'in “Eğitim Kampı” olarak adlandırdığı toplama kamplarında 1 ile 3 milyon arası insanın bulunduğu tahmin edilmektedir. Tahmin edilmektedir diyoruz çünkü Çin bu konuda hiçbir açıklama yapmamaktadır. Toplama kamplarına aldığı insanların ailelerinin açıklamalarından sonra, varlığı anlaşılan toplama kamplarıyla ilgili Çin, önce inkâr politikasına sığınmış, inkârın mümkün olmadığı anlaşılınca bu kampların varlığını “aşırılıkla mücadele ve eğitim kampları” adıyla kabul etmiştir. Doğu Türkistan'da inşa edilen bu büyük hapishaneler, Nazi Almanya'sı uygulamalarını andırmaktadır. Evlerinden, yurtlarından, eş ve çocuklarından zorla ayrılan insanların sayıları her geçen gün artarken, aynı zamanda uygulanan işkence ve zulümler neticesinde yüzlerce insan hayatını kaybetmektedir. Birçok aileye akrabalarının cesedi teslim edilmiş, ancak ölüm nedeni hakkında herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Kamplardan çıkabilenlerin anlattığı kadarıyla, kamplardaki yaşam koşulları çok kötü olup, tutuklu bulunanların sayısı, kampların alabileceği insan kapasitesinin kat kat üstündedir. İnsanlar, sırt üstü yatma imkânına bile sahip olmadıklarından ancak yanlarına dönerek yatmaktadırlar” dedi.
TOPLAMA KAMPLARINDA İŞLENEN HAK İHLALLERİ
Kamplarda işkencelerin haddi hesabı olmadığını vurgulayan Gili, “Çin'in, Doğu Türkistan'da “eğitim” adı altında uyguladığı yol ve yöntemlere bakıldığında, hâlihazırda bütün Uygurları suçlu olarak kabul ettiği, din ve geleneklerine bağlı Uygurları ise terörist (extrimist) olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Kamplardan çıkmayı başaranların ifadelerine göre toplama kamplarında mahkûmları su tanklarına daldırma, kadın tutukluların yüzlerinde ve vücutlarında sigara söndürme, bileklerinden asılan tutukluları copla dövme, elektrik verme, acı verici farklı nesnelerle dövülme, soğukta bekletme, yoğun ve parlak ışıkla körleştirme, uzun süre gergin pozisyonda tutma, uykusuz, aç ve susuz bırakma, günlerce kaplan koltuğu denen hareketsiz koltuklarda oturtma, elleri kelepçeli ve ayakları prangalı olarak dolaştırılma gibi kötü muameleler yapılmaktadır. Bu türden işkenceler fiziksel veya zihinsel bozukluklarla neden olmakta, çoğu zaman da ölümle sonuçlanmaktadır. Bazı insan hakları örgütlerinin bilgilerine göre Doğu Türkistan'da Çin yönetimi tarafından kurulan 16 toplama kampı bulunmaktadır. Bu sayı, her Uygur ailesinden en az bir kişinin söz konusu kamplarda tutuklu olduğu anlamına gelmektedir. Tutuklu olanlar genellikle 20 - 40 yaş arasındaki Uygur erkekleridir. Bu kamplardaki Uygurlar kendi inançlarını değiştirmeye ve Komünist Parti ideolojisine boyun eğmeye zorlanmaktadırlar” diye konuştu.