Çözüm süreci kapsamında atılacak her adıma katkı sunulması gerektiğini ve tarafların barış yolunda cesaretlendirilmesi gerektiğini ifade eden Eser: “ Akan kan yitirilen canlar dur demeli. Hep birlikte analar ağlamasın ve yeter demeliyiz. Hassas bir dönemden geçtiğimizi unutmamalı. Taraflar ne kazandık demekten ziyada hep birlikte ne kazanacağız düşüncesini hâkim kılmalıyız. Unutmayalım ki yaşadığımız coğrafya peygamberler ve medeniyet coğrafyasıdır. Yazının ilk icat edildiği Mezopotamya coğrafyasını yeniden barış kardeşlik ve güçlü bir medeniyetin kadim coğrafyası haline getirmeliyiz. Unutmayalım ki bunun aksi gençlerin birbirlerini boğazlaması yüzbinler ve belki de milyonlarca insanımızın yitirilmesi şehirlerin yıkımı olacaktır. Bunun için herkes ve her kesim savaşın ne demek olduğunu iyi hesaplamalı ve barışın sesini yükseltmek zorundayız” dedi.
“İSLAM BU COĞRAFYANIN TEMEL DİNAMİĞİDİR”
“30 yılık savaşın barışla sonuçlanmasının halklarımıza sağlayacağı faydayı hep birlikte görmeliyiz” diyen Eser: “İslam bu coğrafyanın temel dinamiğidir. Bu dinamik üzerine inşa edilecek barışın kalıcı olacağına hep birlikte inanmalı ve desteklemeliyiz. Masaya oturup müzakere yapan ve aynı zamanda önyargılı ve şüpheci yaklaşan taraflara hakem olarak Kutsal Kitabımız Kur anı Kerim yeter ve fazla gelir. Şöyle bir düşünelim neyin hangi kutsiyetin üzerine vereceğimiz sözler bizi bağlar. Elbette ki Allah, Peygamberi ve Kur anı Kerim olacaktır” ifadelerini kullandı.
Eser: “Bundan dolayı müdahil olup net çözümler üretemedi. Oysa ölen hep Müslüman başörtülü anne sakallı baba çocukları oldu. Arkalarında hep aynı Yasinler Fatihalar okundu. Bu durum bile İslami kesimin meseleye el atması için yeterli bir gerekçeydi ama olmadı. İslamiyet barış ve kardeşlik diniyse ve bu coğrafyamızın ortak paydasıysa bu payda etrafında çözüm sağlıklı olur. Hep birlikte İslami bir platform oluşturmalı ve bu platform aynı zamanda izleme heyeti görevini üstlenmeli, tarafların birbirlerine verilen sözlerin tutulup tutulmadığını takip etmelidir. İslami platform nisan ayında kutlu doğum mitingiyle aynı günde Diyarbakırda barış ve kardeşlik peygamberi Hz. Muhammed (sav) temasıyla Kürt kamuoyunda sembolik değeri olan Dağkapı meydanında bir milyon kişinin katılımıyla Türkiye tarihinin en büyük barış mitingi her kesimin katılımıyla yapılmalıdır. Bu mitingde her kesimin kabul edeceği barış anlaşmasının şartları halkla paylaşılmalıdır. Nihai barış anlaşması bütün bir Ortadoğu ve Mezopotamya coğrafyasında barışın tesisi için Medine-i Münevvere de Mescidi Nebi avlusunda Ravza- i Mutahhara önünde kurulacak masada imzalar atılmalıdır. Bu öyle bir barış olsun ki bir daha bu halkın torunları birbirine düşmesin ve hiçbir güç ve kuvvet onları birbirlerine düşürmesin” şeklinde konuştu.