Anadolu Gençlik Derneği (AGD), Suriye'de yaşanan gelişmeler üzerine yazılı basın açıklaması yaptı.
Suriye'de olup bitenin, ‘Suriye'yi Esat'tan kurtarma' değil, Suriye'yi bölme ve parçalama senaryosunun işletilmesi olduğu vurgulanan açıklamada, “. Biz bunu ısrarla söylemeye devam edeceğiz. İstiyoruz ki bu plan bozulsun. Çünkü biz biliyoruz ki Suriye parçalandıktan sonra sıra İran ve Türkiye'dedir. Bunun farkında olmak lazım, bunu görmek lazım, bunu anlamak lazım. Normalleştiğimiz İsrail, masum değildir. Batıl bir inancın gerçekleşmesi için tüm coğrafyayı ateşe vermekten çekinmeyecektir. Bütün bu işgallerin, savaşların ve çatışma ortamının ardındaki üst akıl İsrail'i bir hançer gibi İslam coğrafyasına saplayan üst akıldır. Siyonizm 5700 yıllık planından üç beş günde vazgeçmez, vazgeçmeyecektir.” denildi.
“BÜYÜK İSRAİL PROJESİ İÇİNDİR”
Irak'ın parçalanması, Suriye'nin parçalanması, Afganistan'dan Yemen'e, Libya'dan Sudan'a İslam beldelerinin tamamındaki kan ve gözyaşının ‘Büyük İsrail Projesi' için olduğu belirtilen açıklamada, “Sünniler ve Şiiler, Aleviler ve Sünniler, Kürtler ve Türkler, Araplar ve Farisiler çatışsın isteniyor. Müslümanlar birbirleriyle çatışsın ki İsrail kazansın isteniyor. İslam Ülkeleri birbirleriyle çatışsın ki İsrail kazansın isteniyor. Afganistan tarumar, Irak tarumar, Libya tarumar, Yemen tarumar. Soruyoruz biz, Suriye'den sonra sıra kime gelecek? Olup biteni görelim. Bir yanlıştan başka yanlışa savrulmayalım. Bugün Halep yanıyor. 50 binden fazla insan aç ve susuz. İşte biz soruyoruz. Suriye'de bu anlamsız savaş nasıl çıktı? Suriye kim için parçalanıyor? Parçalanmış bir Suriye'nin kime ne faydası olacak? Bu çocuklar, bu kadınlar, bu yaşlılar niçin ölüyor? Bu insanlar evlerini, yerlerini, yurtlarını niçin terk etmek zorunda kaldılar, kalıyorlar? Niçin dünyanın süper güçleri bu savaşı durduramıyor? Suriye'de bu savaşan gruplar silahı nereden, nasıl buluyor? PYD'yi, PKK'yı, IŞİD'i, diğer silahlı grupları kim destekliyor? Biz tüm samimiyetimizle ve içtenliğimizle bu anlamsız savaşın bitmesini istiyoruz. Bu ülkede bu coğrafyanın değerlerini kuşanarak yaşayan herkesin, Suriye'de, Irak'ta ya da bir başka ülkede yaşayan Müslüman ya da gayrimüslim tüm insanların hakkını gözeteceğine inanıyoruz.” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, “Yaşam hakkı, mülkiyet hakkı, inanç ve düşünce özgürlüğü, ailenin koruması hakkı ve aklın korunması hakkı her insan içindir. Bizim bu haklara teminat olabilmemiz, adaleti tesis edebilmemiz, barışı tesis edebilmemiz, güçlü olmamız ile mümkündür. İslam ülkelerinin çatışması değil, kucaklaşması ve birlikte hareket etmesi gerekir. Mezhep ve ırk farklılığını gerekçe görerek çatışmak bölge ülkelerinin tamamını emperyalizme bağımlı hale getirir. İsrail'i güçlendirir. Bu coğrafyanın başkentleri, yöneticileri, birilerinden ev ödevi alamdan mutlaka aynı masa etrafında bir araya gelmelidir. Çünkü Suriye'nin geleceği tüm İslam coğrafayasının geleceğidir. Bağırıp çağırarak, hamaset yaparak, kendinden olmayanı suçlayarak bir yere varılmıyor. Bu görülmelidir. Son iki yılda Akdeniz'in sularında boğularak ölen Müslümanların sayısı 10 bini geçmiştir. Bunun ne anlama geldiği konuşulmalıdır. Ne oluyor da Müslümanlar, ezanların okunduğu topraklardan çan seslerinin baskın olduğu topraklara kaçmak istiyor? Bu düşünülmelidir. İslam coğrafyasını nasıl oluyor da Müslümanlar için yaşanmaz hale getiriyoruz? Bu düşünülmelidir. Biz her türlü farklılığa rağmen tüm Müslümanları kardeş biliyoruz. İnancımız farklı olsa dahi tüm insanların haklarını gözetmenin derdindeyiz. Başta Halep olmak üzere, Suriye'nin tamamında ve diğer İslam ülkelerindeki sıkıntıların diyalog yoluyla çözüleceğine inanıyoruz. İslam Ülkelerinin birlikte hareket etmesiyle bile yeni bir dünyanın kurulacağının farkındayız. Enerji kaynaklarının, enerji nakil yolarının, iki okyanusun, üç kıtanın ve sekiz denizin anahtarının bu üç ülkenin birlikteliğiyle bu coğrafyanın insanının kontrolüne geçeceğinin farkındayız. İslam Ülkelerinin birlikteliğiyle tatlı su kaynaklarından bitki örtüsüne, ekolojik çeşitlilikten tarım ve hayvancılığa, kültürel birikimden yüksek teknolojiye birçok imkanın yeryüzüne adalet ve barışı getirebileceğinin farkındayız. İslam Ülkelerinin birlikteliğiyle mezhepçilik ve ırkçılık yüzünden kan dökülmeyeceğin, çatışma ve terör ortamının son bulacağının, yaraların sarılacağın ve ortak bir geleceğe yürünebileceğinin farkındayız. Kimseyi suçlamıyoruz, kimseye kötü bir söz söylemiyoruz, herkesi iyilik ve güzellikte yardımlaşmaya davet ediyoruz. Birbirimizi anlayalım, birliktelik için düşünelim, dil dökelim, ter akıtalım. Allah, bu coğrafyaya birlik ve beraberlik nasip etsin. Allah, bu coğrafyanın birlik ve beraberliği için, ümmetin birliği için, adalet ve barış için gayret edenlere zeval vermesin. Allah hepimize istikamet üzere yaşamayı ve emaneti de istikamet üzere teslim etmeyi nasip etsin. Engelleyemediğimiz bu anlamsız savaşlarda, çatışma ve terör hadiselerinde yaşamını yitiren tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Mekânları cennet olsun. Allah, ülkemizin kardeş ülkelerle, şehirlerimizin kardeş şehirlerle birlikteliğini nasip etsin, aramızdaki ayrılıkları gidersin. Allah, hepimize çözümün İslam Ülkelerinin birlikteliğinde olduğunu göstersin.” Denildi.