Rıdvan Dilmen (Milliyet): Yüksek konsantrasyon
İnanılmaz gergin başladı Kadıköy serüveni... Daha ısınırken tansiyon yükseldi. Fenerbahçe de müthiş bir presle oyuna girdi. Daha ilk dakikada Emre, Baros'u düşürdü. Sakatlanan Baros oyunu terketti. Galatasaray takımı bir anda sindi. Baskı üzerine baskı Fenerbahçe'ye golü de getirdi.
Fenerbahçe maça önde pres ile başlayınca Galatasaray'ın hem etkili hücum girişimlerini durdurmuş oldular, hem de savunmasını hataya zorladılar.
1-0'dan sonra rakibi savunmada karşıladılar, çabuk ataklarda pozisyon kovaladılar. Ancak son paslarda başarılı olamadıkları için sadece bir duran topta Lugano'nun kafa vuruşuyla yüzde yüz gol kaçırdılar.
İkinci yarıda Fenerbahçe yine baskılıydı. Hücum preste kaptıkları bir top sonrası penaltı geldi. 7-8 dakika skoru 2-0'da tutabilseler Galatasaray maça erken havlu atacaktı. Ancak bir duran topla golü yediler.
Tam bu sırada Teknik Direktör Rijkaard, Fenerbahçe'nin ekmeğine yağ süren bir değişikliğe gitti. Arda'yı çıkardı, Kewell'ı aldı. Arda ne kadar kötü oynasa da sahada iş yapabilecek birkaç isimden biriydi. Ardından Keita da gereksiz yere atılınca Galatasaray'ın pozisyona dönüşmeyen hücumları da durdu. Rijkaard'ın aslında ilk olarak sarı kartı olan Keita'yı çıkarması gerekiyordu. Bu ortam Fenerbahçe'nin tüm ipleri eline almasını sağladı. Açıkcası maç bitimine kadar 3-4 net pozisyonu değerlendiremediler. Son dakikada Güiza ile skoru garantiye alabildiler.
Fenerbahçe takımının ve Teknik Direktör Daum'un yapamadığı en önemli şey skor 2-1 iken ve rakip 10 kişi kalmışken geride beklemekti. Şükrü Saracoğlu Stadı hakikaten Türkiye'nin en ciddi deplasmanı, özellikle de Galatasaray için.
Tribünler müthiş bir konsantrasyon içinde, takımı sürekli ateşliyorlar. Fenerbahçe takımı bu desteğin ve ortaya koyduğu müthiş mücadelenin karşılığında çok daha rahat bir galibiyet elde etmeliydi.
Fenerbahçe'nin attığı ilk gol ofsayt kokuyordu. Servet'in ceza alanı içinde Lugano'ya yaptığı hareket de penaltıydı.
Mehmet Demirkol (Milliyet): En kurt teknik adam
Galatasaray bildik planıyla sahadaydı, üzerinde durulması gereken Fenerbahçe'nin planı. Roberto Carlos'un önündeki Vederson, Gökhan'ın önündeki Mehmet Topuz'la orta sahadan da destek alarak Galatasaray'ın kanatlarını tıkama önceliğiyle sahaya çıkmışlardı. Keita, Arda ve Sabri'yi göbeğe yönlendirmeye çalıştılar; bildik huni taktiği... Galatasaray ortaya yönelince de kapanıp, bol kademeyle, geçilmez bir duvar ördüler.
Plan yüzde 100 başarılı oldu. Gol dışında çeyrek pozisyon dahi yok. Gol de duran toptan. Yani kendi evinde 9 senelik bariz üstünlükle sahaya çıkan Fenerbahçe'nin teknik direktörü tedbiri alandı, 9 senenin mağlubu ise, 9 hafta ne oynadıysa aynısıyla sahadaydı. Hangi tarafı övmek ve hangi tarafı yermek gerekir, tercihi size bırakıyorum.
Fenerbahçe'nin oyununu başarılı kılan, planının işlemesini sağlayan birkaç oyuncudan bahsetmek gerekiyor. Mehmet Topuz ve Vederson dizilişte orta sahanın kanatları gibi gözükseler de fiili oyunda Arda ve Keita'nın markajcılarıydı. Yani aslında bek olanlar, onlardı. Zaten Gökhan ve Carlos'u hücum yönünde daha fazla gördük. Bu tip oyunlarda geldiği günden bu yana çok iyi oynayan, ama açık oyunda kaybolan Christian da dün ekstra oynayanların başındaydı.
Ve son olarak Kazım... Fenerbahçe'ye gelmeden önce santrfor olan genç adam selefleri kadar iyi bir bitirici ya da asistçi değil, ama müthiş kavgasıyla Galatasaray savunmasının başını sürekli ağrıttı. Bu ekip, Alex ve Güiza'ya gol vuruşları yapma ve başka hiçbir şeye karışmama lüksünü tanıyanlardı.
Galatasaray sadece 60 ile Keita'nın atıldığı dakika arasında oyuna ortak oldu, topa sahip oldu, rakip alana yerleşti, ama ligin en güçlü hücum ekibi, çeyrek pozisyon dahi çıkaramadı. Tek bir mazeretleri olabilir; Baros'un erkenden sakatlanması. Geniş alanı çok iyi kullanabilen Çek'in oyundan çıkmasından sonra Fenerbahçe savunmasının sürekli geride kalma zorunluluğu ortadan kalktı ve daha rahat bir psikolojiyle oynayabildiler.
Sonuç olarak bu ligin, Türk hocalar dahil en kurt teknik adamı kazanma planını çok rahat uyguladı. Bu oyunu beğenmeme lüksümüz var, ama istediğini bu kadar iyi yapabildiği için de Daum saygıyı hakediyor.
Ahmet Çakar (Sabah): Rijkaard tartışılmalıdırFenerbahçe G.Saray'ı sürklase etti. Sürklase etti derken yanlış anlaşılmasın. F.Bahçe oynaması gerektiği kadar oynadı, rakibe neredeyse hiç bir gol pozisyonu vermedi ve çok gol kaçırdığı maçı 10 yıldır yaptığı gibi aldı, gitti.
Ligin en çok gol atan takımı G.Saray'ı dün akşam içler acısı gördük. Tek bir pozisyon bulamadılar.
Attıkları gol de aslında pozisyon değil.
Volkan'ın elinden kaçırdığı topu Hakan Balta tamamladı, hepsi bu kadar. Yıllardır süre gelen gelenek dün gece de bozulmadı.
Maça bakıyoruz, G.Saray iki pası yapamıyor.
Orta sahada ne Ayhan, ne Mustafa, top kapamıyorlar, forvete top atamıyorlar. Sahada Arda var mı yok mu belli değil. Biraz oynamaya çalışan Abdul Kader Keita var.
O da savruk, arkadaşlarıyla yardımlaşamıyor.
Daum çok akıllı bir taktikle Keita'yı çizgiye hapsetmiş. Topu aldığında iki oyuncu birden basıyor.
İYİ BİR ANTRENÖR DEĞİL
Maç tam Fener'in istediği gibi başladı. Alex ile gelen gol zaten taktiksel olarak kontra atağa dayalı oynamaya çalışan F.Bahçe'nin işini kolaylaştırdı. Kazım karşılaşma boyu Servet ve Gökhan ile inanılmaz boğuştu.
Ve kim ne derse desin Kazım görevini yapan adamların başında geliyor.
Rijkaard iyi bir antrenör olmadığını dün gece açık bir şekilde gösterdi. Maç boyunca bakıyoruz G.Saray etkili olamıyor, pozisyon bulamıyor. Bırakın pozisyon bulmayı rakip ceza alanına bile giremiyorlar. Ama Rijkaard hiçbir şey yapmadı. Zorunlu değişiklikler dışında ne sistemle, ne de oyuncuların yerleriyle oynayamadı. Ama Daum şiir yazar gibiydi. Alex'i alışı, Kazım'ı alışı zamanlama olarak ders niteliğindeydi.
Sonuçta G.Saray Rijkaard konusunu tekrar gözden geçirmelidir. Koskoca bir balon mu, yoksa G.Saray'ın istediği antrenör mü işte bu soru işareti.
Dün geceki maç hakemler için çok zordu. Üstelik maçın hemen başında oyuncular ısınırken çıkan kavga maçı daha da zorlaştırdı. F.Bahçe'nin attığı ilk gol ofsayt. Carlos ofsaytta ve bacaklarını açıp topun geçmesini sağlıyor. Alex vuruyor ama Roberto Carlos ofsaytta olup, oyuna müdahale etti.
Bünyamin Gezer Servet ve Kazım boğuşmalarında çok önemli pozisyonlarda yanlış kararlar verdi. Keita'ya gösterdiği kırmızı kart ise yüzde yüz doğru. Keita çok net bir şekilde Carlos'a yumruk atıyor.
Erman Toroğlu (Hürriyet): N'oldu?
SİZE soruyorum. Maçtan 45 dakika önce futbolcuların saha içindeki arbedesini ayırmak isteyen yardımcı hakeme sert bir cisim gelse, kafası yarılsa ve üç dikiş atılsa, İngiltere Premier Lig veya Almanya Bundesliga da maç başlar mı?
Bence başlamaz. Peki, Türkiye'de niye başlıyor? Biri yazar, biri bozar da ondan başlıyor. Disiplinin göstere göstere ceza verdiği kararları, tahkim göstere göstere bozarsa, yani Futbol Federasyonu ayağına kurşun sıkarsa, Türkiye'de başlar...
Keita kafasına gelen maddeyi Federasyon Temsilcisi'nin masasına bırakıyor. Keita nereli? Fildişi Sahilleri'nden. Biz de diyoruz ki ilerleyen ülkeyiz. Keita da zannediyor ki Türkiye'de ceza verebilecek Futbol Federasyonu var.
Bu Futbol Federasyonu böyle devam ederse, bu ligin sonu gelmez. Tıpış tıpış giderler. Ve bu ülke Haluk Ulusoy döneminin rezalet yönetimini arar. Ama o zaman sakın kimseye kızmasınlar...
NOT: Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu maçtan evvel yaralanan bir hakem olursa maça başlamama kararı almıştı ve hakemlere iletmişlerdi. N'oldu? Futbol Federasyonu, kafasına bir şey gelen oyuncunun durumunda hakeme “Oyunu durduracaksın, santraya gelip toplanacaksınız. Temsilciyi çağıracaksınız. İkaz edeceksiniz. Gerekirse anons yaptıracaksın, tekrarında içeri gireceksiniz ve bir daha geri gelmeyeceksiniz” demedi mi? N'oldu?
Rijkaard düşünecek
BAROS'un sakatlığı Galatasaray için şanssızlık. Rijkaard'ın, Elano'yu oynatması Fenerbahçe için şans. Futbolcu oynaya oynaya, karpuz yata yata büyür. Arda son zamanlarda Galatasaray'ın iyi bir el freni. Tam oyun süratlenecekken frene basıyor. Galatasaray, Keita'yı kullanamıyor. Fenerbahçe de ne olur, ne olmaz diye ona iki-üç kişiyle markaj yapıyor.
Bence Türkiye'nin şu anda en zayıf çift santrhafları olan Servet-Gökhan ikilisine karşı Daum, dün gece öncelikle Kazım silahını kullandı. Servet'te bayağı büyük düşüş var. Fenerbahçe ilk 45 dakikada oyunu iyi kontrol etti. Alex'in ilk golünde, Roberto Carlos ofsayttı.
Fenerbahçe ikinci yarıda biraz durgundu. Ama öyle olduğu anlarda bile Galatasaray arkaya yaslanan Fenerbahçe'yi fazla zorlayamadı. Çünkü, Keita'dan çok şey bekliyorlardı. O da ikili-üçlü presle hareketsiz hale geldi ve sinirlendi. Sarı kırmızılılar soldan da hiç çalışamadılar ve rakibine yön değiştirtemediler.
Daum dün gece Rijkaard'a göre takımını daha iyi idare etti. Düşünün orta alanda Galatasaray kiminle top yapacak? Ama sarı lacivertliler öyle değil. Kazım, Galatasaray defansını iyice hırpaladıktan sonra Güiza'ya ekmeği yemek düştü.
Hakederek kazandı
Futbolun kurallarını Fenerbahçe daha doğru uyguladı ve hakederek kazandı. Rijkaard'ın bu mağlubiyetten sonra oturup düşünmesi lazım. Nerelerde hata yaptım diye. Bünyamin Gezer maçı kötü yönetmedi. İlk yarıyı en az 6-7 dakika oynatması gerekirken, biran evvel iki dakikada bırakıp kaçtı.
Fenerbahçe Stadı'na gelen takımlar hem seyirci kapasitesinden hem de seyircinin sahaya yakın olmasından dolayı çok baskı yiyorlar. Eğer Galatasaray ve Beşiktaş takımları biran evvel buna benzer stat yapamazlarsa Fenerbahçe malı alır, götürür gider. Çünkü, Türkiye'deki futbol şartları yapanın yanına kar kalıyor. Düşünün kafasına madde gelen Keita, atılanlardan zarar gören Keita bir tepki gösteriyor ve atılıyor. Herşey kuralına uygun. Ama işte dediğim gibi yapanın yanına kar kalıyor.
İnternethaber.com