Solhan ilçesinde 'kutlu doğum' etkinliğiPeygamber Sevdalıları Platformuna üye derneklerden Solhan Çağrı-Der tarafından Kutlu Doğum ayı kapsamında düzenlenen etkinlikte konuşan Rehber TV programcılarından Yazar Özkan Yaman, Peygamber Efendimizin hayatından örnekler vererek, eşsiz bir önder olduğunu ve Onu ashabından öğrendiğimizi anlattı.![]() Peygamber Sevdalıları Platformu üyesi derneklerden Solhan Çağrı-Der tarafından Solhan Belediyesi bahçesinde Kutlu Doğum Haftası kapsamında düzenlenen etkinlik, Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Mevlid-i şerif ve Özlem Ajans sanatçıları tarafından ilahilerin seslendirildiği programın açılış konuşmasını Abdulhakim Ayık yaptı. “ANNELER RESULULLAHI TANIMALI VE ÇOCUKLARINA TANITMALIDIR” Peygamber Sevdalıları Platformu'nun her yıl kutlu doğum ayı boyunca Muhammedi sevdayı köylerde, kasabalarda, ilçelerde, şehirlerde dile getirdiğini anımsatan Ayık, “Müslüman halkımızı Peygamber sevdası ve Peygamber ahlakını haykırmakta ve paylaşmaktadır. Amine'nin yetimi mazlumları ve mustazafları harekete geçirerek hakkı kâinata hâkim kılmaya geliyordu. O'nun dünyaya gelişini melekler kutluyor ve kâinat seviniyordu, zulüm sarayları çatırdıyor, ateşperestlerini ateşi sönüyordu. Biz Müslümanlar O'nun kutlu doğumunu kutluyor, Allah'ın sevdiğini seviyor, O'nu tanımaya ve tabii olmaya çalışıyoruz. Kıymetli Peygamber âşıkları! Anneler Resulullah'ı tanımalı ve çocuklarına tanıtmalıdır; çünkü onu tanımayan bir hayatın ve yaşamın anlamı ve gayesi olamaz. Onsuz kâinat anlamsızdır. ‘O hiçbir zaman heva ve hevesinden konuşmaz. O ancak vahiyle konuşur' diyen Rabbimizdir. O kendi evladını canlı toprağa gömen acımasız Ömerlerden dünyada adalet denince akla ilk gelen Hz Ömerleri ve ashabı yetiştiren bir öğretmen ve eşsiz bir önderdir.” İfadelerini kullandı. Programa konuşmacı olarak katılan ve Peygamber Efendimizi anlatmadığımız hiçbir günümüzün olmadığını anımsatarak meselenin O'nu daha güzel anlatmakta olduğunu belirten Yazar Özkan, “Sen esnaf isen, dükkânında O'nu hayırla, ihsanla, ikramla, dürüstlükle anlatacaksın. Sen gençsen Hz. Muhammed Mustafa'yı edebinle, saygınla, hürmetinle anlatacaksın. Sen hanımsan kocana itaatinle anlatacaksın. Çocuksan anne babana saygınla anlatacaksın. Sen bir idareciysen onun idaresini göstererek anlatacaksın. Peygamber efendimiz (sav)'i en güzel anlatanlar ashabı kiramdı. Hz. Ebu Bekir efendimiz O'nu sadakatiyle anlattı. Hz. Ali, O'nu ilimle, şecaatle anlattı. Hz. Ömer O'nu adaletle anlattı. Hz. Osman efendimiz O'nu cömertlikle, hayâ ile anlattı. Bütün ashab aslında hep O'nu anlattı. Tabi ki O'nu en güzel anlatan Rabbimiz idi. Kur'an-ı Kerim'de “Sen yüce bir ahlak üzeresin” dedi. “Sen âlemlere rahmetsin” dedi. Allah Resulüne kendi isimlerinden verdi. “Sen Rauf'sun, rahimsin” dedi ve ismini kendi isminin yanına yazdı. “O'na tabi olmadıkça sizi sevmem” dedi. “Eğer benim sevgimi hak etmek istiyorsanız, habibime uyacaksınız, O'nun yolundan gideceksiniz” dedi.” “BİZ O'NU SEVMEYİ ASHABINDAN ÖĞRENDİK” Allah resulü(sav)'i ashabının çok güzel anlattığını belirten ve dönemindeki liderlerle kıyas yaparak eşsiz önder ve adaletli bir devlet adamı olduğunu anlatan Yaman, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir olay anlatacağız bildiğimiz bir olay ama güzel bir hatıra, hatırlatmak istedim. Hz. Bilal anlatıyor bakın yıl 632. Peygamber efendimiz (a.s) vefatından iki gün önce yer Bizans'ın merkezi İstanbul. Bizans kralı çarşıda geziyordu. Karşısına bir tane Bizanslı çıkmış diyor ki, “kralım bu kadar çok vergi var, nefes alamıyoruz, geçinemiyoruz. Şu vergileri biraz azaltsanız. Kral diyor “bu ne cüret karşıma çıkıp hakkını istiyor. Hemen cezasını verin” ve o Bizanslıyı atlarının arkasına bağlıyorlar İstanbul'da yerden süründürerek işkence ediyorlardı. Suçu ne? Kraldan hakkını istemek! Yıl 632 yer İran. İran'ın merkezi Medain. İran kralı Medain'de dolaşıyor. Karşısına bir köylü çıkıyor diyor ki; “Kralım, bütün mahsülümüzü, ekimimizi size veriyoruz. Hani bize pay verecektiniz? Çoluk çocuk aç, perişanız” kral diyor, “Bu ne cüret! Hemen cezasını verin” O İranlıyı diri diri ateşe atıyorlar. Suçu ne? Kraldan hakkını istemek, devlet başkanından hakkını istemek… Aynı tarih, yıl 632, yer Medine. Efendimiz ashabını toplamış. Efendimizde bir devlet başkanı, hasta vefatına iki gün var. Diyor ki, “Ashabım, içinizde bir ömür sürdüm. Birinizi üzmüş olabilirim, yanlışlıkla kırmış olabilirim, incitmiş olabilirim, birinize borcum kalmış olabilir. İşte gelip alsın. Kime yanlışlıkla da vurduysam o da gelsin bana vursun. Ashab ses çıkarmıyor, üzgün, hepsi başını önüne eğmiş. Ama içlerinden biri ayağa kalkıyor. Ukkaşe bin Mihsan ayağa kalkıyor diyor ki; “ya Rasulallah filan yerde siz bana vurmuştunuz. Yanlışlıkla vurdunuz, evet, ama şimdi kısas istiyorum. Size vurmak istiyorum.” tamam diyor Peygamber Efendimiz. Ey Bilal git Fatıma'dan kırbacımı iste, kırbacımı getir Ukkaşe'ye ver. Hz. Bilal Fatıma'nın evine gidiyor diyor “ey müminlerin annesi! Allah resulü kırbacını istiyor. Hz. Fatıma diyor “ne yapacak kırbacını? Sefere mi çıkıyor, savaşa mı gidiyor”, hayır “Allah resulüne kısas uygulanacak o kırbaç ile Allah resulüne vurulacak” Hz. Fatıma şaşırıyor diyor ki “orada Hasan ile Hüseyy'in yok mu? Hasan ile Hüseyin çıkıp kendilerine vurdursunlar, dedelerine vurdurmasınlar” Bilal kırbacı alıp geliyor. Ukkaşe'ye veriyor. Ukkaşe Allah Resulüne vurmak için ayağa kalkmış. Karşısına Hz. Ebubekir çıkıyor diyor ki “ey Ukkaşe Allah resulüne vuracağına bana vur” efendimiz “otur ey Ebubekir” diyor bu defa Hz. Ömer çıkıyor. Onu da oturtuyor. Hz. Aliy'i de oturtuyor. Hasan ile Hüseyin çıkıyor diyorlar ki “ey Ukkaşe dedemize bir defa vuracağına bize yüz defa vur. Ama ne olur dedemize vurma, Allah resulüne vurma, o kısasını bizden al” peygamber efendimiz onlara da oturun diyor. Ukkaşe geliyor Allah resulünün mübarek sırtından öpüyor ve diyor ki “Ya Resulallah benim ne haddime size vurmak anam babam ruhum sana feda olsun. Yalnız ben istedim ki kıyamete kadar bütün insanlar şunu anlasın: Allah resulünden daha adaletli bir önder gelmeyecek, Allah Resulü'nden daha adaletli bir devlet başkanı gelmeyecek ve bütün önderler adaleti arıyorlarsa işte adalet. Ben bunu göstermek istedim Ya Resulallah ve sizin mübarek sırtınızdan öpüp cennette size arkadaş olmak istedim” ve efendimiz (as) “cennette arkadaşımı görmek isteyen Ukkaşe'ye baksın” buyuruyor. Evet, ashabı onu çok güzel anlatmış onu anlatmaya sözler yetmez, kelimeler yetmez, zamanlar yetmez. Bakın değerli dostlar biz çoluk çocuk aslında onun sevgisiyle yaşıyoruz. Sıkıntılarımız çok hastalıklarımız çok borçlarımız çok ama bize bunları unutturan nedir biliyor musunuz? Vallahi Allah Resulü'ne çektiğimiz salavatlardır. Allah Resul'üne olan sevgimiz ve muhabbetimizdir. Bu kadar işler altında, bu kadar katliamlar altında, bu zalimlerin zulmü altında yoksa hepimiz çoktan helak olup bitmiştik ama Allah Resul'üne olan muhabbetimizden ayaktayız. O'nun sevgisiyle ayaktayız ve sürekli O'nu sevmeyi öğreniyoruz. Farkındayız veya değiliz ama sürekli O'nun sevgisini öğreniyoruz. Biz onu sevmeyi kimden öğrendik? Az evvel söyledim ya ashabından öğrendik.” “Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi özledim” Son olarak konuşma yapan ancak yağışın meydana gelmesinden dolayı konuşmasını kısa kesen Eğitimci Cevdet Yanılmaz, “Resulullah (s.a.v.) efendimiz bir gün ashabı içindeyken “kardeşlerimi özledim” diyor. Ashabı “biz senin kardeşlerin değil miyiz? Ey Allah'ın Resullü' dediğinde Peygamber Efendimiz ‘beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi özledim' diyor. Biz de bugün Solhan'dan O Yüce Resulümüzün ruhaniyetine sesleniyoruz. Ey Yüce Resulüm Solhan'dan kardeşlerimiz size selam söylüyor. Allah'ın selamı üzerinize olsun. Ey Allah'ın Resulü! Kıyamete kadar sen önderimizsin, kıyamete kadar Sen Rehberimizsin, kıyamete kadar iman edenler senin yolunu takip edecekler ve inşallah buradaki kardeşlerimiz ve buraya yeni gelen kardeşlerimiz bugünden itibaren bu resulle, O'nun sünnetiyle daha çok birlikte olmaya çalışacaklardır.” İfadelerini kullandı. YORUM YAZIN ![]()
|
|