|
Serbest dolaşım konusunda somut adım atılmalıTürkiye'den her yıl on binlerce vatandaşın, hocanın veya meslek erbabının Avrupa'ya gittiğini veya Avrupa'dan muhataplarını Türkiye'de misafir ettiğini belirten Bakan Yılmaz, Halen Türkiye'ye vize uygulanıyor olması büyük bir haksızlık'' dedi.![]() JW Marriot Otel'de Kalkınma Bakanlığı tarafından düzenlenen İşbirliğiyle Büyüme: Uluslararası AB Uyum Politikası Konferansı'nın açılışında konuşan Yılmaz, 2014-2020 döneminde Avrupa Birliği'nin (AB) yeni bütçe dönemine girdiğini, diğer taraftan da tam üyelik müzakerelerini yürüten Türkiye'nin 22. faslının açmasının söz konusu olduğu söyledi. AB'nin refah ve barış projesi olduğunu dile getiren Yılmaz, Avrupa kıtasının tarihte yaşadığı en huzurlu, en müreffeh dönemin AB ile gerçekleştiğini kaydetti. AB'nin bir taraftan geniş ve ortak bir pazar oluşturarak, rekabeti arttırdığını ifade eden Yılmaz: “Bu rekabetçilik içinde tüketicilere daha kaliteli, nitelikli ürünler sunuluyor'' diye konuştu. AB'nin geliştirdiği uyum politikasının bir taraftan Avrupa'yı daha rekabetçi hale getirmeyi öngörürken diğer taraftan da birlik üyeleri arasında değişik yöreler ve kesimler arasında dayanışmayı güçlendirdiğini anlatan Yılmaz: “İki hedefi aynı anda gözeten bir politika. Bu anlamda uyum politikasının son derece önemli olduğunu düşünüyorum'' dedi. AB'nin, bütçe içerisindeki uyum politikası payının arttığını belirten Yılmaz, bugün AB bütçesinin yaklaşık 3'te birinin uyum politikasına ayrıldığını, önümüzdeki dönemde de benzer bir tabloyla karşılaşılacağını kaydetti. “Uyum politikasında tasarrufa gidilmemeli” Küresel krizin uyum politikasının önemini arttırdığını bildiren Yılmaz, ''Bir taraftan uyum politikası üzerinde kaynaklar üzerinde baskı oluşturuyor kriz. Daha az bütçeyle hareket edilmesi yönünde eğilim ortaya çıkartıyor. Ama bir taraftan da uyum politikası, Avrupa'nın krizden çıkışı, yeniden büyümesi ve istihdam oluşturması açısından son derece önemli. Ben de Avrupa'da, tasarrufa gidilecekse bu alandan gidilmemesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü bu alan büyümeyi ve istihdamı destekleyen bir alan. Başka konularda tasarruf yapılabilir, ama bu alandan tasarruf yapılmaması Avrupa'nın geleceğine yatırım anlamında önemli'' şeklinde konuştu. Türkiye'nin son 10 yıllık dönemdeki ekonomik gelişmesi hakkında bilgi veren Yılmaz, Türkiye'nin krizlerden ders aldığını, reform yaptığını, siyasi iradesini reformlardan yana kullandığını ve aynı politikaları devam ettireceğini söyledi. Türkiye'nin geleceğe hazırlandığını dile getiren Yılmaz: “Türkiye, AB'nin 2020 vizyonuyla uyumlu bir şekilde 2023 vizyonunu oluşturdu. Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümünde Türkiye'nin ekonomik değerlerini çok daha üst noktalara taşımak istiyoruz'' ifadesini kullandı. Türkiye'nin 2023 hedeflerini anlatan Yılmaz: “Bu vizyon artık sadece kamunun, hükümetin vizyonu değil, bu, toplumsal vizyona dönüşmüş durumda. Türkiye, değişik yöreleriyle, sektörleriyle ve kesimleriyle bu vizyonu sahiplenmiş durumda. 2023 vizyonuna emin adımlarla yürüyeceğiz. AB'ye tam üyelik perspektifi de bizim bu vizyonumuzu güçlendiren, bu vizyonumuzla örtüşen bir hedef'' değerlendirmesinde bulundu. “AB'den tahsis edilen ödenekler düşük” Türkiye'nin büyüklüğü ve ölçeği düşünüldüğünde AB'den tahsis edilen ödeneklerin çok düşük olduğunu belirten Yılmaz, AB'nin Türkiye'ye desteğinin kişi başına 65 avro olduğunu, Türkiye'ye en yakın destek alan ülkede ise kişi başına desteğin 142 avro olduğuna dikkati çekti. Yılmaz: “Türkiye'ye ekonomik büyüklüğüyle, nüfusuyla, coğrafyasıyla baktığınızda, AB'nin sağladığı fonlar, bana göre yetersiz. Çok daha üst düzeye çıkması gerekiyor'' dedi. Türkiye'nin son 10 yıldaki performansının, Avrupa'dan Türkiye'ye verilecek her bir avronun katma değerinin çok yüksek olacağını vurgulayan Yılmaz, ''Hem Türkiye için yüksek olacak hem de Avrupa'ya geri dönüşümü açısından çok yüksek olacak'' ifadesini kullandı. Kalkınma ajansları hakkında da bilgi veren Yılmaz, yeni dönemde kalkınma ajanslarının aracı kuruluşlar olarak da işlev görmesi temennisinde bulundu. AB'nin bir ülkeye katkıda bulunabileceğini, motive edebileceğini fakat ulusal hedeflerin yerine geçemeyeceğini, ulusal çabaları ikame edemeyeceğini dile getiren Yılmaz: “Esas olan sizin, ülke olarak ne yaptığınızdır. Doğru şeyler yapıyorsanız, AB politikalarıyla bunu birleştirip etkili hale getirirsiniz. Siz kendi içinizde iyi stratejiler belirlemezseniz, iyi öncelikler tayin etmezseniz, AB ne kadar kaynak gönderirse göndersin sonuç alamazsınız. Bunu bazı ülke örneklerinde görüyoruz. Biz, güçlü bölgesel politikayı her halükarda oluşturmak ve uygulamak kararlılığındayız'' diye konuştu. Gelecek 10 yılda Türkiye'nin güçlü bir bölgesel politikayı ülke çapında hayata geçireceğini ve uygulayacağını dile getiren Yılmaz, bunu yeni stratejilerle yapacağını kaydetti. Türkiye'ye, genel katılım sürecinde teknik olmayan bir takım hususlarla yaklaşıldığını belirten Yılmaz, bunun önümüzdeki süreçte AB'nin kendi geleceği ve kendi ilkeleri adına çözeceğine inandığını söyledi. Yılmaz, Avrupa'nın geleceği, refahı, istikrarı, güvenliği, küresel düzeyde etkinliği için AB ile Türkiye ilişkisinin farklı bir düzeleme çıkması gerektiğini ifade etti. Bütün bu etkileşimi daha da arttırmak için insanların serbest dolaşımı konusunda da adım atılması gerektiğini bildiren Yılmaz: “Bugün Türkiye, AB ile Gümrük Birliği'ne sahip bir ülke. AB ile mali işbirliğinde ileri düzeye giden bir ülke. Sermaye, turizm hareketlerinde aynı şekilde... Türkiye'den her yıl on binlerce vatandaşımız, gencimiz, hocamız, meslek erbabımız Avrupa'ya gidiyor veya Avrupa'dan muhataplarını Türkiye'de misafir ediyor. Bütün bunlara baktığımızda halen Türkiye'ye vize uygulanıyor olması büyük bir haksızlıktır. Hiçbir şekilde rasyonel olarak izah edilemeyecek bir durumdur. AB'nin bu konudaki politikasını, neresinden bakarsanız bakın hukuki, ekonomik, geçmiş tahattütleri ile bakın, diğer ülkelere davranış tarzına bakın, mutlaka gözden geçirmesi gerekiyor. Burada oturum hakkından bahsetmiyoruz, oturum hakkı ayrı bir şey gelecekle ilgili bir şey. İnsanların serbest dolaşımından bahsediyoruz. Avrupa başka türlü büyüyemez. Dar bir zihniyete sıkıştırılmış, dar bir kimlik tanımına sıkıştırılmış bir Avrupa, kendi geleceğini de ekonomik geleceğini de riske atar, diye düşünüyorum. Özellikle Türkiye ile ilişkisinde serbest dolaşımın her bakımdan, siyasi, ekonomik, kültürel bakımdan Avrupa'nın büyük menfaatine olduğunu düşünüyorum. Bu konuda önümüzdeki dönem somut adımların atılmasını temenni ediyorum” dedi. Konuşmasının ardından Bakan Yılmaz, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Jean Maurice Ripert, Polonya Bölgesel Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Pawel Orlowski, Avrupa Parlamentosu Bölgesel Kalkınma Komitesi Başkanı, Avrupa Parlamentosu Üyesi Prof. Danuta Hübner'e plaket verdi. Konferans kapsamında ''AB Uyum Politikasının üye ve aday ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasına etkisi, AB'ye ekonomik ve sosyal uyum sürecinin aday ülkelerin bölgesel gelişme politikalarının dönüşümüne etkisi, 2014-2020 dönemi AB Uyum Politikası öncelikleri ve aday ülkelere yansımaları'' konuları tartışılacak. Konferansa, Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu, üye ülkeler, aday ülkeler ve Türkiye'den üst düzey temsilciler katılıyor. YORUM YAZIN ![]()
|
|