Şans meleği Trabzon'un yanında
*İlahi adalet 2
*Şenol Güneş ayrıcalıklı mı?
*G.Saray muhalefeti atıp tutuyor
*Sen çok yaşa padişahım!
*F.Bahçe'de işler yolunda
*Alkışlar Aykut Hoca'ya
*Beşiktaş taraftarına ayıp oluyor
*15 dakika oyna, 75 dakika yat
TRABZONSPOR
ŞANS MELEĞİ TRABZON'UN YANINDA
Beşiktaş galibiyeti Trabzonspor için tam anlamıyla bir hayat öpücüğü oldu. İnönü'den çıkarılan galibiyet sadece şampiyonluk yolunda çok önemli üç puan olarak değerlendirilmemeli. Bu zafer Trabzon'u moralini de kendine olan güvenini de yükseltti. Çok mu iyi oynadılar? Hayır. Peki galibiyete nasıl ulaştılar? Takım olmayı başardıkları için. Başlarında Schuster'den daha başarılı bir hoca olduğu için. Burak gibi yılmaz bir savaşçıları bulunduğu ve biraz da şanslı oldukları için. Kaldı 10 maç. Bu saatten sonra çok iyi oynamak mı önemli, kazanmak mı? Tabi ki kazanmak. İlk yarının fırtınalar estiren Trabzonspor'un ikinci yarıda eser yok ama son haftalarda kazanmayı başarıyor. Dikkat edilirse hep de son an golleriyle kazanıyor, hep Burak'ın iş bitiriciliğiyle, golleriyle kazanıyor. Bu şans meleği nereye kadar Trabzonspor'un yanında olur, bu futbol şampiyonluğa yeter mi, Burak bu formunu kalan 10 haftada da sürdürür mü? Bunlar da açıkcası soru işareti.
İLAHİ ADALET 2
Söz Burak Yılmaz'a gelmişken... Burak geçen sezon 1-1 biten maçta Fenerbahçe'ye attığı golle rakiplerini şampiyonluktan etmişti. Maçtan sonraki açıklaması enteresandı: "Fenerbahçe'ye attığım gol ilahi adalet." Yine geçen sezon verdiği röportajda Beşiktaş'la ilgili sözleri de bir o kadar ilgi çekiciydi: "Beni gönderenler kafalarını duvarlara vuracaklar." Dediğini yaptı. Fenerbahçe'ye ağır yara vermişti, Beşiktaş'ı da yıkan isim oldu. 50 dakika kırık burunla oynadı, tribünlerden yemediği küfür kalmadı. Bir penaltısı güme gitti, ama o yine de yılmadı, yıkılmadı, rakip defansa çok zor anlar yaşattı, sonunda da golünü attı. Burak iki büyük kulüpten de gönderildi gönderilmesine de hatayı daha çok kendisinde aramalı. Sonunda doğru adresi Trabzon'da buldu. Belli ki kendisi de bunun farkında. En iyi sezonunu yaşıyor, Trabzon'u taşıyor.
ŞENOL HOCA AYRICALIKLI MI?
Şenol Güneş'i biz de severiz, sayarız, her sözünü alkışlarız. Her açıklaması, her mesajı ders niteliğindedir. Ama belli ki şampiyonluk stresi Şenol Hoca'yı da yıpratmış. Gerginlik yüzünden çok net okunuyor. Kamuoyu, taraflı tarafsız herkes de kendisine saygı duyuyor. Hatta bazıları diyor ki "Tribüne gönderilecek en son adam Şenol Güneş'tir." Ne yani, Şenol Hoca iyi insan, güzel insan diye ayrıcalık mı tanınacak? Schuster, Ertuğrul Sağlam tribüne gönderiliyorsa, hatası varsa tabi ki Şenol Hoca'ya aynı ceza uygulanacak. Belli ki hakeme yönelik ağır bir söz sarfetmiş. Yerine otururken Beşiktaşlılar'ın alkışlarıyla karşılanmış. Böylesine bir sıcaklık görmesine rağmen hoca yine de sakinleşmemiş, çıkan olaylarda da küfürü
basmış.
GÜNAH KEÇİSİ YİNE BEŞİKTAŞ
Trabzonspor konuyu uzatmamaya çalışıyor. Başkan Sadri Şener zaten kendisine has, hoş üslubuyla noktayı koydu. Şenol Hoca da dün açıklama yaptı, üzüntülerini belirtti. Belirtti belirtmesine de günah keçisi yine Beşiktaş, Beşiktaşlılar. Hele İnönü Stadı olunca. Herkesin ağzına yapışmış bir kere. Yine İnönü, yine olay. Küfür ederseniz, sonuçlarına da katlanırsınız. Şenol Hoca, hakemle ilgili kullandığı sözler, protokol tribününde sarfettiği kelimeler ile ilgili olarak açıklamasında neden tek bir satır yer verme gereği duymadı acaba? Durup dururken görevi bırakabileceğinin sinyallerini verdi, kafaları karıştırdı. Bundan sonra açıklamalarını bir süre yazılı olarak yapacağını da söylüyor. İyi de yapar. Yoksa bu kadar gerginlik önce kendini, sonra takımı bozar.
GALATASARAY
G.SARAY'A ALLAH DA YARDIM ETMİYOR
Galatasaray'ın durumu o derece içinden çıkılmaz bir hal aldı ki Allah da yardım etmiyor. Avrupa Fatihi bugün Spor Toto Süper Lig'de bile 2. sınıf bir takım hüviyetinde. Hoca başarısız, futbolcular yetersiz, isteksiz. Camia kaynıyor, herkes kan ağlıyor ama açıkcası şans da yardım etmiyor. Gaziantepspor kupa maçı, son oynanan Karabük maçı. İkisini de neredeyse tek kale maça çevirdi Galatasaray. Ama olmuyor, o top çizgiyi geçmiyor. Ya da bariz hakem hataları sahne alıyor. Futbol takımı için artık bu sezon adına söylenecek söz kalmadı.
POLAT GİDECEK DE KİM GELECEK?
Galatasaray'da bir de iktidar sorunu var. Adnan Polat direniyor. Haklı. Seçilmiş bir başkan, görev süresini doldurmak istiyor. Ağır abiler ise karar vermiş, Polat gidecek. Gidecek de kim gelecek? Muhalefet aylardır atıp tutuyor daha bir aday bile çıkaramadılar. Ali Dürüst ismi ortaya atıldı, geri çekilmek zorunda kaldı. Cemal Özgörkey dendi, O da şimdilik pasifize edildi. Tutturmuşlar gidiyor bir Ünal Aysal. Ki bu isme, özellikle de ekibine ciddi tepkiler var.
"SEN ÇOK YAŞA PADİŞAHIM!"
Ünal Aysal tabi ki başarılı bir işadamı. Parası da var. Ama bunlar yeter mi? Yılın en az yarısını yurt dışında geçirir. Galatasaray'da görev yapmamıştır, dolayısıyla kulüpçülükte tecrübesizdir. Türk futbolunda çark nasıl döner, perde arkalarında neler yaşanır bilir mi? Artık herkes paralı başkan devri bitmelidir diyor, UEFA kriterleri bunun önüne geçecek engeller getiriyor, Galatasaray muhalefetinin dünyadan haberi yok. Hele hele duayen İnan Kıraç'ın açıklamaları. Kabul edilebilir gibi değil. Ünal Aysal adaysa çıkar konuşur, planını projesini kendisi anlatır. Ama O susuyor, İnan Kıraç konuşuyor. Sayın Kıraç kendi kendine başkanı da seçti, yönetimi de kurdu, profesyonel yapıyı da oluşturdu. Yani 6 bin üye kongre günü salona gidecek, "Sen çok yaşa padişahım" diyecek, Kıraç'ın gösterdiği adaya oyunu verecek. Böyle bir dayatmanın ters tepeceğini, hele hele Galatasaray'da asla gerçekleşemeyeceğini en iyi de kendisi bilmesi gerekirken.
FENERBAHÇE
FENERBAHÇE'DE İŞLER YOLUNDA
Fenerbahçe, Gençlerbirliği galibiyeti ile kritik bir virajı daha döndü. Hem de zor saha koşullarına rağmen özellikle de ikinci yarıda iyi futbol oynayarak. Fenerbahçe tempolu oynadığı zaman gücünü net şekilde hissettiriyor, rakibin direncini kırıyor. Fenerbahçe açısından her şey de yolunda gidiyor. Son 4 sezonda Ankara'da 22 puan bırakan takım başkent kabusunu 4 golle bitirirken, üst üste 8. galibiyetini alırken son 10 maça da daha güvenle bakmaya başladı. Açıkcası o zorlu hava ve saha şartlarında iki takımda dişediş maç çıkardı. Böyle bir sahada 6 gol, iyi futbol sadece alkışlanır. Geçen hafta Fenerbahçe'nin haram puanı yok dedik, yanlış anlayanlar, algılayanlar oldu. Benim vurguladığım, Fenerbahçe'nin ikinci yarıda oynadığı maçlarda aldığı galibiyetlerde hakem katkısının bulunmadığıydı. Üstüne basa basa söylüyorum, ikinci yarıdaki Fenerbahçe maçlarında. Trabzon'un verilmeyen penaltısı ile Bursaspor'un sayılmayan golü ile kaybettikleri puanları Fenerbahçe adına haram puan olarak değerlendirirseniz başka. İşaret ettiğim nokta Fenerbahçe'nin maçlarının temiz geçtiğiydi. Trabzonspor, Beşiktaş, Galatasaray, Bursaspor'un aksine Fenerbahçe maçlarında hakemler hata yapmadılar, kitapta ne yazıyorsa onu uyguladılar. Taa ki düne kadar. Dün Gençlerbirliği maçında ilk gol net ofsayt. Ama bu yanlış hakem kararı maçın sonucuna ne derece etki etmiştir, tartışılır.
BRAVO AYKUT HOCA
Fenerbahçe her geçen hafta takım olarak, camia olarak daha fazla bütünleşiyor. Bunda Aykut Hoca'nın elbette büyük payı var. Santos, Alex krizlerini bitirip, her ikisini de yeniden kazandı. Sıra sonunda Guiza'ya da geldi. Yedek kulübesindeki gol sevinci, aylar sonra takıma dönmesi, takıma bu sezon hiçbir katkıda bulunmamasına rağmen seyircinin alkışlarla karşılaması Fenerbahçe adına sevindirici gelişmeler.
NECİP VE LUGANO
Fenerbahçe konusunda noktayı Lugano ile koyalım. Bir savunma oyuncusu olarak 7. golünü attı. Alkışlanacak bir performans gösteriyor. Bana göre akıllıca da bir kart gördü, cezalı duruma düştü. Demek ki her futbolcu kasıtlı kart görebiliyormuş. Ama, Beşiktaşlı Necip'in bilerek kart görmesini eleştirip "Bu mu Beşiktaşlılık duruşu?" diyenler acaba Lugano için ne söyleyecekler, merak ediyorum.
BEŞİKTAŞ
"AYIP OLUYOR, AYIP OLUYOR"
Beşiktaş adına haftanın manşetini Trabzonspor maçının sonlarında Beşiktaş taraftarı attı. "Ayıp oluyor, ayıp oluyor. Bu taraftara ayıp oluyor." Gerçekten de en hafif ifadeyle ayıp oluyor. Takım 19 puan geride kalmış, tribünler yine de doluyor. Görülmüş bir olay değil. 17'de 17 rüyasıyla başlayan ikinci yarıda gelinen noktaya bakın. Beşiktaş tarihinin en sansasyonel kadrosu 10 galibiyet, 9 mağlubiyet almış. Bu gidişle Beşiktaş ligi ilk 10'un dışında tamamlayabilir. Bu görüntüyle mümkün. Takım kazanmayı zaten unuttu, berabere bile kalamıyor. Rahat kazanacağı maçı kaybediyor. Trabzonspor 10 kişi kalmış, öne geçmişsin. Rakip zaten paniklemiş. Ama takım olmuş, dağılmıyor. 1-1'den sonra da tamamen kontratağa dönmüş, bir tek Burak'a bel bağlamış, istediğini de koparıyor. Beşiktaş defansı bir Burak'la baş edemiyor.
GUTİ'DEN BEKLENTİ BU MUDUR?
Rakip 10 kişi ile pozisyonlar da buluyor, gol de. Beşiktaş topu dolaştırıyor, pas yapıyor, eveliyor geveliyor ama ciddi pozisyon yok, dolayısıyla maçı koparacak gol de. Schuster deseniz bir alem. Ernst'i kulübede tutmakta ısrar ediyor. Halinden de memnun, Guti'den de. Guti için "görevini yaptı" diyebiliyor. Guti'nin görevi ilk 15 dakikada iki harika pas atıp, 75 dakika yatmak mı? Yönetim de memnun ki kimse sesini çıkarmıyor. Almeida ile Simao'nun damga vurdukları bir maçı izlemek için daha ne kadar bekleyeceğiz? Ferrari'nin, Quaresma'nın sorumsuzluklarına şimdi de Sivok eklendi. Bu vurdumduymazlık, bu disiplinsizlik, bu ciddiyetsizlik nereye kadar gidecek? Tamam, Beşiktaş yönetimi 1-0 kazanan takım istemiyor. Taraftarı da öyle. Coşku istiyor, şov istiyor, heyecan istiyor. Beşiktaş maçlarında da zaman zaman bunların hepsi var. Hatta yenildiği maçlarda bile heyecan var, adrenalin var. Ama bir de futbol gerçeği var. Onu da puan tablosu zaten gösteriyor.
BURSASPOR
BURSASPOR'UN İŞİ ARTIK ZOR
Bursaspor'un İstanbul Büyükşehir Belediye maçında bıraktığı iki puanın telafisi çok zor. 6 hafta içinde belki de şampiyonluğun en ciddi adayı konumuna geleceklerdi, bu periyodun daha ilk maçında takıldılar. Bu hafta Karabük deplasmanı da zor. Geriden gelen Kayserispor ile Gaziantepspor artık ciddi bir tehdit. Daha İstanbul'a, Trabzon'a gidecekler. Futbolları da pek ümit verici değil. Bir anda çok gerilere düşebilirler. Zaten camiada geçen sezon gibi bir inanmışlık, birliktelik yok gibi. Tribünler dolmuyor. Ertuğrul Sağlam şehrin şampiyonluk havasına bir türlü girmemesinden yakınıyor. Ertuğrul Hoca hafta içinde taraftarı destek olmaya çağırdı da son maçta tribünler renklendi. Takım geçen sezonun şampiyonu. Beşiktaş ile Galatasaray'ın haftalar öncesinden şampiyonluğa mendil salladığı bu sezon hala iddiasını koruyor. Taraftar geçen sezonun havasını, coşkusunu niye yakalayamıyor, insan şaşırıyor.