Şahin: söz sahibi olmak istiyoruzBağımsız aday Şahin; Meclis, bu ülkenin idaresi demektir ve bizde bu ülkenin idaresinde olmak istiyoruz. İktidarında olamasak da idaresinde söz sahibi olmak istiyoruz. Çünkü siyasetten amaç biraz da idarede olmak ve idareyi etkilemektir. Biz inanıyoruz ki meclisin Hür Dava Partisinin siyaset anlayışına çok ihtiyacı vardır.![]() Hür Dava Partisi'nin (HÜDA-PAR) desteklediği Bingöl Bağımsız Milletvekili Adayı Said Şahin, dün sabah kentte görev yapan yerel ve ulusal basın temsilcileriyle bir araya geldi. HÜDA PAR Bingöl İl Başkanı Hamdullah Tasalı ve İl Başkan Yardımcısı Vahit Eser'inde katıldığı basın toplantısında konuşan Şahin: “Meclis, bu ülkenin idaresi demektir ve bizde bu ülkenin idaresinde olmak istiyoruz. İktidarında olamasak da idaresinde söz sahibi olmak istiyoruz. Çünkü siyasetten amaç biraz da idarede olmak ve idareyi etkilemektir. Biz inanıyoruz ki meclisin Hür Dava Partisi'nin siyaset anlayışına çok ihtiyacı vardır. Toplum gözünde kirli bir alan olarak görünen siyasetin, bütün toplumu etkileyen mekanizma olan siyasetin aslında en yüce değerler üzerine bina edilmesi gerektiği inancıyla biz diyoruz ki, siyaset temiz olmalı. Ahlak değerleri üzerine oturtulmalı. Bu amaçla da bizler siyaset üzerinden özümüze dönüşü sağlamak istiyoruz. Siyasete girmemizde ki temel hedef, insanda, toplumda, devlette, öze dönüşü gerçekleştirmektir” dedi. “YOZLAŞMA HAD SAFHAYA ULAŞTI” Konuşmasında toplumsal yozlaşmaya dikkat çeken Şahin: “Maddi gelişmişlik insanın yaşamasına bağlıdır. Yani insan yaşarsa maddi gelişmişlik vardır. İnsanın yaşam alanı çocukların yaşam alanı sağlanırsa, bunların bir kıymeti vardır. O açıdan bunların ciddi olarak sorgulanması gerektiğine ve öze dönüşün bir şekilde sağlanması gerektiğine inanıyoruz. Siyasete kalite kazandırmak istiyoruz. On yıl öncesine göre istatiksel bilgiler ile ele alırsak, bugün gelinen noktada toplumun gidişatı alarm veriyor. Boşanma oranları ne durumda, psikolojik tedavi gören insanlar kaç kişidir, suç oranları ve uyuşturucu kullanma yaşları hangi durumdadır? Bunları biz ele aldığımız zaman korkunç rakamlar ile karşılaşıyoruz. Boşanma oranının yüzde 38 arttığını, on yıl önce cezaevlerinde 50 bin insan varken günümüzde bu rakam 160 bine ulaştı, suç işleme oranlarının ciddi rakamlara ulaştığı ve anti depresif ilaçların yazıldığı reçete sayısının 38 milyon adedi bulduğu, bu çerçevede korkunç rakamların oluştuğunu görüyoruz. Ancak topluma bunlar çok da yansıtılmıyor, meclis gündemine taşınmıyor. Birileri istatistiksel raporlar çıkarıyor ancak bunları meclise taşımıyor. Bunun üzerine ciddi gündem oluşturulmuyor. Bizler diyoruz ki, temeli insan olan bir ülkeye dönüşmeliyiz. Bunun içinde insanı tehdit eden ne var ise onların ele alınıp ıslah edilmesi, buna yönelik tedbirlerin geliştirilmesi lazım. Yoksa günü kurtarmak adına oluşturulan gündemler bizim çözümümüz değildir” diye konuştu. “ÇÖZÜM SÜRECİ ÇÖZÜM ÜRETEMEDİ” Konuşmasında çözüm sürecine de değinen Şahin, şunları söyledi: “Çözüm süreci ile ilgili, çözüm sürenini en azından çözümün olması gerektiğine inanıyoruz. Halk içerisinde yaşanan bir savaş var, halkın canının acıdığı bir savaş var ve bu halkın kardeşleri arasında sürdüğü gerçekliğinden hareket ederek çözümün olması gerektiğine inanıyoruz. Süreç ile ilgili irade ortaya konularken, baştan beri buna destek verdiğimizi dile getirdik. Endişelerimizi de dile getirdik. Çözümün barışı sağlayacak bir yol haritasıyla işlenmesi gerektiğini söyledik. Çözüm süreci, geldiğimiz noktada çözüm üretmedi. Çözümden çok uzak bir aşamada olduğunu söyledik. Kürt sorunu dediğimiz sorun, devlet ile örgüt arasına sıkıştırıldı. Çözüm süreci de iki taraflı bir cendere yaşadı. Süreç genelleştirilmedi, geniş tabana yaygınlaştırılmadı.” “SEÇMEN İRADESİ ÜZERİNDE BASKI KURULMAMALI” Kamuoyunda geniş yer bulan ‘HDP Barajı aşmazsa ne olacak' tarzında ki söylemlerin seçmen iradesi üzerinde baskı oluşturduğunu belirten Şahin: “Biz yüzde 10 seçim barajına karşıyız. Çükü seçim barajı temsiliyette adaletin sağlanması önünde ki en büyük engellerden biri. Bu sorunun varlığına rağmen HDP'nin seçime parti olarak girme kararı alması kendi tercihleri ve iradeleridir. Seçim barajını aşıp meclise girip girmemesi ise halkın vereceği oylara bağlıdır. Meclise girmezse kıyamet kopacak şeklindeki anlayış, Türkiye siyasetinin doğasına yerleşmiş olan yanlış anlayışın ta kendisidir. Seçmen iradesini etkileyecek gayrimeşru yollara başvurmaktır. Seçmen iradesi gayri meşru yollarla ipotek altına alınmamalıdır. Seçmen iradesi, insani onura yakışır özgürlükte olmalıdır. Baskının pirim yaptığını görünce birileri baskıya devam eder. İktidarın gücünün pirim yaptığını görünce birileri iktidarın gücünü kullanmaya devam eder. HDP Barajı aşar mı aşmaz mı, özelde kendi meseleleri ancak genelde bütün ülkenin meselesidir. Bizim düşüncemiz, HDP barajı aşmazsa kıyamet kopar mı, kopmaz. Çünkü kıyametin kopacağı gibi tarih yaşadık, kopmadı. Yaşanacak, bu halkın acılarını derinleştirmektedir. Sorunları ileri taşımaktır. Devletten ve sistemden kaynaklı sorunları devlet ile mücadele ile düzeltirsiniz. Devletten kaynakları sorunların kıyametini halkın başına koparamazsınız. Eğer halka patlatırsanız, sizin ikinci bir zulüm aracına dönüşmeniz demektir. O açıdan, kıyamet kopmaz” ifadelerini kullandı.
YORUM YAZIN ![]()
|
|