BORÇ YAKLAŞIK 500 MİLYON TL"
Mali Kongre'de her şeyin konuşulduğunu ama mali durumun konuşulmadığını ve konunun iyi anlaşılamadığını dile getiren Altaylı, "Spor gazetecileri ekonomi gazetecileri olmadığı için durumu çözemediler. Galatasaray'ın dün ortaya çıkan net borcu yaklaşık 500 milyon TL. 400 milyon küsurluk bir gelirini çeşitli kuruluşlara temlik etmiş. Bütçesi de 90 milyon TL zarar vermiş. Bu seneki bütçenin tamamı kadar, geçen sezon zararı var. Bu kıymetli bir şey. Bu aslında mali açıdan da kulübün ibra edilmemesi gereken bir olay. Bin bundan 8 sene evvel 2. başkanlığım zamanında kulübü Özhan Canaydın'a devrettiğimiz zaman Galatasaray'ın 7 milyon TL'lik bir borcu ve 5 milyon TL'lik de bir teminat borcu vardı. Kulübün 12 milyon TL'lik borcu, artı 7 milyon TL'lik de oyuncuların alacakları vardı. O günden bugüne borç ne kadara çıkmış hesaplamak bile zor. Bir anda yaklaşık 25 katına çıkmış" dedi.
"4 ARALIK 2010'DA YAZMIŞTIM"
Adnan Polat'ın kulübü idari olarak çok kötü yönettiğini söyleyen Altaylı, "Hep eleştirdim. Durumun buraya gittiği belliydi. Diyorlar ki, İnan Kıraç çıktı duruma el koydu, şöyle oldu böyle oldu. Konunun İnan Kıraç'la uzaktan yakından bir alakası yok. Ben 4 Aralık 2010 Cumartesi günü yani 4.5 kusür ay önce şöyle yazmışım" ifadelerini kullandı.
"STADI AÇACAK ÖYLE GİDECEK"
Daha önceki yazısında Polat'ın stadı açıp öyle gideceğini yazdığını dile getiren Altaylı, "Diyordum ki Adnan Polat stadı açacak öyle gidecek. Gitsin de öyle gitsin. Bir ay mı kaldı stat açılışına, dayanırız. Gideceğini açıklasın, desin ki Polat, "Ben Şubat ayında mali kongre yapacağım, Mart ayında da seçime gideceğim." Desin de rahatlatsın camiayı. İstiyorsa yeni sağlam daha yeni daha güvenilir bir ekip kursun yine aday olsun. Seçilirse güven tazelemiş olur. Camiada kendi düşen ağlamaz denir. Bunun örnekleri geçmişte var Galatasaray'da. Bunu yapmasa ne olur. Ben söyleyeyim. Mali kongre çok ama çok zor geçer. Mustafa Pekin'den bu yana ilk kez bir yönetim ibra edilmemiş olur. Mustafa Abi ibra edilmediği kongreden sonra kulağıma eğilmiş kendimi Nixon gibi hissediyorum demişti. Yıllar sonra bile çok acıdır öyle gitmek. Pekin'in gözlerinde görmüştüm o acıyı" ifadelerini kullandı.
"POLAT DÜŞMAN OLARAK GÖRDÜ"
Adnan Polat'ı daha önce uyardığını ancak kendisini düşman olarak gördüğünü söyleyen Fatih Altaylı, "Adnan Polat'ın mali kongrede ibra edilmeyeceğini 4.5 ay önce yazmışım. Adnan Polat bütün bunları düşmanlık olarak gördü. Galatasaray'ı iyi tanıyan insanlar olarak kendisine yaptığımız yol göstermeyi bile düşmanlık olarak gördü. Bunlardan sonra bana davalar açtı. Ama perşembenin gelişi çarşambadan bellidir derler. Bu net bir şekilde geliyordu" dedi.
"DERİN GALATASARAY YOKTUR"
Galatasaray'da derin Galatasaray olmadığını söyleyen Fatih Altaylı şöyle devam etti; "Diyorlar ya duayenler el koydu. Duayenler el mel koymadı. Duayenlerin Galatasaray'da her hangi bir şeye el koymaya güçleri kalmamış zaten. Derin Galatasaray yoktur. Bu tamamen yalan. İnan Kıraç'ı Galatasaray kulübünde kimse umursamaz. Kıraç'ın kendi arkadaş çevresinde bir ağırlığı vardır. Bir saygınlığı da vardır ama bir etkisi bir önemi yoktur. Herkes İnan Kıraç'ı sever sayar ama o işaret etti diye kongrelerde başka bir yerlerde bir şeyler değişmez. Ama İnan Kıraç her iyi Galatasaraylı'nın kokladığı gibi havayı kokladı. Bir çıkış yaptı ve bunu kendisi organize etmiş gibi gösterdi. Oysa çok belliydi. Ben bu yazıyı İnan Kıraç'ın televizyona çıkıp o meşhur konuşmayı yapmasından hemen hemen 2.5 ay önce yazmıştım."
"LİSELİLERLE ALAKASI YOK"
İstifayı liseliler mi istiyordu şeklindeki soruya ise Fatih Altaylı, "Liselilerle alakası yok. Abdurrahim Albayrak liseli mi? Abdurrahim Albayrak da istemiyordu. Kulübü çok kötü yönettikleri ve gitmeleri konusunda çok geniş bir konsensüs vardı." şeklinde cevap verdi.
"POLAT'IN TUTUNACAK DALI KALMAMIŞTI"
Galatasaray'ın kimseye haksızlık etmeyeceğini söyleyen Altaylı, "Galatasaray kongresi, her zaman Galatasaray'da elini taşın altına koyan insanlara yardımcı olur. Onları onore eder onları şereflendirir ama Adnan Polat'ın tutunacak dalı kalmamıştı. Herkes sportif etkiler diyor, elbette bu yönetimin başarısız olmasında sportif sonuçlar etkilidir ama temel olarak Galatasaray'daki en büyük olay stadın açılışı sonrası yaşanan olaylardır. Oradaki kırılma noktası, orada Adnan Polat'ın ezik bir görüntü vermesi Galatasaray camiasını derinden yaralamıştır" dedi.
"GALATASARAY KİMSEYE 'MİNNET ETMEZ' DİYEMEDİ"
Adnan Polat'ın stat açılışı sonrası gerekli tepkiyi veremediğini söyleyen Fatih Altaylı, "Başbakanlar, bakanlar gelir gider. Her şey gelir gider ama Galatasaray'ın onuru 100 kusür yıllıktır. Bugün Galatasaray 106 yaşında. Bu onuru ayaklar altına alamazsınız. Ben bunları yakalayacağım, ben bunları teşhir edeceğim. Adnan Polat o gün çıkıp sayın Başbakan'dan özür dileriz. Misafirimize layık olduğu gibi davranamadık. Ancak bizi stadımızı elimizden almakla tehdit ediyorsa eğer, biz bu statta oynamıyoruz. Biz Ali Sami Yen'de oynamaya devam ederiz, Galatasaray kimseye minnet etmez deme yürekliliğini gösterebilseydi o zaman bu kongrede omuzlarda çıkardı. Ama bunu diyemedi" şeklinde konuştu.
"POLAT'IN DERDİ GALATASARAY DEĞİLDİ"
Fatih Altaylı, Adnan Polat ve yanındaki kişilerin derdinin Galatasaray olmadığını söylerken gerekçesini şu sözlerle anlattı, "Çünkü Adnan Polat'ın da yanındakilerin de derdi Galatasaray değildi. Çünkü yönetimde Galatasaraylı yok. Adnan Polat, ilk defa 1990'ların başında yönetime girdi. Doğru, Galatasaray için her zaman çalıştı ama Galatasaray'ın özünü ananesini, kimliğini özümseyebilmiş, kendine nakşedebilmiş birisi değil. Yönetimdeki arkadaşlara baktığınız zaman hepsi öyle. Hepsi bu kulübün değerleriyle büyümüş insanlar değil. Sonradan ya bu Galatasaray kulübünde yönetici olmak iyi bir şey deyip oraya akın etmiş 40'lı yaşlarından sonra Galatasaraylı olduğunu hatırlamış bir gurup insan."
"KONGRE BÜYÜKLÜK GÖSTERDİ, MALİ YÖNDEN İBRA ETTİ"
Kongrenin yönetimi mali yönden ibra etmeyeceğinin daha önce belli olduğunu söyleyen Altaylı şunları söyleli; "Çok belliydi böyle olacağı. Hem idari yönden kötü hem Galatasaray'ın değerleri açısından kötü, hem mali yönden kötü bir yönetim vardı. Kongre yine büyüklük gösterip mali yönden ibra etti. Mali yönden ibra etmeseydi, yöneticilerin başlarına daha büyük felaketler gelebilirdi. Hepsi şahsi mal varlıklarıyla yöneticilik dönemlerindeki harcamalardan şansen sorumlu olabilirlerdi. O yüzden arkadaşları iyice zor durumda bırakmamak için mali açıdan ibra ettiler. Yoksa bundan sonraki hayatlarında çok ciddi sorunlar yaşarlardı."
"BAŞKA BİR HESAP VAR"
Polat'ın mali genel kurulda bir hafta daha zaman verin şeklindeki açıklamasını da değerlendiren Fatih Altaylı, "Bu camia aylardır böyle bir karar bekliyor. Orada bir hafta daha verin 10 gün daha verin. Ben şunu anlamıyorum. Bu ısrarın arkasındaki gerekçe nedir? Çünkü bir insanın böyle bir işte ısrar etmesi ve burada rant var diye itirafta bulunması. Burada rant var ve herkes bu rantın peşinde dedi. Demek ki sen de o rantın peşindesin diye algılıyor insanlar bunu. Burada başka bir hesap var" diye konuştu.
"DEDİKODU ÇARKI CAMİA İÇERİSİNDE DÖNÜYOR"
Nasıl bir çıkar olabilir sorusuna ise Altaylı, "Onu bilemem. Galatasaray'da çok çeşitli iddialar dolaşıyor. Bunlar kanıtlı belgeler olmadığı için söyleyemem. Menejerlerle bir takım garip ilişkilerden bahsediliyor. Bir sürü şeyden bahsediliyor. Dedikodu çarkı camia içerisinde dönüyor. Bunlar elbette henüz belgeli değil, yarın öbürgün çıkar belki ama sonuç olarak Adnan Polat'ın bu ısrarı bile, ya kardeşim istenmiyorsun. Kongredeki hava ortada. Desen ki arkadaşlar bu kongrenin sonunda istifa ediyoruz. Bizi aklayın. Bırakıp gidiyoruz dese yine aklanırdı. Ama yok 1 hafta veya 10 gün süre verin. aklansaydı istifa etmeyecekti. Bunu herkes biliyordu. Yönetimin yarısı istifa etmiş, kalan yarının diğer yarısıyla konuşmadığını herkes biliyor. İçeride bir hır gür olaylar. Daha bu ısrar niye?" diye cevap verdi.
"ÜNAL AYSAL'I G.SARAY'A GETİREN BENİM"
30 gün içerisinde kongre olacağını hatırlatan Fatih Altaylı, "Tek aday Ünal Aysal. 30 gün uzun bir süre. 30 günde Galatasaray'da çok şey değişebilir. Benim hesabıma göre Ünal Aysal'ın başkanlık adaylığı için süresinin yetmiyor olması lazım. Ünal Aysal'ı Galatasaray'a getiren benim. Getiren derken haddimi aşmak istemem ama, Ünal Aysal Koç Dış Ticaret Şirketi'nin eski genel müdürü. Hukuki nedenlerden dolayı yurt dışında yaşamak zorunda kaldı bir süre. O süre içerisinde bayağı zengin oldu. Profesyonellikten işadamlığına geçti. Sonra Türkiye'ye geri döndü. Sağolsun Mehmet Ali Birand bir gün beni aradı dedi ki Ünal Aysal diye benim bir sınıf arkadaşım var. Çok iyi Galatasaraylı ve Galatasaray'a bir şeyler yapmak istiyor. Ben de o dönemde Galatasaray Adası'nı kendisine kiraladım. 2001'in sonlarıydı veya 2002'de de kendisini kulübe üye yaptık. Benim hesabıma göre Ünal beyin başkanlık adaylığı için 10 yıllık süresinin dolmamış olması lazım. Ama herhalde bir şekilde hallederler onu diye düşünüyorum." diye konuştu.
"ALBAYRAK, DÜRÜST GİBİ..."
Olası başkanlık adaylarını ise Altaylı, "Bence bütünleştirici bir başkan adayı olabilir. Ali Dürüst gibi, Ünal Aysal'ın yanına Ali Dürüst gibi, Abdurrahim Albayrak gibi yani hem takımla hem camiayla bütünleştirici bir isim başkanlığa aday olabilir" sözleriyle değerlendirdi.
"BENİM BU İŞLERLE İŞİM OLMAZ"
"Siz peki" sorusuna Altaylı, "Benim bu işlerle işim olmaz" yanıtını verdi. Tekrar düşünmez misiniz? sorusuna ise "Düşünmem. Bir tek Ali Dürüst'e sözüm var. Ali Dürüst başkan olursa senin vereceğin her görevi yaparım sözü vermiştim. Biraz yumuşak bir yönetim lazım. Adnan Polat'ın nobran tavrı, profesyonel görüntüsü verip aslında profesyonel olmayan bir tarz Galatasaray'da yürümez. Hem futbolcuya hem taraftara sempatik, dostça bir yönetim kurmak lazım. Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak önde gelen isimlerdir" diye cevap verdi.