Özsoy, yaptığı yazılı açıklamada, 10 kişinin sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek tutuklandığını belirterek, tutuklamaların hukuka aykırı olduğunu savundu.
Özsoy, “İddia edilen suçlar tutuklama gerektirecek suçlar değildir, bu arkadaşlarımız pekala adli kontrol şartı ile tutuksuz bir şekilde de yargılanabilirlerdi. Tıpkı serbest bırakılan diğer arkadaşlarımız gibi. Çünkü suçlama aynı suçlama. Ama niyetleri bozuk, referandumdan önce ne kadar muhalif hapse gönderirsek o kadar iyidir mantığı ile hareket eden bir iktidar söz konusu” dedi.
Tutuklananlar arasında siyasetçi, doktor ve esnafların yer aldığını belirten Özsoy, şunları kaydetti: “Bu tutuklamalardan bir gün sonra, devletin koyduğu kanunlar ayaklar altına alınarak HDP grup başkan vekilimiz Sayın İdris Baluken tekrar tutuklanarak cezaevine gönderilmiş, eşbaşkanımız Sayın Figen Yüksekdağ'ın milletvekilliği düşürülmüş, diğer eşbaşkanımız Sayın Selahattin Demirtaş'a da beş ay hapis cezası verilmiştir. Tüm bu olanlar memlekette hukukun tamamen bittiğini, mahkemelerin iktidar tarafından siyaseti dizayn etme aracı olarak kullandığını bir kez daha ve net bir şekilde ortaya koymuştur. Şimdi cezaevlerinde olan tüm arkadaşlarımız tutuklu değil, referandum rehinesidir.”
Referandum tarihinin yaklaşmasıyla HDP'ye yönelik baskıların arttığına dikkat çeken Özsoy, “Cumhurbaşkanı ve hükûmetin ne kadar korktuğunu göstermektedir. Anketler bir türlü istedikleri sonucu göstermiyor. Bu kadar adaletsizlik ile toplumu sindirip başkanlık sistemini getirmek istiyorlar. Varsa bir parça cesaretleri, hukuksuz tutuklanan arkadaşlarımızı serbest bıraksınlar, eşit ve adil koşullar altında referandum çalışmaları yapalım. Mertlik bunu gerektirir. O zaman sandıktan çıkan sonuç başımız gözümüz üstüne. Ama bir taraftan ne kadar HDP ve DBP'li siyasetçi varsa tutukluyor, diğer taraftan AKP il başkanları gibi hareket eden vali, kaymakam ve polis müdürleri eliyle ve devletin kaynakları ile ‘evet' kampanyası yürütüyorlar. Bingöl'de 17 arkadaşımız gözaltında iken vali, emniyet ve ordu yetkilileri havaalanında tek sıra dizilmiş AKP Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz'ı karşılıyorlardı. Mevcut durumda hükûmette görevi olmayan bir siyasi parti genel başkan yardımcısına neden devletin kaynakları ile böyle bir protokolün uygulandığı konusunda sayın vali ve Cevdet beyin bir açıklama yapması gerekiyor. Hükûmet devletin adalet terazisini bozmuş, ama bu durumu halkın adalet terazisi yargılayacaktır. Darbe girişimini tüm ülke için kapsamlı bir diyalog ve demokratik bir fırsata çevirmek mümkünken, Cumhurbaşkanı ve AKP hükûmeti Devlet Bahçeli ile ittifak kurarak Başkanlık sistemini getirmek yoluna girmiş, bu çerçevede de başta HDP ve DBP olmak üzere tüm muhalefete karşı hukuksuz bir gözaltı-tutuklama furyası başlatmıştı. Hırsız ve yolsuz siyasetçileri soruşturma cesareti dahi gösteremeyip, HDP ve DBP'ye yönelik şimdiye kadar 3000 civarında tutuklama kararı veren mahkemeler, tüm anketlerin gösterdiği üzere, ülkenin en güvenilmez kurumlarının başında gelmektedir. Türkiye tutuklama kararı vermezse tutuklanacağından ödü patlayan hakimler ülkesine dönüşmüştür. Mahkemeler verdikleri kararlarla toplumda adalete olan inancı yerle bir etmiştir” ifadelerini kullandı.
“Daha önce benzer kararlar veren hakim ve savcıların birçoğu su an terörist olma suçlaması ile ya cezaevindedir yada meslekten ihraç edilmiştir” diyen Özsoy, “Kimse elindeki güce güvenmesin! Tüm ülke daha ciddi siyasi buhranların eşiğindedir. Devran kesinlikle dönecektir. Ama öyle, ama böyle. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Önemli olan devran döndüğünde kişilerin daha önce verdikleri kararlardan utanmamasıdır. İktidar zayıfladıkça saldırganlaşıyor, bu saldırganlık muhakkak dönüp kendilerini vuracaktır” dedi.