Özgür-Der Bingöl Şubesinin gerçekleştirdiği 2023-24 dönemi aylık seminerler dizisinin üçüncüsünde, Av. Mustafa Fuad Balıkçı'nın sunumuyla “İsrailoğulları ve Yahudilik” konulu seminer gerçekleştirildi.
Program sunumunu Erhan Ozan'ın yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. Ardından Ömer Faruk Balıkçı'nın Kur'an-ı Kerim okumasıyla devam etti.
Özgür-Der Bingöl Şubesi Konferans Salonunda yaklaşık bir buçuk saat süren programda Fuad Balıkçı, Yahudiliğin tarihsel süreçlerini kronolojik bir biçimde dinleyicilere aktardı. Önemli tarih ve olaylardan kesitler veren Balıkçı, Filistinlilerin geçmişte Yahudilere toprak satması meselesine de açıklık getirdi.
Fuad Balıkçı sözlerine başlarken Yahudiliğin kısa bir tanımını yaparak şunları söyledi; “Hem bir din hem de bir ırk olan Yahudiliğin doğuşu yaklaşık MÖ. 1400 ila MÖ. 1200 yılları arsına dayanır. Bu tarihler civarında yaşayan Hz. Musa ve ardından gelen İsrailoğulları, peygamberlerine gönderilen vahiyler ve din adamlarının görüşlerinden oluşur. Kutsal kitapları olan Tevrat ise gönderildiği tarihten bin yıl sonra yazılmıştır. O halde bugün Yahudilerin çoğunun kabul ettiği akide esasları 1135 ila 1204 yılları arasında yaşamış olan Musa bin Meymun tarafından kaleme alındığını bize gösterir.”
Balıkçı, daha sonra ise tam anlamıyla sistemli bir ahiret inancı olmayan Yahudiler için şunları dile getirdi: “Tevrat'ta ahiret ile ilgili bir ayet veya açıklama yer almaz. Ancak; Eski Ahit'in bazı bölümlerinde dolaylı olarak bahsedilir. Fakat üzerinde görüş birliği sağlanmış değildir. Kendilerini seçilmiş ve üstün olarak görürler ve onlara göre tanrı önce Hz. İbrahim'i, sonrada soyunu seçkin kılmıştır. Bu sebepten ötürü de peygamberlik onlara göre Hz. İbrahim'den başlar. Hz. İsa ve Peygamber Efendimizi ise Peygamber olarak kabul etmezler.” dedi.
Balıkçı Yahudilikte özel bir yeri olan Mabetler hakkında ise şunları söyledi; “Yahudiler, MÖ. 970 de Hz. Süleyman döneminde inşa edilen ve sonrasında çeşitli imparatorluklar tarafından yıkılan ve günümüze sadece Batı Duvarı yani “Ağlama Duvarı” olarak gelmiş olan kalıntıya inanırlar. Ancak arkeolojik verilere göre bu kalıntı MÖ. 40'lar Herod dönemine ait olduğunu söyler. Kurban ve Hac ibadetlerini önemli gördükleri bu mabetlerde yapan Yahudiler, Mesih'in de Filistin topraklarında tüm Yahudileri bir araya getireceğine ve 3.Mabetin inşasına öncülük edeceğine inanır. Bu sebepten dolayı Filistin topraklarına yerleşmek isterler.” dedi.
Balıkçı, Filistin El Fetih örgütünün kuruluşu hakkındaki sözlerine ise şöyle devam etti: “1959'da Arafat önderliğinde kurulan (FKÖ) Sovyetlerin desteğini alır. ABD'nin Vietnam'la meşgul olduğu sırada 48-49 savaşının intikamını almak ister. El Fetih o dönemlerde Suriye topraklarından sürekli İsrail'e saldırılar düzenler. İsrail'inde karşılık verdiği ve ortamın gergin olduğu 5 Haziran 1967'de İsrail Mısır, Suriye ve Ürdün Havaalanlarını bombalar. O gün Arapların yaklaşık 400 uçağı tahrip edilmiştir. Bunun üzerine BM 22 Ekim 1973'de Ateşkes kararı almıştır.” dedi.
Balıkçı son olarak ise, “İsrail devletinin kurulması için BM'de yapılan oylamada oy vermeyen çeşitli ülkelerin lider ve ekonomilerine baskı ve dayatmaları ile zorla oy almalarını sağladı. Toplanan oylarda yeter sayısına ulaşıldıktan sonra Siyonist İsrail'i kuran çete, asıl Yahudi topluluklarını Filistin'e göçe zorladı. İkna edemediklerini ise tehdit, şantaj ve terör eylemlerine zorladılar. Bunun sonucu olarak 1950 yılında bir terör eylemi düzenlenerek Bağdat'ta sinagoga bombalı saldırı yapıldı. Ali Baba hareketiyle Filistin'e toplu Yahudi göçü başladı.” diyerek sunumunu tamamladı.
Program, katılımcıların sorularının yanıtlanmasıyla sona erdi.