Özdebir: bizi günah keçisi yapmayınÖZDEBİR Başkanı Faruk Köprülü, ortaöğretim ve yükseköğretime yerleştirmede uygulanan sınav sistemlerinin sıklıkla değiştirildiğini, ancak ne üniversite önündeki yığılmanın önlenebildiğini ne de eğitimin kalitesinin arttığını söyledi.Özel Dershaneler Birliği Derneği (ÖZDEBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Köprülü, ortaöğretim ve yükseköğretime yerleştirmede uygulanan sınav sistemlerinin sıklıkla değiştirildiğini, ancak ne üniversite önündeki yığılmanın önlenebildiğini ne de eğitimin kalitesinin arttığını söyledi. ÖZDEBİR'in 15. Olağan Genel Kurulu, Başkent Öğretmenevi'nde başladı. Köprülü, Genel Kurul toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, bilimsel, çağdaş, laik, demokratik eğitimin, Atatürk ilke ve inkılaplarının ödünsüz savunucusu olduklarını ifade etti. Özel öğretim kurumlarının genel olarak güçlü bir biçimde temsil edilme sorunu bulunduğunu söyleyen Köprülü, bu sorun çözülmedikçe gündemlerinde kalmaya devam edeceğini kaydetti. Oda veya federasyon tipi örgütlenmeye ihtiyaç duyulduğunu anlatan Köprülü şöyle konuştu: ''Ne yazık ki geçtiğimiz dönemde de özel dershanelere karşı çıkışlara ve olumsuz yaklaşımlara yenileri eklendi. Özellikle sınav dönemlerinde, eğitimin sorunları gündeme geldiğinde, bakan değiştiğinde dershaneleri gündeme getirmek adetten oldu. Bizim de 'bizi günah keçisi yapmayın' demekten dilimizde tüy bitti ama bugün özel dershaneler hakkında olumsuz, olumsuz olduğu kadar haksız söylemler bazı ağızlardan hala düşmese de görece olarak azalmış, savunduğumuz düşüncelerimiz farklı çevrelerce dile getirilir olmuş, sorunun artık sınavlarda ve dershanelerde olmadığı anlaşılmaya başlanmıştır. Sınav sistemlerinde kimi değişikliklere giderken, dershanelerin bundan nasıl etkilenecekleri konusu her zaman öne çıkmış, hatta 'dershanelere olan akışı bu sistemle ortadan kaldıracağız' denilerek yeni sistemler yapılandırılmaya çalışılmıştır. 1999'daki ÖSS ve 2 yıldır uygulanan SBS örnekleri gibi. Gerek ortaöğretim gerekse yükseköğretime yerleştirmede izlenen yöntemler, uygulanan sınav sistemleri sıklıkla değiştirilmekte ancak ne üniversite önündeki yığılmalar önlenebilmekte ne de eğitimin kalitesi artmaktadır. Eğitimin vatandaşlara nitelikli bir ortaöğretim ve yükseköğretim kurumunda okuyabilme, buralarda başarılı olabilme, mezuniyet sonrasında yaşamını devam ettirecek olanaklara kavuşabilme sorunu ne yazık ki sınav sistemleriyle oynamakla çözülememektedir.'' Bilim ve teknolojinin hızla değişmesinin örgün eğitim kurumlarında verilen bilgileri kısa sürede geçersiz kıldığına işaret eden Köprülü, ''Sürekli olarak yenilenmek ve değişimin doğal sonucu olan yeni durumlara uyum yeteneğini geliştirmek söz konusu bugün. Yarının insanı günümüze oranla çok daha hızlı bir değişime ayak uydurmak zorunda kalacak'' dedi. Türk eğitim sisteminin Cumhuriyet'in ilk yıllarında UNESCO tarafından dünyaya örnek gösterildiğini vurgulayan Köprülü, ''Mustafa Kemal'in işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine çıkmak için ulusal eğitim sistemimizin planlayıcılarının konuya bütünsel olarak hakim olması, sistemin aksaklıklarını ve çelişkilerini görmesi, sorunun çözümü için çözüm yolları üretmesi, nedenleri ile değerlendirerek başarıya ulaştırması, yurttaşların da kendi yol haritasını doğru belirlemesi gerekiyor'' diye konuştu. -''ÇAĞDAŞLAŞMA SORUNU ÇÖZÜLEMEDİ''- CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce de Türkiye'de dershanelerin ''günah keçisi'' olarak görüldüğünü öne sürdü. ''Bu hep böyle olacak çünkü aslında dört tane suçlu var, bunları gizleyebilmek için dershaneleri suçlamanız lazım. Bunlar irticai faaliyetler, bölücü faaliyetler, eğitimin piyasalaşması ve uluslararası örgütler'' diyen İnce, şöyle devam etti: ''Cumhuriyet'i kuranlar ile Cumhuriyeti yıkmak isteyenlerin kesişim kümesi eğitimdir. Tevhidi tedrisat, üniversite reformu, laiklik ilkesinin anayasaya girişi, köy enstitüleri, karma eğitim, Latin harfleri... Bütün bunlar bir proje değil miydi? Cumhuriyet aynı zamanda bir eğitim projesidir. Cumhuriyeti kuranlar işe nasıl eğitimden başlamışsa Cumhuriyet'i yıkmak isteyenler de işe yine eğitimden başlayacak. Bundan daha doğal birşey olamaz.'' Türkiye'nin 200 yıldır eğitimde çağdaşlaşma sorununu çözemediğini söyleyen İnce, ''7 yılda 227 tane yönetmelik değiştiren bir bakanlık, 21 aydır Talim ve Terbiye Kurulu başkanını atayamamış bir bakanlık, 190 gündür müsteşar ve müsteşar yardımcılarının görev dağılımını yapamayan bir bakanlık bu sorunları çözebilir mi?'' diye sordu. CHP'li İnce, ''Sayın Hüseyin Çelik, Milli Eğitim Teşkilat Kanunu'nda 7 müsteşar yardımcısı olmasına rağmen 8 müsteşar yardımcısı ile çalışıyordu. Birini de bakan onayı ile çalıştırıyordu. Sayın Nimet Çubukçu geldi, müsteşar yardımcısının birini görevden aldı, birinin bakan 'olur'unu kaldırdı. 6 müsteşar yardımcısı ile çalışıyor. 66 gün oldu müsteşar yardımcısını görevden alalı, 66 gündür odasını boşalttıramadı. Bakanlıkta hukuk müşavirliğinin bağlı olduğu kişi, bu ülkede mahkeme kararlarını uygulamamaktan ceza almış bir kişi. Böyle bir kişiye hukuk müşavirliğini bağlıyorsunuz'' dedi. Konuşmasında ÖSYM'ye de değinen İnce, bu kuruma herkesin güvendiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Şimdi iktidar buranın işini bitirmek üzere. ÖSYM, 40'ın üzerinde farklı sınav yapıyor. Kaymakamlık, hakimlik, ÖSS, TUS... ÖSYM Başkanı, YÖK Başkanı'nın görevlendirmesiyle çalışıyor 38. maddeye göre. Her an görevden alınabilir. Aldığı ücret ne kadar biliyor musunuz? 560 lira. Hocalık ücretini alıyor, ÖSYM Başkanı olduğu için de 560 lira. Burada çalışan insanlardan en üst düzeydekinin ücreti 1650 lira. Bu kadar sınavı toplam 330 kişi yapıyor. Fatih Terim'in maaşı 230 bin lira, ÖSYM Başkanı'nın maaşı 560 lira. Hizmetlisinden ÖSYM başkanına kadar bir yılda aldıkları ücreti, Fatih Terim tek başına 2 yılda bu devletten alıyor.'' İnce, ÖSYM güven kaybına uğrarsa, ülkede artık eğitimden söz etmenin mümkün olamayacağını ifade ederek, ''ÖSYM bizim göz bebeğimizdir. Rahmetli Altan Günalp o kadar güzel bir sistem kurmuş ki uğraşa uğraşa bozamadılar. En son çıkan yasayla parasına el konulmasıyla başlayan sürecin çok tehlikeli bir süreç olacağını düşünüyorum. Bu konuda ÖZDEBİR olarak tepki göstermenizi, bu konuyu biz siyasetçilerden bile daha fazla izlemenizi öneriyorum'' diye konuştu. -''NEDENİ VAR''- CHP Zonguldak Milletvekili Ali Koçal da ÖZDEBİR'in kurulduğu günden beri Cumhuriyet ilkelerinden, çağdaş, laik, demokratik ve sosyal hukuk devletinden yana olduğunu belirtti. Bu tür kurumların, üyelerinin katkılarıyla yaşayabileceğine işaret eden Koçal, şöyle konuştu: ''Bu meslek kuruluşumuz bugüne kadar bir oda haline dönüştürülememişse, dönüştürülmek istenmemişse bunun bir nedeni var. Bu meslek kuruluşunun başarılı olmasını istemeyen, büyük güç haline gelmesini isteyemeyen birtakım unsurlar vardır. O halde ÖZDEBİR üyeleri olarak, ülkesini, ulusunu seven insanlar olarak üniter yapıdan, üniter devletten, üniter milletten yana olan arkadaşlarımızın bu konuda biraz daha fazla zaman ayırması, biraz daha fazla çaba göstermesi gerekir.'' ÖZDEBİR üyesi dershanelerin bulundukları illerde öğrenciler için yurt açmalarını da isteyen CHP'li Koçal, ''Sizin yetiştirdiğiniz öğrenciler, büyük illere üniversitelere gittikleri zaman daha terminallerde karşılanarak tarikatların ve cemaatlerin eline düşmektedirler. Tarikat ve cemaatlerden kurtarmanın yolu onlara barınma olanağı sağlamaktır. Başkaları bu işi yapmaktansa eğitimci arkadaşlarımızın yurt açmaları, bu alandaki eksiği tamamlamak için birbirlerine katkı vermeleri güzel sonuçlar verecektir'' dedi. -''OKULDA ÖĞRETMİYORLAR''- Eski ÖZDEBİR Başkanı İbrahim Arıkan da OECD'nin düzenlediği uluslararası bir sınav olan PISA'nın 2001 ve 2006 yıllarındaki sonuçlarına göre Türkiye'nin son sıralarda yer aldığını anlattı. Üniversiteye giriş sınavlarında, her yıl genellikle 2 bin civarında lise birincisi adayın hiçbir üniversiteyi kazanamadığına dikkati çeken Arıkan, şöyle konuştu: ''PISA'nın ve üniversiteye giriş sınavlarının sorularının nitelikleri aynıdır. Aynı bilimsel mantıkla hazırlanıyor. Bunların, bilgi, kavrama, analiz, sentez ve yorum düzeyinde basamakları var. Bu basamakları hem ÖSYM kullanıyor hem PISA kullanıyor. Hepsinin sonuçları aynı. İşte burada özel dershanenin önemi başlıyor. Okul birincisi niçin kazanamıyor? Çalışkan, bilgili. Okulda yorum yapmasını, analiz, sentez yapmasını öğretmiyorlar. İşte dershanelerin fonksiyonu, çocukların bilgilerini kullanması, yorum, analiz, sentez yapmasını sağlamaktır.'' YORUM YAZIN
|
|