İl Sağlık Müdürü Dr. Abdullah Demir, Uluslararası Lösemili Çocuklar Haftası nedeniyle açıklama yaptı.
Löseminin halk arasında kan kanseri olarak bilindiğini anımsatan Demir: “Lösemi; çocukluk çağında görülen kanser türlerinin yüzde 35'ini oluşturup ilk sırada yer almaktadır. Ülkemizde her yıl 16 yaşın altında ortalama 1200-1500 arası çocukta lösemi vakası tespit edilmektedir” ifadelerini kullandı.
Löseminin belirtilerinden bahseden Demir: “İştahsızlık, zayıflama, kansızlık, cilt altı kanamaları ( deride kırmızı noktalar veya morarmalar), bacaklarda kemik ağrıları, burun ve diş eti kanamaları, ateş çocuklarda löseminin ilk gözlenen belirtilerindendir. Ayrıca etkilediği organlara ait şikâyetler; baş ağrısı, kusma, karın ağrısı ve görme bozuklukları da önemli belirtilerdendir. Kan, kemik iliği tetkikleri, hücre tipi belirleme ve genetik tetkikler sonucu kesin tanı konulmaktadır. Lösemi tanısı konulan kişiye öncelikle genel durumunu düzeltmeye yönelik tedavi verilmektedir. Daha sonra kötü huylu hücreleri tamamen temizlemek amacıyla ilaçla tedavi (kemoterapi) başlanmaktadır. Kemoterapi ilaçları kötü huylu hücrelerle birlikte vücuttaki iyi ve faydalı hücreleri de yok etmektedir. Bu yüzden tedaviye başlanan kişilerde saç dökülmeleri, ağızda ve bağırsaklarda yaralar oluşması ve aşırı derecede halsizlikler görülmektedir. Çocuklarına akut lösemi tanısı konulan ailelerin karamsarlığa kapılmaması; bu durumların geçici olduğunun; tedavi sonucunda tam iyileşmeyle birlikte dökülen saçların tekrar çıkacağının; çocuklarının eskisi gibi sağlıklı ve normal görünümlerine kavuşacaklarının bilincinde olması ve çocuklarına da bu pozitif enerjiyi vermeleri gerekmektedir. Bunun için sağlık kurum ve kuruluşlarımızdan her türlü bilgi ve desteği alabilirler. Tedavi sürecinde dikkat edilmesi gereken önemli bir konu da; ilaçların etkisiyle vücuttaki savunma sistemini oluşturan hücrelerin de yok olmasıyla kişinin her türlü mikroba karşı savunmasız kalması ve en ufak bir hastalık etkenine maruz kalınmasıyla bile ağır-ateşli enfeksiyonların oluşabilmesidir. Aileler tedavi gören çocuklarını havadan, çevrelerindeki kişilerden, herhangi bir hastalık etkeni almaması için korumalıdır. Bunun için de maske kullanılmasında fayda vardır” diye konuştu.
Lösemi hastanın tedavi süresince ailesi ile birlikte sosyal olarak da çeşitli problemlerle karşılaşabildiğini söyleyen Demir: “Şöyle ki; çocuk okulundan, arkadaşlarından, oyundan, çeşitli sosyal aktivitelerden( sinema, tiyatro ve benzeri) uzak kalacaktır. Bu da çocuğun psikolojisini olumsuz yönde etkileyecektir. Lösemi, toplumuzda tedavisi olmayan ve maske takıldığı için bulaşıcı bir hastalık olarak algılanmaktadır. Bu da çocukla birlikte ailelerin de toplumdan soyutlanmasına sebep olabilmektedir. Onlar Bizim Gerçek Kahramanlarımız” sloganıyla bu yıl 25-31 Mayıs tarihleri arasında 12.Uluslararası Lösemili Çocuklar Haftası gerçekleştirilmektedir. Bu vesileyle ailesinde, çocuklarında lösemi vakası tespit edilen herkese acil şifa ve sabır dilerken; yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi tıbbi tedaviyle tam iyileşme şansı yüksek olan akut lösemiden korkulmaması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor; toplum olarak lösemi tedavisi gören kişilere ve ailelerine ihtiyacı olan, maddi-manevi her türlü desteği vermenin önemini vurgulamak istiyorum” şeklinde konuştu.