Mısır mahkemesi, ‘Hapishaneler baskını' davasında, darbeyle görevinden uzaklaştırılan seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, İhvan Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii ve Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el-Karadavi'nin de aralarında bulunduğu, daha önce idam konusunda görüş için dosyaları müftülüğe gönderilen, çok sayıda kişiye idam cezası verdi.
Mahkemenin verdiği kararı kınayan Bingöl İnsani Yardım Derneği (Bingöl İHH) Başkanı Muhittin Gili, yaptığı yazılı açıklamada, Mısır'da İhvan'la ilgili son kararın hukuk skandalı olduğunu belirterek, darbeyle başa gelen Sisi ve hükümetinin yaptıklarını lanetlediğini ifade etti.
Muhammed Mursi'nin Mısır'a Cumhurbaşkanı olmasına en çok Ortadoğu'da bulunan mazlumların sevindiğini belirten Gili, kurulan idam sehpalarının temelinde bu teveccühü kırmak olduğunu belirtti.
İslam ülkelerinin halkları seslerini çok daha gür ve tek bir sesle çıkarmaları gerektiğine dikkat çeken Gili, “Sakın Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Ancak onların azabını, korkudan gözlerinin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor. (İbrahim Suresi 42. ayet) Özellikle Ortadoğu coğrafyası olarak tabir edilen İslam coğrafyasında Müslümanların başlarına gelenler ve son olarak Mısır'ın seçilmiş Cumhurbaşkanının da içinde bulunduğu İhvan-ı Müslim'in üyelerine verilen idam cezalarının ümmetin dağınıklığı zalimleri ne kadar cesaretlendirdiğine şahit oluyoruz. Bu gün eğer Cunta rejimi ile Firavun Sisi İslam ümmetinin sesini duymuyorsa, buna rağmen hala idam kararları alıyorsa bu, Müslümanların sesinin yeterince zalimlere gitmediğinin göstergesidir veya korkmadıklarından dolayıdır. Bunun da tek sebebi Müslümanların seslerinin tek ve bir ses olarak çıkmadığından dolayıdır” dedi.
Darbe karşıtlarını dünyanın gözleri önünde camilerin içinde katleden cunta yönetiminin, binlerce kişinin öldürüldüğü katliamlardan sağ kurtulanları da böyle bir idam kararı ile cezalandırdığını söyleyen Gili, “Karar, bu devlet terörüne karşı çıkanlara bundan sonrası için adeta gözdağı vermektedir. Mısır'daki son yargı tiyatrosu, ülkede yaşananları ve onun hem bölgesel hem de küresel destekçilerini bir kez daha ifşa etmiştir. Mesnetsiz iftiralarla idama mahkum edilen Mursi'nin tek suçu Allah'a samimi olarak iman etmesidir. Evet, firavun ve avenesi nasıl kızıl denizde boğulduysalar çağdaş firavunlar ve aveneleri de Allah'ın gazabından kaçamayacaklardır. Mısır'ın meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'dir. Ümmetin, bütün ihtilafları bir kenara bırakarak ümmet için önemli olan bütün meseleler gibi bu konuda da sesini yükseltmesi gerekir. Biz birbirimize sahip çıkmasak dünyanın çeşitli yerlerinde zulümler görmeye devam edeceğiz. Bilelim ki zalim ve emperyalist güçlerin en büyük korkusu ümmetin vahdetidir. Onun için Mısırdaki Müslüman kardeşlerimiz için sesimizi yükseltmeliyiz. Son hukuksuz karar ve Batı ülkelerinin sessizliği, dünya sisteminin nasıl adaletsiz olduğuna ışık tuttu, haksız, hukuksuz kararlar karşısında sessiz kalan, darbecilere örtülü ve açık destek veren emperyalizmin kanlı yüzünü bir kez daha deşifre etti. Batının sadece kirli yüzü değil, doğasındaki küfrü de bir kez daha ortaya çıktı. Bunlar, Sisi sever, kan içici vampirler. Bunlar, tüm değerlerimize savaş açan kapitalist cinayet şebekesi. Hepsini kınıyor, lanetliyoruz. Başta Hükümet, Siyasi Partiler, Sivil Toplum Kuruluşları ve İslami Camialar olmak üzere herkesi tepki vermeye ve Muhammed Mursi'ye gerekli desteği vermeye çağırıyorum” diye konuştu.