Kur'an'ın asıl tefsiri hayatın içindeBingöl Üniversitesi Bilgi ve Düşünce Kulübü tarafından düzenlenen Hayatı Kitabın Ölçüleriyle Okumak konulu konferansa katılan Haksöz Dergisi yazarlarından Sosyolog Bahadır Kurbanoğlu, Kuranın asıl tefsiri hayatın içinde. Onun maksatlarını ancak hayatın içinde yaşayarak kavrayabiliriz dedi.![]() Bingöl Üniversitesi konferans salonun düzenlenen program, Kur'an tilaveti ve mealinin okunmasıyla başladı. Konferansta bir konuşma yapan Bahadır Kurbanoğlu, Kur'an-hayat ilişkisi bağlamında hayatın içinden kareler, yer yer de hatıralarından örnekler vererek dinleyiciler için somutlaştırdı. Siyasi ve içtimai olayları, kitabın ölçüleriyle okumanın zorunluluğunu ifade eden Kurbanoğlu: “Hayır ve şer içtimai alana dairdir, toplumun olmadığı yerde hayır da olmaz şer de, zaten dinin maksatları da bu alanda gerçekleşir diyerek kitabın ölçüleri fıtrata en uygun değil tek uygun ölçüdür, felsefenin erdem yâda ahlak dediği fıtrat, tüm insanlarda ortaktır, insanlar arasındaki kültürel eğilim ve farklılıkları çekip aldığınızda her insanın benzer bir fıtrata sahip olduğunu göreceksiniz” dedi. “Bugünkü liberallere benzer şekilde ‘her insan sayısı kadar ahlak vardır diyen' sofistlere karşı Sokrates, bütün insanlarda ortak bir mayanın, var olduğunu söylemiştir ve benzer sözleri Tolstoy'da ifade etmiştir” diyen Kurbanoğlu: “kitabın ölçülerinin evrensel olduğunu söyleyerek İnsan sayısı kadar ahlak var olduğunu söylemek aslında ahlakın var olmadığını söylemekle eşdeğerdir” diye konuştu. Kitabın hayat için belirlediği ölçülerin İslam Hukuku'nun kaynağını da teşkil ettiğini dile getiren Kurbanoğlu, 13 asır önce ismetü'l Ademiyye (insanın dokunulmazlığı) diyen Hanefi fukahasının, devletin insana karşı yükümlülükleri ile yaptığı vatandaşlık tanımının , 20 yy ortalarında ilan edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nden, daha üst hukuki ilkeler barındırdığını ifade etti. Özellikle şablonik tarih ve toplum okuması içinde olan Müslümanların, yürüttükleri İslami mücadelede hep zaaflı olduğunu belirten Kurbanoğlu: “İran İslam Devrimi Müslüman dünyada büyük bir sempati ile karşılanmıştır. Bu sempati bazı Müslümanlarda zaman içinde İran'ın bütün tezlerini kayıtsız onaylayan akidevi bir kabule dönüşmüş ve maalesef bu kişiler bugün, 300 bin Müslüman'ın katline ortak olan İran'ın günahlarını tevile çabalayarak bu ağır vebalin altına girmişlerdir. Bu okuma biçiminin ‘iktidar ve muhalefet' algısı da sorunludur. Bu algıya göre İktidar, doğası gereği kötü, muhalefet ise daima haklı ve iktidara göre daha temizdir. Oysa son yaşadığımız olaylar göstermiştir ki, iktidarda olan aslında küresel sistem içinde muhalefet konumundayken, muhalefette olan ise küresel sistem içinde iktidara tekabül etmekteydi. Gezi sürecinde AK parti ve küresel güçlerce desteklenen Temerrüt Hareketine karşılık Mursi iktidarı, aslında bu küresel sistem içinde muhalefet pozisyonundaydılar. Gezi sürecine eklemlenen Müslümanlar ile Sisi darbesini onaylayan bazı selefi grupların çıkmış olması bu zaaflı algıdan kaynaklanmaktadır” dedi. Kurbanoğlu, Kur'an'ı anlamak için daha çok okumak ve aramızda okuduklarımızı kritik etmek hayatı o ilkelere göre doğru biçimde yeniden tanımlamak gerektiğini, bu dinin toplu olarak yaşanması gerektiğinin unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, Kur'an'ın bir hayat kitabı olduğu ve bu yükümlülükleri ölene kadar uygulamak gerektiğini belirtti. Konferans çıkışında okuyucuları için kitaplarını imzalayan yazar, ardından kulüp öğrencileriyle birlikte Bilgi ve Düşünce Derneğine geçti. YORUM YAZIN ![]()
|
|