Kur'an ırk ve sınıflarına göre değerlendirmezKuranın toplumları ırk ve sınıflarına göre değerlendirmediğini söyleyen Dargın: Allaha karşı sorumluluğunu yerine getirmek ekseninde değerlendirir dedi.![]() Bilgi ve Düşünce Derneğince düzenlenen, “İslami Mücadelede Güncel Fıkıh ve Kimlik İnşası” üst başlıklı seminerler dizisinde bu hafta “İslami Mücadelede Tarih Değerlendirmesi” konulu seminere konuşmacı olarak Hamdullah Dargın katıldı. Tarihte, kendilerine peygamber gönderilen müşrik ve müstekbir toplumların, peygamberleri önce hafife alıp sıradan şahsiyetler gibi göstermeye çalıştıklarını, daha sonra onları alaya alıp hakaret ettiklerini ve nihayetinde onları yurtlarından çıkarmaya çalıştıklarını hatırlatan Dargın, tarihin tekerrür ettiğini, Salman Ruşdi'nin Şeytan Ayetleri adlı kitabı ile Peygambere hakaret ettiğini ve bu kitabı Türkiye'de yayınlamaya çalışan Aziz Nesin ve Aydınlık Gazetesi'nin o günlerde ciddi bir provokasyona imza attıklarını, İtalya ve Fransa'da karikatür üzerinden Resulüllah'a yönelik iğrenç saldırıların yapıldığını ve bu karikatürleri yayınlamak suretiyle Cumhuriyet Gazetesi'nin iğrenç bir provokasyona imza attığını kaydederek, bu saldırılara imza atanları kınayarak sunumuna başladı. TARİH YAZICILARI OBJEKTİF DAVRANMIYOR Beşeri tarih yazıcılarının objektif davranmadıklarını söyleyen Dargın, ideolojik tasavvurlarını destekleyen bir tarih bina ettiklerini, tarihin tutsaklığından kurtulmanın, Vahyin Tarihe yüklediği anlamı kavramaktan ve vahiy ışığında bir tarih okuması yapıp geleceği bunun üzerine inşa etmekten geçtiğini söyledi. Geleceği inşa etmeye aday İslami hareketlerin sağlam bir gelecek kurmalarının yolunun, sağlıklı bir geçmiş tasavvuruna sahip olmalarından geçtiğini söyleyen Dargın, “Çünkü tarih süreklilik arz etmektedir ve toplumları kendisine hapsetmektedir. Kendilerine peygamber gelen toplumların ‘atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldayız' şeklinde bir itiraz yükseltmeleri bunun en açık göstergesidir. Tarihin bu tutsak edici özelliğinden kurtulmanın ve tarihin yönünü değiştirmenin yolu, doğru bir geçmiş bilincine sahip olmaktan geçer. Tarihten etkilenmeden ona yön veren, onu doğru bir zemin üzerine oturtan vahiy, kendisine kulak veren ve geçmiş kavimlerin tarihini bu eksende değerlendirenlere yol göstermek için ibret verici kıssaları konu edinmiştir. Bu kıssalarda ayrıntılara girmeden, gerekli olan bölümler insanlığın dikkatine sunulmuştur. Aynı zamanda insanlar için gayb olan ilk insan ve ondan sonra gelen birçok kavmin, bu kavimlere gelen peygamberlerin bilgisinin beşeri tarihlerde yer almamalarına karşın, bu bilgilerin en doğru biçimde vahiyle insanlara ulaştırıldığı malumdur” ifadelerini kullandı. “TARİHİN ANA EKSENİNİ HAK VE BATIL OLUŞTURUR” Vahyin tarihe bakış açısının sınıfsal, ekonomik ve ulus temelli olmadığını söyleyen Dargın, “Tarihin ana eksenini hak ve batıl, yani tevhid ve şirk mücadelesi oluşturur. İnsanlık tarihinde ilk kutuplaşma, Âdem'in (as) iki oğlunun vahiy karşısındaki farklı duruşları ile ortaya çıkmıştır. Tercihini zulümden yana koyan, kardeşini öldürerek ilk kanı dökmüştür. Baş gösteren ifsadı önlemek ve toplumları Allah'ın gösterdiği dosdoğru yola çağırmak için peygamberler gönderilmiş, kendilerine kulak verip Allah'ın dinine yardım edenlerle onları inkar edip Allah ve Resullerine düşman kesilenler arasında amansız bir mücadele yaşanmıştır. Vahyi rehber edinen müminler peygamberleri ile kurtuluşa ererek yücelmiş, inkar ve zulümde inat edenler helak edilerek tarihe gömülmüşlerdir.” KUR'AN IRK VE SINIFLARINA GÖRE DEĞERLENDİRMEZ 'ın, toplumlarının ırk ve sınıflarına göre değil, onları “Allaha karşı sorumluluğunu yerine getirmek” ekseninde değerlendirerek Kur'an'ın, toplumlarının ırk ve sınıflarına göre değil, onları “Allaha karşı sorumluluğunu yerine getirmek” ekseninde değerlendirerek “üstünlüğün takvada olduğu” ilkesini ortaya koyduğunu söyleyen Dargın, “Fatiha Suresindeki ‘Bizi, nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil' son iki ayet, müminlerin kime benzemeleri gerektiği ve kimlerden uzaklaşmaları gerektiğinin altını çizmektedir. Vahiy, salt bir geçmiş bilgisi vermekle kalmaz. Toplumların kurtuluşunun veya helakının sınıfsal, ekonomik ve ulusal nedenlere değil, tamamen ilahi ilkelere tavır almakla alakalı olduğu bilgisini verir.” “KURTULUŞ REÇETESİNİ RESULLAHLAH VERDİ” İlerlemek ve gerilemenin toplumların vahye karşı duruşlarına bağlı olduğunu söyleyen Dargın, “İradelerini kullanarak vahyin öğretileri doğrultusunda hareket edenler, sağlam bir gelecek inşa edebilirler. Mehdi'yi bekleyenler, işleri başkalarına ve başka devirlere havale edenlerin geleceği inşa etmeleri beklenemez. Geleceği inşa etmek bizim elimizdedir. Kurtuluş reçetesini Resulullah 22 yıllık risalet devrinde pratik olarak yazmıştır. Bu öğretiyi iyi inceleyen Afgani, El Benna, Mevdudi ve Seyyid Kutup gibi İslami Hareket önderlerinin çalışmaları geleceği kurmaya aday olanlar için büyük birikimlerdir. Kur'an kıssaları salt bir tarihi bilgi vermeyi amaçlamaz. Verilen tarihi kesitlerden ders alarak sahih bir gelecek inşa etmenin yolunu gösterir. İbrahim – Nemrut, Musa – Firavun kıssaları egemenlere daveti götürmenin fıkhını, Ashab–ı Kehf kıssası iman iddiası ve samimiyeti, Salih Kul kıssası birlikte yola çıkma fıkhını, yine Kehf suresinde geçen bahçe sahibi iki kişinin kıssası ise bize mülk tasavvurunu öğretmektedir” dedi Dargın, tarihi sürecin, toplumsal kurumlaşma ve belli hedeflerin gerçekleştirilmesi için bir imkan zemini olduğu kadar, bireysel arınma ve tekamül için de temel bir süreci içerdiğini söyledi. YORUM YAZIN ![]()
|
|