'Kudüs ve Mescid-i Aksa ümmetin izzeti ve namusudur'İsrail'in Gazze'deki katliamlarını telin etmek için yapılan basın açıklamasında kalabalığa seslen Üçgül; 'Bugün Filistin'de Kudüs'te ve Mescidi Aksa'da Müslümanların inancı ve kutsalları Siyonist işgalcilerin postallarıyla çiğnenmektedir. Kudüs ve Mescid-i Aksa ümmetin izzeti ve namusudur. Bu kutsallarımıza sahip çıkmak namaz kılmak, oruç tutmak kadar ehemmiyetli bir ibadettir. Bu yolda üzerimize düşen her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız.' dedi.Mescid-i Aksa davası için mücadele veren Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin El-Kassam Tugayları tarafından Siyonist İsrail'in vahşet ve zulümlerine karşı "Aksa Tufanı" adıyla başlattıkları operasyona destek açıklamaları devam ediyor. Bu kapsamda, HÜDAPAR Bingöl İl Başkanlığı, Cuma namazı sonrası Bingöl merkez Ulu Cami önünde "Aksa Tufanı" operasyonuna destek amacıyla kitlesel basın açıklaması düzenlendi. HÜDA PAR Bingöl İl Başkanı Refik Alpaya, İttihadul Ulema Üyesi Molla Sahip Korkutata ve STK temsilcilerinin katıldığı basın açıklaması programına halk da yoğun katılım gösterdi. “Filistin, Kudüs ve Mescidi Aksa bir inanç ve iman davasıdır”Basın açıklamasını okuyan HÜDA PAR Merkez İlçe Başkanı Hatip Üçgül, “Bugün Siyonist işgal rejiminin Gazze'ye yönelik yapmış olduğu savaş suçlarına karşı toplanmış bulunuyoruz. Biz Müslümanlar için Kudüs ve Mescid-i Aksa sıradan bir toprak parçası değildir. Kudüs ve Mescidi Aksa, Müslümanların ilk kıblesi, Peygamber Efendimizin miraca yükseldiği yer ve tevhit akidesinin ilk merkezlerinden biridir. Bu yüzden Filistin, Kudüs ve Mescidi Aksa davası bir inanç ve iman davasıdır.” dedi. Üçgül, basın açıklamasının devamında şunları söyledi: “Bir anlık öfke değil, 75 yıllık işgale karşı kurtuluş mücadelesidir”“Biz Müslümanlar için Mekke, Medine, Kâbe ve Mescidi Nebevi ne kadar kutsalsa aynı şekilde Filistin, Kudüs ve Mescidi Aksa'da o kadar kutsaldır. Bugün Filistin'de Kudüs'te ve Mescidi Aksa'da Müslümanların inancı ve kutsalları Siyonist işgalcilerin postallarıyla çiğnenmektedir. Bu kutsallarımıza sahip çıkmak namaz kılmak, oruç tutmak kadar ehemmiyetli bir ibadettir. Kudüs ve Mescid-i Aksa ümmetin izzeti ve namusudur. Bu nedenle bizler, ümmetin izzetini ve namusunu muhafaza eden direniş hareketinin yanındayız. Bizler belki farkında değiliz ancak bu katliamlar yeni değildir. 75 yıldır devam eden bir vahşet vardır. Hatta İngilizlerin işgali ile 1917'den beri devam eden bir zulüm düzeni, uzun vadeli süregelen bir soykırım çabası vardır. 7 Ekim'de başlayan Aksa Tufanı operasyonu anlık bir öfkenin neticesi değil, 75 yıllık işgal, katliam, soykırım ve yayılma politikasına karşı verilen bir kurtuluş mücadelesidir. Bu anlamda Filistinlilerde birikmiş olan öfke ve işgalden kurtulma arzusunun baş aktörü ve temsilcisi Hamas olmuştur.” “Bugün bu zulme karşı tek millet ve tek ümmet olma vaktidir”Bugün Siyonist işgal çeteleri, sözde Hamas'ı hedef alarak gerçekleştirdiği saldırılarda bütün dünyanın gözü önünde her gün savaş suçları işlemekte ve işlediği bu savaş suçlarına büyük şeytan Amerika ve diğer batılı ülkeler, destek olmak için devlet başkanları düzeyinde ziyaretler dahi gerçekleştirmektedirler. Böylelikle kimi menfaatler uğruna Batılı liderler ve insanlıktan nasibini almayanlar açıkça zalimin safında yer alırken bizler de mazlumun safında yer almayı izzet ve şeref vesilesi olarak kabul ediyor ve diyoruz ki; küfür tek milletse biz Müslümanlar da tek milletiz. Bugün bu zulme karşı tek millet ve tek ümmet olma vaktidir. Bizler zulme karşı az veya çok sesini yükselten hiçbir devletin veya yetkilinin çabasını görmezden gelmiyor ama bunun yeterli olmadığını da açıkça görüyoruz. Gazze'de devam eden katliam da bunun canlı şahididir. Yaşanan bütün bu zulümler karşısında, Halkımıza çağrımız; -Meydanlar boş bırakılmamalı, Filistin direnişine aralıksız bir şekilde maddi yardımlar devam ettirilmeli, Siyonistlerin ve destekçilerinin mallarına süresiz bir şekilde boykota devam edilmelidir. -Bu hususta tüm esnafımız da bundan sonra Siyonizm'e destek veren firmaların mallarını ne almalı ne de satmalıdır. Filistin'e sınırı olan ülkelerin halklarına çağrımız; Lübnan, Ürdün, Mısır ve Suriye halklarına çağrımız ise: Bu vahşet devam ettiği müddetçe sınıra yığılmaları, orada nöbet tutmaya devam etmeleri, yardım ve destek ulaştırmak için bütün gayret ve yolları denemeleridir. İşgalci Siyonistlere çağrımız; Filistin'de işgal ettiğiniz topraklar Filistinlilerindir. Siz nereden gelmiş iseniz geldiğiniz ülkelere geri dönün. Çünkü Filistin toprakları asla size vatan olmayacaktır. Orada asla güvende olmayacaksınız. Son olarak, İslam ülkelerinin yöneticilerine ve vicdan sahibi tüm liderlere sesleniyor ve şunları talep ediyoruz; 1-Acil ve öncelikli olarak işgal rejimi tarafından ablukaya alınmış olan Gazze'deki El Şifa Tıp Kompleksi'ndeki abluka kaldırılarak zaruri ihtiyaçlar karşılanmalıdır. Aksi takdirde hastane kompleksinde sıkışmış olan 7 binden fazla kişi ilaç, elektrik, su ve yiyecek olmadığından toplu ölümlerle karşı karşıya kalacaktır. Ki daha şimdiden gelen son bilgiler durumun vahametini ortaya koymaktadır. 2-Türkiye öncülüğünde bir yardım koridoru veya deniz filosu yola çıkarılmalıdır. Bu filoya sadece İslam ülkelerinin değil, duyarlı ve vicdan ehli hangi ülke varsa katılımları sağlanmalıdır. Bu filonun güvenliği de sağlanarak doğrudan Gazze'ye gidilmelidir. 3- İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere tüm Amerikan üsleri en azından bu vahşet bitene kadar kapatılmalı, bu üslerin bütün faaliyetleri saldırılar devam ettiği sürece durdurulmalıdır. En kısa sürede de bunların kalıcı olarak kapatılması gündeme alınmalıdır. 4- Hava ve deniz limanları Siyonistlerin her türlü gemi ve uçaklarına kapatılmalıdır. Buralardan İsrail'e yapılan ticari veya askeri tüm sevkiyatlar durdurulmalı, Gazze halkını açlık, susuzluk ve ilaçsızlığa mahkûm eden Siyonistlerin tedarikçisi konumuna düşme ayıbından kurtulunmalıdır. 5- Türk vatandaşı olan Siyonistlerin işgal edilmiş Filistin topraklarına gidip soykırıma katılmaları engellenmeli, gidenler ise insanlığa karşı suç işlemekten yargılanmalı, mallarına el konularak vatandaşlıktan çıkarılmalıdırlar. Böylece, Siyonist işgal rejiminin saldırılarını durduracak, ciddi adımlar atılmalıdır. Çünkü Siyonist İsrail, kınamadan anlamadığı gibi, bu vahşi saldırılarına savaş adı verseler de savaş hukukuna dahi hiçbir şekilde riayet etmemektedir. Bu yüzden İsrail'in anlayacağı dilden karşılık verilmeli, kesin ve net yaptırımlar uygulanmalıdır. “Üzerimize düşen her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız”Biz burada tüm İslam ülkelerine ve devlet idarecilerine hayırdan ve iyilikten başka bir şey söylemiyoruz. Her koşulda da hakkı hak, batılı batıl olarak ortaya koymaya devam edeceğiz inşallah. Allah'ım sen şahit ol, biz üzerimize düşeni söylüyor ve bir kez daha en yüksek sesle haykırarak diyoruz ki; canımızla, malımızla ve evlad-u iyalimizle ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın ve Müslüman kardeşlerimizin yanındayız. Filistin'in ve Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne giden her meşru eylemin yanındayız ve destekçisiyiz. Bu yolda üzerimize düşen her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız. Filistin halkına selam olsun! Direnişe ve dirilişe selam olsun! Allah'ın selamı rahmeti ve bereketi hepinizin üzerine olsun.”
YORUM YAZIN
|
|