Solhan'da 1991 yılında PKK tarafından Öğretmenevi Lokali'ne yapılan saldırı sonucu şehit edilen Kaymakam Ersin Ateş, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Türksever, Orman İşletme Şefi Ahmet Yenen ve Orman Muhafaza Memuru Fevzi Kaplan için Solhan Kaymakamlığı tarafından Solhan Halk Eğitim Merkezi Gazi Behçet Tufan Turan Konferans Salonu'nda anma töreni düzenledi.
28 Nisan 2015Salı günü saat 10.30'da Hükümet Konağı Bahçesindeki Atatürk Büstüne çelenk sunumunun akabinde, İstiklal Marşı'nın okunması ve saygı duruşu ile anma programı başladı.
Çelenk sunma töreninin ardından İlçe Halk Eğitim Merkezi Gazi Behçet Tufan Turan Konferans Salonu'nda devam eden anma programına; Bingöl Valisi Yavuz Selim Köşger, 49. Motorlu Piyade Tugayı Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün, İlçe Kaymakamları, şehit aileleri, daire amirleri, vatandaşlar ve öğrenciler katıldı.
Programda şehitlerin özgeçmişleri ve 28 Nisan anısına özel hazırlanmış sunumların gösterimi yapıldıktan sonra Şehit Kaymakam Ersin Ateş İlköğretim Okulu öğrencilerinden Fatmanur Ören günün anlam ve önemi ile ilgili şiir okudu.
Günün anlam ve önemi ile ilgili okunan şiirin akabinde BİŞHAK Başkanı Naim Tan, Solhan Cumhuriyet Savcısı Mustafa Sesli ve Solhan Kaymakamı Şeref Aydın birer konuşma yaptı.
Programda bir konuşma yapan Bingöl Valisi Yavuz Selim Köşger; “Memleketimize güzel bir bahar gelmiş. Memleketimizin dağları yeşillenmiş. Vadilerimiz çiçeklenmiş. Ağaçlar çiçeğe, toprak tohuma, dallar meyveye durmuş. Güzel bir bahar geliyor memleketimize. Muhakkak ki 28 Nisanda bu baharın coşkusu yüreklerimizde daha güzel daha haz verici olacaktı. Solhan'da hayatının baharında henüz çocukları, yavruları küçücükken memleket aşkıyla, millet aşkıyla, vatan aşkıyla bu topraklara gelen, bu topraklara hizmet dışında hiçbir bir gayesi olmayan meslektaşımız Ersin Ateş, Savcımız Mehmet Türksever, Orman Şefimiz ve orman muhafaza memuru kardeşlerimiz şehit edilmesiydi bu baharı Solhan'da daha coşkuyla karşılayacaktık. Bu ülke müstesna bir ülke. Dünyada çok ülkeleri gezmiş ve görmüş birisi olarak söylüyorum. Dünyanın çok önemli çok güzel bir coğrafyasında varlığını devam ettiren bu ülke, bu vatan parçası, bu toprak, dört mevsimi yedi iklimi aynı aynada yaşatan bu ülke. Elbette ki bu vatan evlatlarının omuzunda yükseliyor. Bu vatan evlatlarının fedakârlığıyla buraya geliyor. Tabii ki, bu coğrafya da yaşamanın da bir bedeli var. İbn-i Haldun; ‘Coğrafya kaderdir' diyor. Kadim medeniyetlerin kurulduğu, üzerinden kavimlerin gelip geçtiği, binlerce yıllık medeniyetlere beşiklik etmiş bir toprak üzerinde bulunuyoruz. Bu coğrafyada yaşamanın bizim kaderimizi belirleme noktasında bir katkısı var. Ve bu coğrafyada yaşamanın bir bedeli var. Milletlerinde bir kaderi var. Milletler kaderlerinde zaman zaman ateşle sınanırlar. O sınamada sınavı geçenler imtihanda başarılı olanlar tarih sahnesinde varlıkları devam ettirirler. Eğer tarih sahnesinde varlıklarını devam ettirmek istiyorlarsa o vatanın, o milletin, o ülkenin, o coğrafyanın çocukları fedakârlık yapmak zorundadırlar. Bu millet dediğim gibi tarihinde çok önemli sınavlardan geçti, ateşle sınandı. Bu coğrafyanın getirdiği sınavlara da tabi tutuldu, ancak şunu iftiharla ifade edebiliriz ki tarihin bu zor, kötü sınavlarını alnının akıyla başarmış ve üstesinden gelmiş bir milletin evlatlarıyız. Tarih de bunun birçok örneğini yaşadık. Çanakkale bunlardan birisi. Orada yedi iklimin cihanı bu milletin karşısına dikildi. Ama bu milletin çocukları Kars'tan, Ardahan'dan, Bingöl'den, Diyarbakır'dan, Hakkâri'den, Şırnak'tan, Musul'dan, Kerkük'ten, Erbil'den, Lübnan'dan, Trablusgarp'tan, Bosna'dan, Makedonya'dan, Kafkaslardan gelip, yedi iklimin karşısında aslanlar gibi durdu. Ve bir kere daha tarihe kendini ispat etti. ‘Siz bizi tarih sahnesinden silemezsiniz. Biz burada var olmaya devam edeceğiz, biz var olmaya, devam etmeye karar verdiğimiz müddetçe, biz mücadeleye devam ettiğimiz müddetçe, bu vatana sahip çıktığımız müddetçe, siz bizi yenemeyeceksiniz' dediler ve bunu tarihe bir kere daha altın harflerle yazdılar. Bu topraklar üzerinde bin yıldır Kürt'üyle, Zaza'sıyla, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Abaza'sıyla, Arap'ıyla, Türk'üyle ve Türkmen'iyle var olmuştur ve var olmaya devam edecektir. Ben bu vesileyle bütün şehitlerimiz rahmet, minnetle anıyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun” diye konuştu.
Program Kuran-ı Kerim tilaveti ve edilen dua ile sona erdi. Daha sonra ikindi namazını müteakiben Solhan Merkez Ulu Cami'nde şehitler anısına Mevlit okutuldu.