Geçtiğimiz hafta Cuma günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirilen Kentsel Dönüşüm Projesi'nin yıkım çalışmalarının ardından gündeme yeni bir çelişkiyi taşıyan Bingöl Sosyal, Kültürel ve Ekonomik Kalkınma Derneği (BİN-DER) Başkanı Doğan Karasu, bilgi edinme kanunu kapsamında Çevre ve Şehircilik Bingöl İl Müdürlüğü'nden aldıkları yanıtı basınla paylaştı.
“BELEDİYENİN KENDİ ÇALIŞMASIYMIŞ”
İnönü Mahallesi'nde uygulanacak Kentsel Dönüşüm Projesiyle ilgili Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nden aldıkları yanıtta, Müdürlüğün “İnönü Mahallesindeki çalışmanın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve Afet Riski Taşıyan Alanların Dönüştürülmesi Kanunu ile bir ilgisi yoktur. İnönü Mahallesindeki çalışma Bingöl Belediyesi'nin kendi çalışmasıdır” cevabını verdiğini aktardı.
Bingöl Belediye Başkanı Serdar Atalay'ı dürüst davranmamakla itham eden Karasu: “Sayın Atalay dürüst davranmıyor, halkın malını Osmanlılar gibi ganimet malı olarak görüyor, kendi rant organizasyonunu Kentsel Dönüşüm olarak pazarlıyor. İnönü Mahallesi rant alanı, hak sahiplerinin malı ‘Yağma Hasan'ın Böreği' olarak görülüyor, hak sahiplerinin malı gasp ediliyor. Sayın Atalay İnönü Mahallesini çok kötü bir proje ve hak sahiplerini mağdur edici bir anlayışla değersizleştiriyor. İnönü Mahallesindeki hak sahiplerinin çoğu mevcut uygulamadan rahatsızdır, derdini anlatacak kurum ve mercii bulamamaktadır. Halkın mağdur olmasının en önemli nedeni Sayın Cevdet Yılmaz'ın bu haksızlığa müdahale etmemesidir. İş olsun diye önce Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz'ın evini yıktılar. Sanki Sayın Cevdet Yılmaz'ın TOKİ'nin 90 metrekarelik evine ihtiyacı varmış gibi. Sayın Atalay ve onun destekçileri bu enkazın altında kalacaktır” dedi.
“CEVAP VERİLMEDİ, YARGIYA GİDİYORUZ”
Bingöl Belediyesi'ne bilgi edinme kanunu kapsamında 23 Temmuz 2012 tarihinde verdikleri dilekçenin yanıtsız bırakıldığını da kaydeden Karasu, konuyu yargıya taşıyacaklarını söyledi ve ekledi:
“23.07.2012 tarihinde Bingöl Belediyesi'ne: ‘İnönü Mahallesindeki 3 ve 2 katlı yapılar riskli yapılar mıdır? Bu yapıların yapı ve zemin risk dereceleri nedir? İnönü Mahallesinde güçlendirilmiş kaç yapı vardır, hak sahipleri güçlendirmeden dolayı borçlandırılmış mıdır? Güçlendirilmiş ve/veya sağlam yapıları hangi gerekçelerle yıkıyorsunuz? 2 katlı bölgede sağlam olup yıkılabilir izni verdiğiniz yapı veya yapılar var mıdır? Hak sahipleriyle yaptığınız sözleşmeler sadece hak sahipleri ile Bingöl Belediyesi arasında yapılmış sözleşmeler midir? Aynı sözleşme hükümleri TOKİ için de geçerli midir? Hak sahipleri arasında kimi hak sahiplerinin kayırıldığı yönünde bilgiler dolaşmaktadır, bu bilginin aslı var mıdır? Her hangi bir hak sahibine arsa ve yapısı dışında avantajlar sağlanmış mıdır? Örneğin, 1 konut hakkı varken 2 konut, 2 konut hakkı varken 3 konut taahhüdünüzün ve artı borçlandırarak konut taahhüdünde bulunduğunuz hak sahibi var mıdır? Bu taahhütlerin TOKİ ile bir ilgisi var mıdır? TOKİ ile sözleşme imzalanmış mıdır, imzalanmışsa bu sözleşmenin esasları nelerdir?' sorularını sorduk. Cevap alamadık ve yargıya gidiyoruz.”
“EVLER BOŞALTILMAMALI, TAPULAR DEVREDİLMEMELİ”
Belediye Başkanı Atalay'a yönelik sert eleştirilerin yer aldığı açıklamasında hak sahiplerine de seslenen Karasu, tapusunu devretmeyen, evini boşaltmayan ailelere psikolojik şiddet uygulandığını öne sürdü.
Karasu: “Sayın Serdar Atalay hesabında düzgün, dürüst, kendisine saygılı bir yönetici olsaydı bu sorulara cevap verirdi. Sayın Atalay İnönü Mahallesini oldubittiye getiriyor. Tapusunu devretmeyen, evini boşaltmayan ailelere psikolojik şiddet uyguluyor. Bu da Bingöl'ün 28 Şubat'ı. Hak sahipleri evlerini boşaltmamalı, tapularını devretmemeli, rant tezgahına meydan vermemeli. Sayın Atalay'ın 1 yılı kaldı, zaten ‘çoğu gitti, azı kaldı' diyor. Yani Atalay yolcu, bir daha başkan olamayacaktır. 1 yıl direnin, uygulamaya koyduğu oyunu bozun. Onun yerine gelecek kişi görüşmeye, konuşmaya daha açık, her şeyi bilen, kendi dünyasını mutlak doğru olarak dayatacak biri olmayacaktır. Bunun garantisini veriyorum. Hak sahipleri yeni gelecek yönetimle müzakereler ederek daha doğru, kendileri için daha ekonomik bir projeyi uygulamaya koyma imkânı elde edeceklerdir.”