İngiltere ve İtalya'nın ortak çalışmasını, “Kanserle mücadelede yeni bir strateji” olarak nitelendiren Onkolog Prof. Canfeza Sezgin, kanser kök hücrelerinin yok edilmesinde etkili olabilecek bir yöntem geliştirildiğini söyledi. Yöntemin birinci basamağında kök hücrelere antibiyotik ile saldırıldığını belirten Onkoloji Profesörüne göre, antibiyotik ile kanser ilaçları birlikteliğinin sağlandığı ikinci basamakta, ölümsüz kanser kök hücresini “Aşil topuğu”ndan vurmak mümkün olabilir.
Kanser kök hücrelerinin, kemoterapi, radyoterapi gibi tedavi yöntemlerine rağmen tümör hücrelerinin hayatta kalmasından, hastalığın tekrarlamasından, ilaçlara yanıt alınamamasından ve kanserin uzak organlara sıçramasından sorumlu ana neden olduğunu belirten Tıbbi Onkoloji ve Fitoterapi Uzmanı
Prof. Dr. Canfeza Sezgin, kanserin yok edilmesi için kanser kök hücrelerinin öldürülmesi gerektiğini söyledi.
İtalya ve İngiltere kaynaklı bilimsel araştırmaların bu açıdan önemli olduğunu vurgulayan Prof. Sezgin, bu araştırma sonuçlarıyla kanser kök hücrelerinin yok edilmesinde faydalı olabilecek yeni bir strateji geliştirmenin mümkün olabileceği görüşünde.
ETKİN KANSER TEDAVİSİNE KATKI SAĞLAYABİLECEK BİR STRATEJİ
Tamamlayıcı tedavi niteliğinde olan iki aşamalı bu yöntemin birinci basamağında doksisiklin etken maddeli bir antibiyotik kullanılıyor ve kanser kök hücrelerinin bir kısmı öldürülüyor. İkinci basamakta ise hayatta kalan kanser kök hücrelerine, askorbik asit ve benzilizokinolin türevleri gibi doğal bileşenler ve çeşitli kanser ilaçları ile saldırılıyor.
“Bu tamamlayıcı yaklaşımlar, immün sisteme meydan okuyan kanser kök hücrelerinin metabolizmasını bozabilir; ölümsüz Aşil'i topuğundan vurabilir ve etkin kanser tedavisine katkı sağlayabilir” diyen Prof. Canfeza Sezgin, ntv.com.tr'nin araştırmanın detaylarına ilişkin sorularını yanıtladı.
Yöntemin standart kanser tedavilerine yanıt vermeyen hastalarda tamamlayıcı tedavi olarak uygulanabildiğini vurgulayan Sezgin, söz konusu araştırmaların uzun süredir yürütüldüğünü belirterek şöyle konuştu:
“2017 yılında saygın bilimsel yayınlardan Oncotarget dergisinde yayımlanan araştırma İtalya'da Calabria Üniversitesi, İngiltere' de Manchester ve Salford Üniversiteleri'nden ortak çalışan bilim insanları tarafından yapılmıştır. Avrupa Birliği, İngiltere'deki Healthy Life Foundation, Associazione Italiana per la Ricerca sul Cancro (AIRC) bu araştırmayı özel bağışlarla desteklemiştir. Bu kadar yoğun destekçi olmasının nedeni, kanser tedavisinde halen arzu edilen sonuçların elde edilememiş olması ve daha düşük maliyetli kanser tedavisi geliştirme çabalarıdır.”
KANSERİN ENERJİ ÜRETİMİNİ BOZUYOR, PROTEİN YAPIMINI ENGELLİYOR
Onkolog Sezgin, yöntemde adı geçen doksisiklin etken maddesinin kanser hücreleri üzerindeki etkinliği hakkında, “Doksisiklin uzun yıllar enfeksiyonların tedavisinde başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Kanser ilaçları gibi ağır yan etkileri bulunmamaktadır. Araştırmalarda kanser hücrelerinin enerji üretimini bozmakta ve protein yapımını engellemektedir. Tek başına kanseri tedavi edici olmayıp araştırmaya göre, diğer kanser ilaçlarıyla beraber kullanıldığında kansere ve kanser kök hücrelerine karşı öldürücü etki gösterebileceği saptanmıştır. Yani doksisiklin, kanser kök hücrelerinin enerji kaynağı olan mitokondrilerin çalışmasını bozuyor ve kök hücrelerin bir kısmını öldürüyor, ayrıca radyoterapinin antikanser etkisini de arttırıyor” değerlendirmesinde bulundu.
STANDART TEDAVİYE YANIT VERMEYEN HASTALARDA UYGULANIYOR
“Bahsettiğiniz yaklaşımın kullanıldığı ülkeler hangileridir, Türkiye'de de uygulanıyor mu?” sorusuna Prof. Sezgin şöyle yanıt verdi:
“Bahsedilen tedavi bir araştırma niteliğinde olup klinik uygulaması ancak standart kanser tedavilerine yanıt vermeyen hastalarda tamamlayıcı kanser tedavisi olarak uygulanabilmektedir. Bu niteliğe sahip hastalarda kanserin tipine ve daha önce kullanılan ilaçlara göre yeni tedavi belirlenmekte, doksisiklinin yanı sıra diğer doğal antikanser bileşenler tamamlayıcı tedavi olarak birlikte uygulanmaktadır. Benzer tamamlayıcı kanser tedavileri Avrupa ve ABD'de uygulanmaktadır. Ülkemizde de tarafımdan standart kanser tedavilerine yanıt vermeyen hastalarda tıbbi değerlendirme sonrasında tamamlayıcı kanser tedavisi olarak yapılmaktadır.”
DAHA FAZLA KLİNİK ÇALIŞMAYA İHTİYAÇ VAR
Bu stratejinin başarı oranını ve etkinliğini gösteren bilimsel çalışmaların ve yayınların sorulması üzerine Prof. Sezgin, “Yeni geliştirilen bu kanser tedavi stratejisi 2017 yılında yayımlanmış olup kanser hastalarındaki etkinliğin değerlendirilebilmesi için klinik çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Başlangıç çalışması bu konuda büyük umut vaat etmektedir” yanıtını verdi.
HANGİ KANSER TÜRLERİNDE UYGULANABİLİR?
Bu yeni stratejinin kullanılabildiği kanser türlerine de değinen Tıbbi Onkolog, “Bilimsel laboratuvar çalışmalarında; hormon reseptörü pozitif veya negatif olan meme kanseri, yumurtalık, prostat, akciğer ve pankreas kanseri yanı sıra melanom ile gliblastom (saldırgan beyin tümörü) kanser kök hücrelerinin öldürüldüğü gösterilmiştir. Karın zarı veya akciğer zarına sıçrama yapmış meme kanseri hastalarından alınan kanser kök hücrelerinin çoğalmasının engellenmesinde, bu tedavi yaklaşımının etkili olduğu gösterilmiştir” ifadesini kullandı.
HİPERTERMİDE KANSER HÜCRESİ 44 DERECE ISITILIYOR
Onkoloji Uzmanı, kanserde tamamlayıcı tedavi niteliğindeki bir diğer uygulamanın da hipertermi olduğunu söyledi.
Son yıllardaki teknolojik gelişmeler sonucu uygulama alanı bulan derin doku hipertermisinin, özellikle derin dokularda yerleşen kanser kitlelerine 42 ile 44 derece ısı ulaştırılması işlemi olduğunu söyleyen Dr. Sezgin, “Bu sıcaklıklara ulaşan tümörde tedaviye karşı kanser hücrelerinin savunma mekanizmaları engellenmekte, kanser kök hücrelerinin öldürülmesine ve bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine saldırmasına destek olunmaktadır. Bu özellikleri ile hipertermi, tamamlayıcı kanser tedavilerinin önemli bir kısmını oluşturur. Tedavilere yanıt vermeyen hastalarda, tamamlayıcı derin doku hipertermisi bitkisel tedavi ile düşük doz kanser tedavisi sonucuyla elde edilen tam yanıtlı vaka, onkoloji kongresinde bildirilmiştir” şeklinde konuştu.
Prof. Sezgin, hipertermi uygulamasının hastaya yan etki yapmadığını da sözlerine ekledi.
Kaynaklar:
1. Duggal R, J Stem Cells. 2013; 8:135–49.
2. De Francesco EM, Oncotarget. Published online June 9 2017.
3. Lamb R, Oncotarget. 2015; 6:4569–84.
4. Lamb R, Oncotarget. 2015; 6:14005–25.
5. Oei AL, Int J Hyperthermia. 2017 Feb 2:1-12.