Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Meclis Grubu'nda yaptığı konuşmada CHP lideri Deniz Baykal'ın "Görüşmemiz kamerayla kayıt altına alınsın" önerisine yanıt verdi:
VİDEO İÇİN TIKLAYIN "8 Ekim 2009'da CHP Genel Başkanı Baykal'a bir mektup yazdım. Bir sayfalık mektupta yeni bir demokratik açılım sürecini başlattığımızı hedefimizin sadece ülkemizde huzuru, istikrarı pekiştirmek Anayasal düzenimizi daha da yüceltmek olduğunu söyledim. Geleceğimizi şekillendirecek böyle bir sürecin geniş bir toplumsal mutabakata, siyasi partilerimiz arasında gerçekleşecek bir zemine yayılması gerektiğini söyledim. Anamuhalefet partimizin taleplerini eleştirilerini almak sitediğimizi, süreçle ilgili gelinen noktayı aktarma fırsatı olacağını yazdım. Acaba burada incitir miyiz dedik. Mektubu kendilerinin de uygun göreceği zaman diliğminde görüşme talep ettiğimizi söyledik. 4 gün sonra cevabi bir mektubu ilettiler. Bizin son derece sadece ve randevu için mektubumuza karşılık olarak kimi zaman incitici, bazı dedikoduları yakışıksız bir üslupla peş peşe sıralayan nezaket kurallarının dışında bir mektupla karşılaştım. Baykal uzun uzun süreci eleştiriyor. Eleştirilerini dedikodulara dayandırıyor. Açılım politikasında "Sizinle olmayacağımız çok açıktır" diye kestirip atıyor. Tüm bunları da sineye çektik. Görüşürüz bu iddiaları kendisine açıklarız dedik. Tüm siyasi geleneklere, aykırı bir şekilde görüşmenin kameralar tarafından kayda geçirilmesi şartını gördük. Sayın Baykal bir taraftan başbaşa ikili bir görüşme yapmaya hazırlıklıyım diyor bir yandan da kamera şartı koyuyor. Ne bizde ne de dünyanın bir ülkesinde liderlerin biraraya gelmesi ilk kez yaşanmıyor. Kamerayla bir görüşmeyi tespit ahlaksızlık olarak siyasi ahlaka ters olarak nitelendiriliyor. Böyle birşey olmaz. Biz bir basın toplantısı yapmıyoruz. O zaman çıkarız ekranların karşısına, medyanın karşısına, ihtyaç hasıl olunca siyasiler biraraya gelir. Yanında tercuman gerekirse gelirler. 2. bakan alınması gerekilirse gelir. Not tutucu olursa o da gelir. Baykal'ın dışişleri bakanlığı da var. Unutkanlık mı var acaba? Dikkatleri dağıtacak bir atmosferde iletişim kurulur. Demokrasinin gereği de olması da budur. Ben oraya bu sürecin koordinatörü olan bakanımı getirmeyi düşündüm. Not tutucu da olur. Çok ısrarlıysalar birer tane de ses kaydı için konulur. Ama biri bizi gözetliyor mantığında kameraların kurulması mantıklı değil. Televizyona şov programı yapıyor gibi başbaşa görüşmede olmaz. Bu tavır işi yokuşa sürmektir. Bu bahane üretmektir. Sayın Baykal'ın beynini yıkayacak değiliz, hipnptize edecek değiliz, büyü ya da sihir yapacak değiliz. Öyle bir kabiliyetimiz yok. Önyargılar çok açık ortada. Biz demokrasinin gereğini yapalım dedik. Bire bir her konuda düşünmek mümkün değil. Önemli olan diyalog, müzakereye açık olmaktır. Bu kendisini 2. ziyaretim olacaktı. İkinci kez karşılık beklemeden ziyaret edecektim. Demokrasinin bir şartı da değildir mutabakat. Görüşlerimizi anlatırız, makul olana yaklaşmak için adım atmış oluruz. Ama süreci konuşmayı usül üzerinde bile Baykal'ın mutabakattan kaçtığını görüyoruz. Sanki gizli şeyler konuşulacak. Bu şekilde siyaset yappmak kime yakışır? Baykal tüm görüşmelerini kameralar önünde mi yapıyor? Baykal bire bir görüşmeler dışında görüşme yapmadı mı? Sizin kapılarınız hep açık mı duruyor sayın Baykal? Böyle çarpık bir anlayış olur mu? Günlerdir yazarlar yazıyor, ben Baykal2ın haklı olduğunu söyleyenini görmedim. Kamuoyunun tepkisini dikkate almadan siyaset yapılamaz. Nasıl müzakere yapılır? Madem bu kadar kamera meraklısı odasını 24 saat canlı yayın yapsın. Herkes de onu izlesin. Bu süreci tamamen şeffaf biçimde herşeyi konuşarak, danışarak, siyasi partilere gitti bakanım. "
haberturk