Açıklamasında, İslâm'ın kelime anlamı itibariyle “barış” anlamına geldiğini belirten Türüt, İslâm dininin barış, hoş görü, sevgi ve kardeşlik dini olduğunu vurgulayarak, Fransa'daki son olayın İslâm dinine karşı hoşgörüsüzlüğün bir işareti olduğunu söyledi.
Türüt, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Yaşlı bir Yahudi kadının öldürülmesi dinimizce uygun görülmeyen bir hadisedir. Kaldı ki İslâm dini bir kişinin bile öldürülmesini bütün insanlığın öldürülmesi olarak kabul eden bir dini anlayışa sahiptir. Cenabı Allah'ın bu kelâmı üzerine söz söylemek kimsenin haddine değildir. Bir insanın katli üzerinden İslâm dinine saldırmak İslamofobinin nerelere geldiğini göstermesi açısından önemlidir. İftira ile bir yere varılamaz. İslâm dinine iftira etmek bütün Müslümanları rencide eder. Yüce İslâm dinine karşı önyargılı olanların öncelikle şunu bilmesi gerekir ki; Yahudi cenazesini gördüğünde ayağa kalkarak saygı gösteren bir Peygamberin dini, en yüce dindir. O din, hiçbir kavmi aşağılamaz. Dili, dini, ırkı ne olursa olsun insanları eşit olarak gören bir din de Yahudi düşmanlığı yoktur. İslâm dini, hoş görüyü içinde barındıran ve kardeşlikten yana olan en yüce dindir. Bu itibarla İslamofobi düşüncesiyle provakatif eylemlere girişmek barışı bozar, milletleri karşı karşıya getirir. Akıl dışı bu tür eylemlerden vaz geçmelerini öneriyorum. Hiç kimse şeytanlığa soyunmasın! Kur'an, Allah'ın kelamıdır ve o ayetlere hiç kimse kafasına göre yanlış anlam yükleyemez. Bu, ilmi olarak da mümkün değildir, ahlâken de asla kabul göremez.
Kur'an'dan bazı ayetlerin çıkarılması talebi akla zarar bir taleptir. Bu ayetlerin Yahudilerle ilgili ayetler olduğu belirtiliyor. Gülünç ve bir o kadar da düşündürücü olan bu talebi yapanların başka amaç peşinde oldukları görülüyor. Zira Allah'ın hükümlerinin kutsal bir kitaptan çıkarılması mümkün olabilir mi? Kur'an-ı Kerim, hiç değişmeden bugüne gelmiş olan kutsal bir kitaptır. O Kur'an'a dokunacak tek bir canlı göremiyorum. Çünkü “Şüphesiz o Zikr'i (Kur'an'ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.” Diyen Cenabı Allah'a kimin gücü yetebilir?
Çağ dışı, akılsızca ve vicdansızca hakaret etmeye çalıştıkları O Kur'an, bu akılsızlara hayat vermiştir! Müslümanlar, İslâm tarihinde de görüleceği gibi, Yahudilere yaşama hakkı vermiş, onları korumuş, haklarını güvence altına almış ve insan yerine koymuştur. Bugün olduğu gibi, Hz. Peygamber Efendimiz zamanında da Müslümanlar ile Yahudiler yan yana birlikte yaşamışlardır. Yahudiler toplumdan uzaklaştırılıp dışlandığında, toplu katliamlara maruz kaldıklarında yine İslâm dininin mensupları onlara yardım etmiş ve yaşatmıştır.
Fransa'da yaşanan faili meçhul ve münferit olayı kınadığımız gibi, tarihi gerçekleri görmeyerek İslam'a saldıran ve hakaret edenleri de şiddetle kınıyoruz. Kur'an'a iftira atılmasını asla kabul edemeyiz. Fransa Devleti, bu tür provakatif eylemlere izin vermemelidir. Devletlerarası ilişkilerin bozulmaması açısından daha dikkatli olunmalıdır. İslamofobiye karşı gerekli tedbirlerin alınmasını istiyoruz.”