AK Parti hükümeti tarafından hazırlanıp TBMM'ye sunulan ‘İç güvenlik paketi' ile ilgili İHD Bingöl Şubesi tarafından yazılı basın açıklaması yapıldı.
Torba kanun şeklinde hazırlanan yasa tasarısının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin bazı maddelerine göre sakıncalar taşıdığı ve iç hukuk açısından yargıç güvencesini ortadan kaldırdığı kaydedilen açıklamada: “2559 sayılı kanunun 4. maddesinde değişiklik hukuk devletinden polis devletine geçiştir. 4. madde değişikliği ile kişilerin üzerleri, eşyaları ve araçları yargıç kararı olmaksızın polis tarafından aranabilecektir. Her ne kadar tasarıda, kolluk amirinin arama yapma kararının 24 saat içinde görevli hâkime sunulacağı hükmü bulunsa da bunun pratikte hiçbir önemi yoktur. Çünkü arama, fiilen, amirin emri ile gerçekleşmiş bitmiş olacaktır. Bu durum masumiyet karinesini ortadan kaldıracaktır” denildi.
13.madde değişikliğiyle polise sınırları ve içeriği belirsiz, koruma altına alma, yakalama, uzaklaştırma yapma imkanı getirilmek istendiği ifade edilen açıklamada: “Bu düzenleme ile de CMK'un 90-92.maddeleri işlemez hale getirilmekte ve kolluğun keyfi gözaltı işlemleri yasal hale getirilmektedir. 15.madde değişikliği ile polise savcı ve mahkeme yerine geçerek müşteki, mağdur ya da tanık ifadelerini alma yetkisi tanınmaktadır. Bu değişiklikle CMK'nın tanıdığı haklar müşteki mağdur ya da tanıklık bakımından, kullanılamaz hale gelecektir. 16/7/b bendi değişikliği ile silah kullanma yetkisi genişletilmektedir. Bu madde değişikliği ile ‘orantılı güç ve orantılı müdahale' ilkeleri hiçe sayılarak kolluk güçlerine yargısız infaz emri verilmektedir. 16.maddede 2007 yılı değişikliğinden sonra polisin keyfi silah kullanımı sonucu 180 kadar insan öldürülmüştür. Yapılmak istenen değişiklik ile bu sayılar daha da fazlalaşacaktır. Oysaki yapılması gereken, polisin silah kullanımı ile ilgili 16.maddenin açık net, öngörülebilir, hukukun üstünlüğü ilkesine uygun bir tanıma kavuşturulmasıdır” ifadelerine yer verildi.
“TOMALARA YASALLIK KAZANDIRILMAK İSTENMEKTEDİR”
Toplumsal eylemlerde insanların eylem ve etkinliklerini dağıtmak için kullanılan ve birçok insanın yaralanmasına neden olan basınçlı su ve boya araçlarıyla uygulamalarına 16.madde değişikliğiyle yasallık kazandırılmak istendiği ifade edilen açıklamada, şu ifadeler yer verildi: “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu 23. 33.maddelerinde değişiklikler yapılmaktadır. Madde değişiklikleri ile Molotof, havai fişek, bilye, sapan ateşli silah kapsamına alınmıştır. Ceza miktarları artırılmıştır. Ayrıca şiddet kullanmasa, yüzünü kapatmasa da yasa dışı örgüt propagandası yapmak şeklinde bir suç yaratılmakta(33/b) ve 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. 3713 sayılı Terörle Mücadele kanunun 7/2(a) bendi yürürlükten kaldırılmakta ve yerine getirilen madde ile ceza miktarları artırılmaktadır. Yüzünü kısmen ya da tamamen kapatanlara verilecek cezalar en az 3 yıl olacaktır. Bu madde pekâlâ ifade özgürlüğünün keyfi biçimde sınırlandırılması sonucunu doğurabilecektir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 91.maddesine 4.fıkra eklenmekte, önleyici gözaltı müessesi getirilmektedir. Bu yolla polis suçüstü hallerinde 24 saat toplantı ve gösterilerde ise 48 saat gözaltında tutma yetkisi ile donatılmaktadır. Belirtilen durumda kişiler 48 saat izole edilmiş durumda tutulabilecekler, avukatına erişim hakları ve onun yardımından yararlanma hakları ellerinden alınmış olacaktır. Bu durum işkence yasağı bakımından da sakıncalıdır. Ayrıca, katalog suçlar maddesi olarak bilinen 100.maddenin 3.fıkrasına 2911 sayılı kanunun 33.maddesi ve 3713 sayılı kanunun 7/3.maddesi eklenmek suretiyle toplanma özgürlüğünü kullananlar bakımından tutuklama kararı verilebilecekler listesi genişletilmektedir. Yüzü kapamak gibi ifadeler belirsiz ifadelerdir. Pekala, kültür ve sanat insanları, tiyatrocular, gösteri sanatı ile iştigal edenler düzenledikleri etkinliklerde söz gelimi maskları kullanamayacaklar, palyaço kıyafetleri giyemeyecekler, söz gelimi maskeli balo kıyafetleri ile bir durumu protesto edemeyecekler ya da düşüncelerini bu tür kıyafet ya da malzemeler kullanarak açıklayamayacaklar. O nedenle gelecekte hem toplanma özgürlüğü hem de ifade özgürlüğü açısından ‘yüz örtme', ‘yüzünü tamamen veya kısmen kapatanlar' gibi ifadeler keyfiliğe yol açacaktır.”
“VALİ VE KAYMAKAMLARA OSMANLI KADISI YETKİLERİ VERİLMEKTE”
5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 2.maddesine G; H ve I bentleri eklenerek vali ve kaymakamların adli yetkilerle donatılması yolu açılmış olacağı vurgulanana açıklamada: “Bu durum güçler ayrılığı ilkesine, hukukun üstünlüğü ilkesine, bağımsız ve tarafsız yargı ilkesine, adil yargılanma ve savunma hakkı ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. Sonuç olarak görüşülmekte olan yeni güvenlik paketi, insan hakları ve özgürlüklerini güvence altına alan, hakları ve özgürlükleri koruyan ve genişleten hükümler taşımamaktadır. Tam tersine bireylerin hak ve özgürlüklerini keyfi biçimde sınırlandıran, yargı güvencesini ortadan kaldıran düzenlemelerdir. Hükümet, bu tür hak ve özgürlükleri kısıtlayan yasa düzenlemeleri ile kişileri fişlemekte, yargısız infazları yaygınlaştırmakta ve yargı bağımsızlığı ilkesini hiçe saymaktadır. Hükümeti, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleriyle ve AİHM içtihatlarıyla uyumlu hukuksal düzenlemeler yapmaya ve uygulamaya davet ediyoruz” denildi.