Hamur tatlıları yerine sütlü tatlılarRamazan Bayramı'nda hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar küçük kaselerde olmak ve sınır koymak koşuluyla tüketilebilir.Beslenme uzmanları, yaz aylarının devam etmesi nedeniyle Ramazan Bayramı'nda hamur tatlıları yerine sütlü tatlıların küçük kaselerde olmak ve sınır koymak koşuluyla tüketilebileceğini bildirdi. Uzmanlar, 30 gün yaklaşık 17 saat oruç tutmanın, gece yarısından akşam üzerine kadar aç kalabilmenin belki verimlilikte biraz düşüşe neden olabildiğini, ancak insan iradesinde inanılmaz bir dirayet ve istikrar oluşturduğunu söyledi. Bir beslenme uzmanı olarak bunu çok önemsediğini belirten uzmanlar, ''Nerede diyet yaptırmam gerekirse insanlara, bakıyorum gerçekten iyi oruç tutanlarda çok başarılıyız. Mide hastası bir insan geliyor, bir diyet programı çiziyoruz kendisine. Geriye dönüp baktığımızda oruç konusunda antrenmanlı insanların, diyet konusunda çok başarılı olduklarını görüyoruz. Diyette iradenin ortaya konulması çok önemlidir'' dedi. Ramazan Bayramı'nın oruç tutan insanlar için önemli bir süreç olduğunu ifade eden uzmanlar, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu bir ödül süreci. Belki biz günümüzde insanlara şeker tüketimi konusunda 'gereksiz kalori kaynağı, gereksiz tüketim yapmayın, boş kaloriye ihtiyacınız yok' diyoruz ama şeker, 30 günün sonunda ağza lezzet katan, insanın yaşamında o üç günü keyiflendiren bir karbonhidrat türü. Onun için çok önemsiyorum bunu. O insanların belki bir yıl içinde doğru düzgün yemedikleri şekeri biraz tatmaları, çikolatalardan biraz lezzetle yemeleri güzel bir şey. Bu bayramlar belki şeker, çikolata yemek adına güzel ama hamur tatlılarının tüketiminin artık sonlanması gereken bayramlar olmalı. Daha çok şeker, çikolata, şekerleme çeşitleri ikram edilebilir. Bu bayramların yaza gelmesi birinci sıkıntı. İkinci sıkıntı ise tatlı ikramları. Türkler bayramlarda misafirperverdirler ve ikram etmeyi severler. Bayramlarda misafirlere hamur tatlıları yerine hafif sütlü tatlılar, hatta dondurma ikram etmek çağımızın daha anlamlı bir bayram ikramı olacaktır.'' ŞEKER, KALP VE TANSİYON HASTALARI Uzmanlar, şeker, kalp ve tansiyon hastalarının günümüzde hekimleri ve beslenme uzmanları tarafından çok iyi bilgilendirildiklerini, hiçbir şeker, kalp ve tansiyon hastasının gözünü karartarak bilinçsiz bir şekilde kendilerine zararlı olacak besinleri tüketmediğini söyledi. Bu hastaların Ramazan Bayramı'nda damak lezzetlerini bozmadan ama sınırını koyarak şeker, çikolata tüketmelerinin hiçbir mahsuru olmadığını anlatan uzmanlar, ''3 günlük bayramda 3-4 tane şeker ve çikolata yemeyi diyabet, tansiyon, kalp hastaları için korkutucu bir tüketim olarak göstermemek lazım. Ancak sınırını bilsinler, elbette ki tüketsinler. Besinlerin içinde hiçbir şey yasak değildir, eğer sınırını koymazsanız hepsi zararlıdır. Yasak yoktur ama sınır vardır. Şeker ve çikolata tüketimi iyi belirlerlerse, şu 3 günde diyabet, kalp ve tansiyon hastalarının ağızlarının tadını bozmayalım'' diye konuştu. Ramazanda bazen metabolizmaya zarar verilebileceğine dikkati çeken uzmanlar, şunları kaydetti: ''Oruç, ramazan boyunca kuralına uygun şekilde tutulduysa, sahura kalkıldıysa, iftarda oruç açmanın arkasından hafif bir yemek yendiyse, iftar ile sahur arasında 4-5 küçük öğün yendiyse, burada korkacak hiçbir şey yok. Bu kurallara uyulmadıysa, kişi önce beslenme alışkanlığını gözden geçirecek, günün hangi şartlarında olursa olsun, sık ve ara öğünlerle beslenecek. Başka bir şey yapmak mümkün değil. Çünkü siz metabolizmayı bozduğunuz zaman geri dönüşünüz hemen hemen hiç yoktur. Eğer ileri yaştaysanız bir de kas kaybedersiniz, vücut daha fazla yağlanır. Buna yapacağınız fazla bir şey yoktur. Onun için dikkatli olmak, ramazanın kuralını yerine getirmek lazım. Sahura kalkmayan, öğleden sonraya kadar uyuyan, ondan sonra iftarda sınırı hiç dikkate almadan tüketim yapan insanların metabolizması elbette ki bozulacaktır. Bozulmuş bir şeyi düzeltmek insan organizması için son derece zordur'' RAMAZAN SONRASI İLK KAHVALTI Uzmanlar, 30 gün süren orucun ardından Ramazan Bayramı'nın ilk günü edilecek kahvaltının, biraz zengin olabileceğini, ancak bu kahvaltı sofrasında da sınırların bilinmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: ''Sofraya her konan şey yenecek diye bir durum söz konusu değil. Bu maalesef metabolik hız için olumsuz etki yaratabilir. Dolayısıyla ister bayram olsun, ister normal gün olsun, sağlıklı beslenme her zaman kurallarıyla hayata geçirilmeli. Yaz aylarının devam etmesi nedeniyle hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar küçük kaselerde olmak ve sınır koymak koşuluyla bayramda tüketilebilir. 3 günlük bayram içinde 30-40 gram çikolata tüketilmesi de kişinin damak zevkini okşayacak bir hazdır. Bir günde yaptıkları 4-5 ziyarette hamur tatlısını reddetmeyenler için sadece bayram günlerinde değil, her zaman tehlike mevcuttur. Ziyarette bulunan kişilerin kendi iradelerini iyi kullanmaları gerekmektedir. Bayramın bir özelliği de budur. Belli bir beslenme modelinden çıkıyorsunuz, birden bire her şey size istediğiniz saatte sunulmuş oluyor. Burada da bir irade sınavı var. Her şey önünüzde olabilir ama siz sınırı koymalısınız. İnsan olmanın en güzel tarafı, beslenmede sınırları koymayı becerebilmektir.'' Uzmanlar, bayramda taze meyvenin de misafirlere ikram edilebileceğini, şeftali ve elma ile az şekerli tatlıların yapılabileceğini, bu tatlıların kaymak yerine dondurmayla tüketilebileceğini anlattı. Tatlının yanında misafirlere az şekerli limonata, komposto, vişne şurubu ikram edilebileceğini ifade eden uzmanlar, değişik bir tat arayanların tarçınlı bitki çayları da içebileceğini dile getirdi. YORUM YAZIN
|
|