Türk Sağlık-Sen Bingöl Şube Başkanı Salih Kızılboğa, yaptığı açıklamayla Sağlık-Sen Genel Başkan Yardımcısı Abdülaziz Arslan'a sert tepki gösterdi.
Arslan'ın yaptığı açıklamaların mesnetsiz iddialar olduğunu belirten Türk Sağlık-Sen Bingöl Şube Başkanı Kızılboğa: “İlimizde geçtiğimiz günlerde malum sendikanın il divan toplantısı yapılmış ve burada bu sendikanın Genel başkan yardımcısı Abdülaziz Arslan'ın yaptığı açıklamalarda mesnetsiz iddialarda bulunduğu görülmüştür. Öncelikle bu kişinin açıklamalarının neresinden tutulursa tutulsun elde kalacak bir yanı olmadığını söylemek istiyorum. Açıklamasında “Bu ülkenin geleceğinden çalanlara ve darbecilere karşı verdiğimiz mücadeleye devam edeceğiz” diye bir laf eden bu kişiye tatlı su darbesavarlığı ile övünmek çok yakışmıştır. 1997 yılında 28 Şubat yaşanırken, Sincan'da tanklar yürürken birçok demokratik sivil toplum kuruluşu, yaşanan bu gerginlik ortamında büyük bir sessizliğe gömülmüş, yalnızca olan biteni izlemekle yetiniyordu. Askeri darbelerin acısını en fazla hissetmiş olan kesimlerin başında gelen işçi ve memur örgütlerinin sessizliğini, Türkiye Kamu-Sen bozmuştu. Kesintisiz demokrasi eylemlerini gerçekleştiren de yine Türkiye Kamu-Sendi. Sormak lazım o zaman memur-sen ne yapıyordu. Kimse seslerini duydu mu? Eylemi var mıydı? Alanlara çıkmış mıydı? Kesintisiz demokrasi demişler midir? Tüm bu soruların cevabı hep üç harftir: hiç, yok” dedi.
‘Genel başkan yardımcısı kendilerinin çalışanlara anlatacak bir şeyi olmadığından Türk Sağlık-Sen'e çamur atmaya başlamıştır' diyen Kızılboğa: “Bugün rüzgâr başka yerden eserken tatlı su demokratı, darbesavarı olanların mücadeleleri de rüzgârın dineceği güne kadardır. Risk almadan, siyasi güce sırtını verip ben darbecilerle mücadele ediyorum demek çok gülünçtür. Bizde bunlara gülüp geçiyoruz. Bu gülünç sözlerinden sonra Genel başkan yardımcısı kendilerinin çalışanlara anlatacak bir şeyi olmadığından Türk Sağlık-Sen'e çamur atmaya başlamıştır. Konuşmasında sahada kendilerini anlatamamaktan yakınırken bir yandan da kendisinin de aynısı yapılmış kazanımları anlatmak yerine, 2009'a kadar hiçbir şey kazanmadılar, bizim kazandıklarımızı sahiplenip emek hırsızlığı yapıyorlar gibi laflar etmiştir. Yani şecaat arz ederken sirkatin söylemiştir. Madem çok kazandınız niçin anlatmıyorsunuz da başkalarına iftira edip emek hırsızları diyorsunuz. Sen anlat ta neler kazandığınızı herkes bilseydi diyoruz. Ama anlatacak bir şeyleri yok. Çünkü kazanımları yok 2009'dan beri hangi derde çare oldular hiç bileniniz var mı? Çok uzağa gitmeye gerek yok Çok kazanım elde edeceğiz diye gittikleri ilk toplu sözleşmeden yüzde 3'ü alıp gelen bunlardır. Memura reva görülen bu zammı hakem heyetinde kabul eden yine bunların belirlediği bir akademisyendir. Yani görünen köy kılavuz istemez. Bir şey yapmıyoruz bari çamur atalım iftirada bulanalım deyip bize emek hırsızı diyenlerin Bakanla poz vermek, pinpon oynamak, toplantılara bakanı ve bürokratları çağırıp alkış tutmak dışında sendikal faaliyetleri yoktur. Nasıl üye yapıp büyüdüklerini zaten anlatmak gereksizdir. Herkes kimin ne olduğunu bilmektedir. Sahada çalışana anlatacak bir şeyi bırakın karşılarına çıkacak yüzü olmayanlarının bu hallerini gördükçe artık sadece gülmüyor aynı zamanda acıyoruz” şeklinde konuştu.