Bütün ülkeleri, insan hakları kuruluşlarını göçmen kaçakçılığı konusunda duyarlı olmaya ve gerekli önlemleri almaya davet ettiklerini belirten Alakuş, “Bu alınması gereken önlemler birer insanlık görevidir. Bu drama seyirci kalmak bir insanlık suçudur. Hepimiz birer göçmen adayıyız bunu unutmayın. Bu insanlar durduk yere göç etmiyorlar. Eskiden ekonomik sebeplerden dolayı göç eden insanlar, artık günümüzde canlarını kurtarmak için göç etmektedirler. Özellikle Ortadoğu'da yaşanan savaşlar ve DAİŞ terörünün had safhaya ulaşmasından dolayı insanlar, yurtlarını terk etmek zorunda kalmaktadırlar. Bu zulmün yarın sizleri de vurmayacağının garantisini hiç kimse veremez” ifadelerini kullandı.
“GÖÇ TEK TARAFLI BİR SÜREÇ DEĞİLDİR”
Ulus devletlerin uyguladığı politikalar ve geliştirdikleri stratejiler nedeniyle de göçler başladığını kaydeden Alakuş, şunları söyledi: “Göç tek taraflı bir süreç değildir. Bu göç güzergâhları yüz yıllardan beri var olan güzergâhlardır. Avrupa ülkelerinin kendi sınır güvenliklerini bahane ederek sınırlardaki güvenliği had safhaya ulaştırmaları nedeniyle göçmenler mecburen deniz yolculuğunu tercih etmektedirler. Bu insanlar açlık, yoksulluk, savaş veya iyi bir gelecek hayali ile göç etmektedirler. Akdeniz adeta bir göçmen mezarlığına dönüşmüştür. Uluslara arası göç örgütünün verilerine göre bu yıl 1700 göçmen hayatını kaybetti. Kaçak göçmen dalgasından, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliğini sorumlu tutmaya çalışırken topu bir birlerine atmaya çalışmaktadırlar.”
Avrupa ülkelerinde yaşanan bazı olaylardan göçmenlerin sorumlu tutulduğunu kaydeden Alakuş, açıklamasına şöyle devam etti: “Bu olaylardan göçmenleri sorumlu tutmaları ve özellikle 11 Eylül saldırısından sonra sorumlu olarak özellikle Müslümanları görmesi, Fransa'da Charlie Hebdo Dergisi saldırısı sonucu bir islamafobinin oluşmasından dolayı bu ülkeler gerekli önlemleri almamakta ve özellikle kendi sınırlarından uzak tutmaya çalışmaktadırlar. Göçmenlerin geçiş güzergahında bulunan bütün ülkeler adeta buna göz yummakta ve bir an önce kendi ülkelerinden çıkmaları için hiç bir denetim yapmamakta ve geçiş noktalarındaki kontrollerde para karşılığı geçişler sağlanmaktadır. Göçmenlerin varmak istedikleri ülkelerde ise sınır güvenlikleri üst seviyede olduğu için, denizden geçiş yoları bu nedenle tercih edilmektedir. Lütfen yaşanan bu insanlık dramına seyirci kalmayın. Biz Bingöl Barosu olarak tüm kesimleri bu konuda duyarlı olmaya ve insani görevimizi yapmaya davet ediyoruz.”