Memur-Sen'e bağlı sendikalar dün Öğretmenevi'nde kahvaltıda bir araya geldiler. Gerçekleşen programda 12 Eylül'de yapılacak olan referandum ile ilgili değerlendirilmelerde bulunuldu. Memur-Sen'e bağlı sendika temsilcilerinin katıldığı kahvaltıya Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı da katıldı.
Kahvaltı sonrası açıklama yapan Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Çakırcı, “Kendisini milletin velisi, demokrasinin vasisi olarak gören vesayetçi zihniyet, tek parti döneminin ideolojik mirası olarak hayatımıza girdi ve 1961 Anayasasıyla birlikte anayasal zırha kavuştu. 1982 anayasası ise, vesayetçi zihniyetin kurumsallaşmasına ve kökleşmesine imkân sağlayacak şekilde dizayn edildi. Demokrasiyi vesayetten kurtarmak ve vesayetçi egemenlerin varlığına son vermek istiyorsak, yapmamız ve hem de daha fazla gecikmeden yapmamız gereken şey bellidir. Millete ait, millete dönük, millete dayanan ve milletten beslenmiş sivil, demokratik ve özgürlükçü yeni bir Anayasa. Bildiğiniz gibi, Anayasa değişiklik paketi 12 Eylül 2010'da referanduma sunulacak paketin iki maddesindeki bazı ifadelerin iptaline ilişkin kısa kararını açıkladı. Değişiklik paketinin AYM ve HSYK ile ilgili hükümlerindeki bazı ifadeleri iptal eden karar, Anayasa Mahkemesi'nin anayasayı yok sayma ve istediği şekilde ihlal etme yetkisini kendisinde gördüğü şeklinde hukuk devleti açısından kabul edilemez bir çelişkiyi de içeriyor. Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği ifadeler, anayasa değişikliği paketinin içerdiği demokratikleşme iradesini ortadan kaldırmıyor. Değişiklik, milletin sivilleşme ve özgürleşme noktasında kararlı adımlar olarak gördüğü hükümler korunarak 12 Eylül 2010'da referanduma sunulacak. Bu çerçevede, önümüzde iki yol bulunuyor. Ya 82 Anayasasını değiştirerek vesayetçiliğe son verecek, aydınlığa, insan haklarına saygılı demokratik hukuk devletine doğru istikrar içinde yürüyeceğiz ya da karanlığa, mafyalara, çetelere, işkencelere, faili meçhul cinayetlere, kayıplara ve insan hakları ihlallerine geri döneceğiz. Milletin beklentisi ve kararı bellidir; toplumun demokratikleşmesi ve bireyin özgürlüğüdür” dedi.
“Hayırcı ve boykotçu cephelerin amaçlarının bir olduğundan da şüphemiz yoktur. Hayır diyen ve boykot eden cephelere 12 Eylül 1980'ni hatırlatıyoruz. Diyarbakır cezaevinde olanları hatırlatıyoruz. Mamak cezaevinde olanları hatırlatıyoruz. Parti kapatmaları hatırlatıyoruz” diyen Çakırcı, anayasa değişikliğine sivil olan tüm kurumların destek vereceğini ifade ederek, “Militarizmin hizmetçisi olan toplum örgütleri ile sivil toplum örgütleri için 12 Eylül milat olacaktır. Sendika olarak bizim tavrımız nettir. Tüm sivil toplum örgütleri tavrını net olarak ortaya koymalıdır. Bu referandum aynı zamanda bir samimiyet testi olacaktır. Kaçak güreşerek kamu çalışanlarını ve sivil toplum örgütlerini temsil etmek mümkün değildir. 7 Kasım 1982 darbe anayasasına karşı en güçlü sesi Bingöl vermişti. Bingöllüler olarak “vesayetçi rejime karşı” hep birlikte hayır demek için referandumda “EVET” diyeceğiz. Yeni bir tarih yazmak için 12 Eylül bir fırsattır. Bingöl'ümüzün önceki referandumlarda olduğu gibi bu referandumda da en yüksek katılım ve en yüksek evet oranı ile yeni rekor kıracağından şüphemiz yoktur” diye konuştu.