Dernek salonunda düzenlenen program, Erhan Ozan'ın sunumunda gerçekleşti. Ardından Kur'an-ı Kerimden Ali-imran suresinin 189-194. Ayetlerinin tilaveti için Nurullah Hekimoğlu kürsüye çıktı. Akabinde ise Hüsnü Yazgan'ın konuşmasıyla program başladı. Hüsnü Yazgan sözlerine öncelikle “Vahiyden kopuk düşünce sistemlerinin egemen olduğu dünyada, bozgunculuk (fesad) kaçınılmaz bir sonuç olarak yaygınlaşmıştır. İnsanı, üreten ve tüketen bir mekanizmadan ibaret gören batı medeniyeti, dünyayı kan ve gözyaşına boğmuş, insanlığa büyük ıstıraplar yaşatmıştır. Felsefi Ekoller, insanı kötülüğün kaynağı olarak görürken, hümanizm onu hakikatin ve iyiliğin ölçüsü olarak görmüştür” diyerek başladı.
Yazgan ayrıca, “Her insan, yaşamının belli dönemlerinde “ben kimim? Nereden geldim nereye gitmekteyim?” gibi sorularla yüzleşerek hayatı anlama ve anlamlandırma çabası içine girer. Kur'an ise, insanın var oluşunu iki şekilde tanımlar;
a) İlk insanın nasıl var olduğu,
b) İnsanın nasıl türediği ve çoğaldığıyla ilgilidir.
Târık süresindeki 5. ayetini örnek veren Hüsnü Yazgan sözlerine ek olarak, insanı kendisiyle ilgili düşünmeye sevk eden bu ayeti bir düşünelim “İnsan neden yaratıldığına bir baksın!” Bu ayet dikkatleri insanın kendisine, kökenine çeker. İlk insanın nasıl yaratıldığıyla ilgili olarak Kur'an bize insanın hammaddesi konumunda olan çamurun değişik şekillerinden ya da aşamalarından bahseder. Çok karmaşık bir yapıda olan insan vücudu sadece birkaç maddeden meydana gelmektedir. Bu maddelerden biri olan toprağa bir bakalım ve tüm canlı varlıkların bir nevi hammaddesi olduğunu hatırlayalım. Zamanla gerek bitki, hayvan ve gerekse insanın ölümü ile birlikte yeniden toprak oluşu vurgulanır. Bununla kâinatta var olan döngüye, toprak aşamasından canlı ve hareketli bir varlığa, sonrasında tekrar toprak oluşa dikkat çekilir, böylece yeniden dirilişin mümkün oluşu zihinlere işlenir.”