Bir mucizedir savaşO koca adam herkes için gözyaşı döker de… Ağlayamaz ki kendi haline… Balçiçek Pamir yazdı...O zaman benim için Savaş Ay'dı. A Takımı'nın kaptanı. Daha sonra Savaş oldu. Meslektaşım, arkadaşım, dostum, sırdaşım. Sesi tekrar kısılınca endişelendim. ‘Yok bir şey' diye geçiştirdi. Esra Tüzün ‘Biri onu ameliyat olmaya ikna etsin' diye yazınca paniğe kapıldım. ‘Yok' dedi yine.'Vallahi doktor kontrolündeyim.' Haklıymış. Kısılan sesine tekrar kavuştu. Duygusal adamdır benim arkadaşım… Herkesin tasasına mikrofon uzatır, herkesle başa çıkmaya çalışır. Ama iş kendine gelince… Söylemez ne kadar ameliyattan korktuğunu… Kanseri herkes gibi o da kendine yakıştıramadığından bahsetmez ki… O koca adam herkes için gözyaşı döker de… Ağlayamaz ki kendi haline… Ağlayamadığından, kilitlenip kaldığından bahsetmez ki… Kızar şimdi bu yazıyı okuyunca. ‘Yaptıklarımı yazsana, kime ne benim hastalığımdan' diye çıkışır. Onu da yazarım Savaşçığım… Türkiye'de senin iyi gazeteci olduğunu, içinde hala muhabir ruhu taşıyan ender bir isim olduğunu bilmeyen mi kaldı? Savaş en son Yassıada'ya gitti. Adnan Menderes'in, Fatin Rüştü Zorlu'nun, Hasan Polatkan'ın idam sehpalarına, Türkiye'yi yöneten Demokrat Parti kadrosunun da Kayseri Cezaevi'ne gönderildiği bu ada, Adalet Divanı'na mekan olmuştu. Yassıada'nın bugünkü hali ise görülmeye değer. Rehberin Adnan Menderes'i hatırlamaması ise… Ne diyeyim? Eline yüreğine sağlık Savaş. Yine hepimize haber atlatmışsın! xxx Yani Beyler durun bir dakika… Allah aşkına, elinizi vicdanınıza koyun ‘Önder Sav'ı kim, niye dinlesin?'diye yazacaktım. Ayıp olur, Türkiye'de telefonları dinlenme gerçeğini hafifletmeye gerek yok diye düşündüm. Yoksa hissim aynen böyleydi. Yani birilerine sonsuz dinleme imkanı verseler Önder Sav listeye bile giremez. Ya da haksızlık yapmamayım, konumunu göz önüne alırsak belki sonlarda yer alır. Telefonunu açık unutmasının, Genel Başkan Deniz Baykal tarafından ‘Watergate' skandalı ile ilişkilendirmesi ise hakikaten traji-komik. Deniz Baykal ne yapsın? Çalışma arkadaşlarına inanmanın cezasını çekiyor. Eline bir koz geçtiğini inanınca, o da muhalefet yapıyor. Yazılı basında konuyla ilgili en ‘Omurgalı!!! yazı' favori etik yazarımdan geldi. TMSF döneminde çalışma arkadaşlarını, bizleri ‘Aman telefonlarımız dinleniyor, mesajlaşalım' diye uyardığını unuttu, dinleme olayı önemlidir gibi basit cümlelerle eleştiriye kalktı. Hafta sonu sakladığım uyarı mesajlarını tekrar okudum ve yine eğlendim. Bir gazeteci kendisini ve üst düzey pozisyonlardaki meslektaşlarının dinlendiğine inanıyor, olayı bizleri uyaracak kadar ciddiye alıyor ama bu konuda hiçbir şey yapmıyor, yazısında Önder Sav telefonunu açık unutmuş diye dalga geçiyor. İyi mi? Peki demezler mi? Sav, hiç olmazsa dinlenebileceğinin hayaliyle bile ortalığı ayağa kaldırıyor. Sen ne yaptın? Hakikaten acayip bir ülkede yaşıyoruz. KAÇ TÜR DİNLEYİCİ VARDIR? Madem iş ciddiyetten çıktı, biraz eğlenelim. Aslında konu ilgi alanı açısından sevgili Nuran'ı (Yıldız) yakından ilgilendiriyor. Malum konu iletişim… Acaba diyorum kaç tür dinleyici vardır? 1-Dinler görünenler: Acayip ilgili gözükürler ama akılları başka yerdedir. Kimi dinlerler? Önder Sav, Onur Öymen, Zeki Sezer, Kemal Unakıtan 2-Seçerek dinleyenler: Bunların burnu havadadır. Hiçbir konuşmayı sonuna kadar dinleyemezler. İlgilendikleri bölümleri ilgiyle dinlerler. Kimi dinlerler? Fehmi Koru, Özdemir İnce, Emre Kongar, Cengiz Çandar 3-Savunmaya geçerek dinleyenler: Söylenmiş her şeyi kendine karşı tehdit olarak algılar. Tehlikeli bir türdür. Fırsat bulunca saldırır. Kimi dinlerler? Ahmet Hakan, Fatih Altaylı, Cemil Çiçek, Melih Gökçek 4-Tuzak kurucular: Uysal ve sessiz gibi gözükürler ama en yırtıcı kategorisine girerler. Yanlış bulmak için büyük çaba sarf ederler. Dinlemekle yetinmez yanlışları ortaya çıkarırlar. Kimi dinlerler? Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu, İlhan Selçuk, Melih Aşık 5-Yüzeysel dinleyenler: Ya donanımları, bilgi birikimleri yoktur ya da yaptıkları işi önemsemedikleri için dinlediklerini tam olarak anlayamazlar. Kapasiteleri sınırlıdır. Kimi dinlerler? İbrahim Tatlıses, Mehmet Ali Yılmaz, Sinan Engin, Tuğba Özay 6-Duygusal saplantılılar: Karşı taraf ne söylerse söylesin ondan gülünecek ya da hüzünlenecek bir şeyler çıkarmaya çıkarırlar. Bunlar işittiklerini çabuk unuturlar. Kimi dinlerler? Hıncal Uluç, Kürşat Tüzmen, Hakan Şükür, Ertuğrul Özkök 7-Etkili dinleyenler: Ne yaptıklarını, ne konuşulduğunu çok iyi bilir. Ona göre davranırlar. Kimi dinlerler? Aklınıza gelebilecek herkesi. NE ÖĞRENDİM? Önce düştüğümde kalkmayı öğrendim, aleve dokunduğumda acıyı. Sevmeyi öğrendim, sevilmeyi... Sonra terk edilip, beklemeyi. Unutulmayı da öğrendim ama unutmayı öğrenemedim. (Teşekkürler Kemal) balcicekpamir@haberturk.com YORUM YAZIN
|
|