KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
08 Şubat 2025 Cumartesi
°C

Bir diriliş öyküsü...

RSK Olimpiyskyi Stadı'nda dakikalar 94'ü gösteriyordu. Sevilla, Ukrayna temsilcisi karşısında 2-1 yenikti. Shakhtar Donetsk ceza sahası içi adeta ana baba günüydü. Sevilla kalecisi Palop da, takımının kupa umutlarını sürdürmek için rakip ceza sahası içine gelmişti. Dani Alves'in kullandığı köşe vuruşundan gelen topa iyi yükselip kafayı vuran ve topu filelere gönderen Palop, soğuktan buz kesmiş olan İspanyolların içini ısıtmakla kalmamış, aynı zamanda Sevilla'nın ikinci kez Avrupa'yı şaşırtıp 2006-2007 sezonu UEFA Kupası'nı müzesine götürmesinin yolunu açmış oluyordu.

Bir diriliş öyküsü...
06 ŞUBAT 2008 ÇARŞAMBA 10:50
0
1186
0
AA aa
Yukarıda, başarılarından sadece bir kesit gördüğümüz Sevilla, İspanya'daki birçok kulüp gibi, İngiltere'den İber Yarımadası'na gelen gemiciler tarafından 1905 yılında kurulan bir takım. Kırmızı-beyazlı kulüp, Sevilla şehrinin en eski, Endülüs Özerk Bölgesi'nin de en eski ikinci takımı durumunda.

Yıllarca, Avrupa'nın en büyük takımlarından ikisi Barcelona ve Real Madrid'in gölgesinde kalan Sevilla, yakın geçmişte Valencia ve Deportivo'nun elde ettiği başarılı yoldan, kendinden emin adımlarla ilerliyor…

Hep daha ileri

2005-06 ve 2006-07 sezonlarında üst üste iki kez UEFA Kupası'nı kazanma başarısı gösteren Sevilla, 2006'da Monaco'da oynanan Süper Kupa Finali'nde Barcelona'yı adeta bozguna uğratarak müzesini bir başka dev kupayla süslemiş oldu. Bir sonraki sezon ise çıtayı biraz daha yükselten güney ekibi, hem UEFA Kupası, hem İspanya Kral Kupası hem de İspanya Süper Kupası'nı kazandı.

Size bütün bu başarılar tesadüf mü? Eğer değilse, Sevilla gözünü bu kez hangi kupaya dikti dersiniz? La Liga şampiyonluğu mu yoksa Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu mu? Çok uzak bir ihtimal gibi duruyor değil mi? Peki, bundan birkaç yıl öncesine kadar sıradan bir takım olan Sevilla'nın bu başarıları yakalayacağına hangimiz inanabilirdik ki…



Diriliş!

2001 yılında, yani bundan sadece 7 yıl önce İspanya 2. Ligi'nde yer alan ve o sezon şampiyon olarak La Liga'ya yükselen Sevilla'nın yükseliş dönemi o tarihlerde başlamış oldu. O yıla kadar ‘asansör takım' kimliğinde birinci lig ile ikinci lig arasında adeta mekik dokuyan, 1. lige yükseldiği dönemlerde de orta sıralardan yukarı çıkamayan Sevilla, ilerleyen yıllarda adeta bambaşka bir takım oldu.

Hiç şüphe yok ki bu dirilişin baş mimarlarından birisi, takımı ilk sezonunda 1. lige çıkaran teknik direktör Joaquin Caparros. Sevilla'nın buralara gelmesinin mimarı olarak, o zamanlardan altyapı oluşturarak önemli rol oynayan Caparros'un ismi kulüp tarihine altın harflerle kazınmalı.

Tam 5 sezon Sevilla'nın başında kalan Caparros, 2005 yılında Sevilla'nın ligde 6. sırada yer alıp Avrupa Kupaları'na katılmaya hak kazanmasından sonra Deportivo La Coruna ile sözleşme imzaladı.

Juande Ramos dönemi ve kupalar

2005-06 sezonunda takımın başına, birkaç yıl sonra bir efsane haline gelecek olan Juande Ramos getirildi. UEFA Kupası gruplarında Beşiktaş'la aynı grupta yer alan Sevilla, gruptan lider çıkıp finale kadar yoluna devam etti. 10 Mayıs 2006 günü Eindhoven'da yapılan finalde İngiliz ekibi Middlesbrough'yu 4-0 mağlup ederek 58 yıldır süre gelen ‘kupasızlık' hasretine son veren Sevilla, tarihinde ilk bu kupanın sahibi oldu. Sevilla o dönemde evinde oynadığı 27 maçta da yenilgi yüzü görmemişti.


Herkes Sevilla'nın bu başarısını bir tesadüf olarak gördü. Özellikle İspanya basını bunun bir kez daha tekrarlanamayacağını ve Sevilla'nın dev takımların yanında hiç şansının olmadığını dile getirdi. Fakat UEFA Kupası zaferinin üstünden henüz 3 ay geçmişti ki Sevilla bir büyük zafer daha yaşadı. Monaco'nun II. Louis Stadı'nda oynanan Süper Kupa Finali'nde, Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Barcelona'yı net bir skorla 3-0 yenen Sevilla tüm dikkatleri bir kez daha üstüne çekti.



İyi ki varsın Palop!

Bir sonraki sezon ligde 5. olan Sevilla, 2005-2006 sezonunda kupayı müzesine götürdüğü için direkt UEFA Kupası'na katılma hakkını elde etti. Herkes, Sevilla'nın bu kez teklemesini bekliyordu. Ama onların takılmaya hiç niyeti yoktu. Sırasıyla Atromitos, Steaua Bükreş, Shakhtar Donetsk, Tottenham Hotspur ve Osasuna'yı eleyen Sevillan, finalde de bir başka İspanyol takımını, Espanyol'u yenerek, üst üste 2 kez UEFA Kupası'nı kazanan tarihteki ikinci takım oldu. (Diğer takım ise Real Madrid)

Ancak bu kez başarı hiç de kolay gelmedi. 2-2'nin rövanşında Ukrayna'da Shakhtar Donetsk ile oynanan karşılaşmanın uzatma anlarında, köşe vuruşu atılırken kalesini terk edip ileri çıkan kaleci Andreas Palop, attığı kafa golüyle Sevilla'ya 2-2'lik beraberliği getirip maçı uzatmaya götürdü. Uzatma anlarında Chevanton'un golü Sevilla'ya çeyrek finali kapısını ardına kadar açarken, attığı golden sonra halk kahramanı ilan edilen Palop'un yanı sıra tüm Avrupa, Daniel Alves ve arkadaşlarını konuşur oldu. Palop'un attığı gol, Sevilla'nın çeyrek finale çıkmasının önüne geçmişti adeta. Kimbilir belki de bir önceki yıldan insanlar alışmış olacak ki Sevilla'nın çeyrek finale çıkmasını pek de umursamıyorlardı sanki.



Çeyrek finaldeki rakip, kupanın favorilerinden Tottenham Hotspur'du. Sevilla, 2-1 ve 2-2'lik sonuçlarla Londra ekibini de devirmeyi başardı ve yarı finalde bir İspanyol takımı olan Osasuna ile eşleşti. İlk maçta Osasuna'ya 1-0 mağlup olan Sevilla, rövanşta rakibini 2-0 yenmeyi başardı ve bir kez daha finale yükseldi.

Finalde ise bir Barcelona temsilcisi Espanyol vardı Sevilla'nın karşısında. Espanyol ki, UEFA Kupası'nın favorilerinden Werder Bremen'i 3-0 ve 2-1'lik sonuçlarla eleyip finale gelmişti. Final sanki İskoçya'nın Glasgow şehrinde değil de Barcelona ya da Sevilla'da oynanıyordu. Sahadaki futbolcuların yanı sıra tribünler de İspanyoldu. UEFA Kupası finali değil sanki bir dostluk maçıydı.

Hampden Park'taki müthiş kapışmada perdeyi Adriano açarken, Riera attığı harika golle Espanyol'a beraberliği getirdi. İki takımın da sürekli hücumu düşünmesi, en zevkli UEFA Kupası finallerinden birini yaşamamızı sağladı. Normal süresi bu skorla tamamlanan maçın uzatmalarında sahneye bu kez Kanoute çıktı ve Sevilla'yı öne geçirdi. Artık herkes maçın bitmesini bekliyordu, ancak Espanyol'un söyleyecek sözü vardı ve Jonatas bitime 5 dakika kadar ceza sahası dışından nefis bir gol atarak maçın penaltılara gitmesini sağladı. Ondan sonrası malum. Sevilla bir kez daha kupayı müzesine götürdü ve Avrupa'nın en güçlü takımlarından biri olduğunu herkese kanıtladı.

Sevilla'ya galibiyeti getiren son penaltıyı kim gole çevirdi hatırlayabildiniz mi? Evet, o günden yaklaşık 3 ay sonra hayata gözlerini yuman talihsiz Antonio Puerta.



15 ayda 5 kupa!

UEFA Kupası zaferinden yaklaşık 1 ay sonra Sevilla bu kez İspanya Kral Kupası (Copa Del Rey) Finali'nde, sürpriz bir şekilde finale kadar gelen Bernd Schuster'in takımı Getafe ile karşılaştı. Madrid ekibini, Kanoute'nin tek golüyle geçen kırmızı-beyazlılar 60 yıl aradan sonra İspanya'da bir kupa kazanarak adeta kupa canavarı oldu.


Sevilla bununla da kalmadı. Juande Ramos'un öğrencilerinin kurbanı bu kez bir başka Madrid ekibi Real Madrid'di. Kral Kupası'nı kazanan takım ile La Liga'da şampiyon olan takımın karşılaştığı İspanya Süper Kupası'nın ilk maçında evinde 1-0 kazanan Sevilla, Santiago Bernabeu'da da adeta gol şov yaptı ve maçı 5-3 kazanarak, 15 ay içinde 5. büyük kupayı müzesine götürmüş oldu.

Kara gün!

Sevilla, ‘Kupa Canavarı' lakabı ve rakiplerinden göreceği saygıyla 2007-08 sezonuna başlıyordu. İlk hafta konuk yine Getafe idi. Ev sahibi ekip maçı 1-0 yenik durumda götürüyordu. Karşılaşmanın 28. dakikasında Sevilla'nın gelecek vaad eden sol beki Antonio Puerta, topsuz alanda kendi ceza sahası içinde bir anda yere düştü. Palop, Dragutunovic ve Daniel Alves, Puerta'nın yardımına ilk yetişenler oldu. Brezilyalı futbolcu Alves, yerde yatan arkadaşı dilini yutmasın diye adeta perişan olurken, Sevilla sağlık ekibi de olay yerine geldi. Bir anda herkes Puerta'nın başına üşüşmüştü. Saha içinde tedavi gören İspanyol oyuncu ayağa kalktı ve yürüyerek kenara geldi. Oyuna devam edemeyen Puerta soyunma odasına götürüldü. Daha sonra soyunma odasında da düşüp bilincini kaybettiği belirtilen 22 yaşındaki oyuncunun hastaneye kaldırıldığı ve durumunun kritik olduğu bilgisi geldi.

Sevilla ikinci yarıdaki etkili oyunuyla maçı 4-1 kazanmıştı ama herkesin aklı hiç şüphesiz Puerta'daydı. Maç sonrası tüm kulüp yöneticileri, oyuncular ve taraftarlar hastaneye akın ettiler.

Hastaneden çıkan herkes, Puerta'nın durumunun kritik olduğunu söylüyor, daha fazla bir açıklama yapmıyordu. Ertesi gün tüm İspanya'nın gözü Virgen del Rocio Hastanesindeydi. Medya adeta hastaneye akın etmişti ve herkes genç futbolcudan gelecek iyi haberi bekliyordu. 3 gün böyle geçti, ancak 28 Ağustos günü saat 14.30 sularında acı haber ulaştı. Puerta, geçirdiği kalp rahatsızlığı sonrası 22 yaşında hayatını kaybetmişti. Haber kısa sürede yayıldı ve tüm dünya spor medyası olayı flaş haber olarak verdi. Ölüm haberi üzerine tüm İspanyol kulüpleri resmi internet sayfalarından haberi yayınlayıp, sayfalarına siyah bant koydular.

Sevilla'lı futbolcular hastaneye akın ederken, ezeli rakip Betisli yetkililer de taziye için oradaydı. Daha sonra hastaneden yapılan açıklamada Puerta'nın, geçirdiği kalp krizi sonrası beyninde ve diğer organlarında meydana gelen hasar sonucu 3 gün kaldığı yoğun bakımda hayatını kaybettiği belirtildi.

22 yaşında hayata gözlerini yuman ve arkasında hamile bir eş bırakan Puerta'nın cenaze töreni adeta yıldızlar geçidi gibiydi. La Liga'da yer alan tüm takımların yetkilileri ve birçok futbolcu oradaydı. Real Betis kulübü ve Sevilla kulübü, başkanlarının önderliğinde tüm takım halinde törene katılırken, Barcelona kaptanı Puyol ile kulüp başkanı Laporta, Espanyol kaptanı Raul Tamudo, Atletico Madrid başkanı Enrique Cerezo ve Villarreal kulüp başkanı, Real Madrid'ten Raul, Saviola, Baptista, Guti, Mijatovic ve eski bir Sevillalı olan Sergio Ramos bu isimlerden sadece birkaçıydı… Ayrıca Sevilla'nın UEFA Super Kupası'ndaki rakibi Milan'ın 2. başkanı Galliani de cenazeye katılanlar arasındaydı. Dışarıda ise onbinlerce insan Puerta'yı son yolculuğuna uğurlamak için hazır bekliyordu. Gözü yaşlı taraftarların üstünde ya Sevilla forması ya da Real Betis forması vardı. Belki de normal zamanda yanyana gelemeyecek iki zıt forma, tek bir amaç uğruna orada toplanmıştı ve ‘Puerta Puerta' diye tezahürat yapıyordu.


Peki böyle bir dostluk örneğinin sergilenmesi için illa birisinin ölmesi mi gerekiyor? Tabii ki hayır ancak ne yazık ki bu tip taraftar gruplarını sadece hastalık, ölüm vb. gibi kötü şeyler bir araya getirebiliyor.

Tüm İspanya'yı yasa boğan Puerta, gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlanırken arkasında hamile bir eş ve ‘16' numaralı formayı hiçbir zaman unutmayacak olan Sevilla taraftarını bıraktı.

Milan, R.Betis ve Barcelona

Puerta'nın ölümü nedeniyle ertelenen UEFA Süper Kupa Finali ise, İtalyan devi Milan'ın yaptığı jestle hafızalara kazındı. Moralleri hayli bozuk olarak sahaya çıkan Sevilla'lı futbolcular, galip gelerek kupayı Puerta'ya armağan etmek istemişlerdi ancak evdeki hesap bu kez çarşıya uymadı ve sahadan galip ayrılan taraf Milan oldu.

Sönük bir atmosferde geçen maçın ilk yarısını 1-0 önde tamamlayan Sevilla, ikinci yarıda arka arkaya gelen Milan gollerine engel olamayınca sahadan 3-1 yenik ayrıldı ve Süper Kupa'yı İtalyan ekibine kaptırdı.

Ancak burada altı çizilmesi gereken nokta hiç şüphesiz gollerden sonra Milan'lı futbolcuların yaptıkları jestlerdi. UEFA'dan alınan özel bir izinle formalarının arkasına Puerta ismini yazdıran Milan takımı'ndan Kaka attığı golden sonra formasının arkasında yazılı olan Puerta ismini işaret ederken, Seedorf da formasını çıkartıp golü İspanyol oyuncuya armağan etmişti. Hollandalı futbolcu maç sonrası yaptığı açıklamada ‘Yapabileceğimin en iyisi buydu' derken, Milan teknik direktörü Carlo Ancelotti de kupa töreninde oyuncularının sevinmesini istemeyerek basından büyük övgü aldı.

Bu arada İspanya liginde de Puerta'ya saygı vardı. Sevilla'nın kanlı bıçaklı düşmanı dediğimiz Real Betis, bir lig maçı öncesi üzerine Puerta yazılmış Betis formalarıyla orta yuvarlakta saygı duruşunda bulunurlarken, Betis'li taraftarlar da açtıkları pankartlarla bir başka centilmenlik örneği göstermişlerdi.


Aynı şekilde Barcelona da Sevilla'nın yanında olan kulüplerdendi… Her sezon öncesi geleneksel olarak düzenlenen Gamper Kupası maçından önce Puerta'nın Sevilla'da giydiği 16 numaralı forma ile basına poz veren Barcelonalı futbolculardan Ronaldinho, 5-0 kazanılan maçta attığı penaltı golünden sonra parmağıyla göğü işaret ederek golü genç oyuncuya armağan etmişti.


 

Ayrılık başa bela!

Sevilla kulübü kurulduktan 4 yıl sonra, kulüp yöneticileri arasında yaşanan görüş ayrılıkları Real Betis kulübünün doğmasını sağladı. Önceleri, Sevilla'dan futbolcu kiralayarak oynatmak isteyen yöneticilerin bu teklifini Sevilla kulübü kabul etmedi ve Real Betis isminde ayrı bir takım kuruldu. Böylece İspanya'nın en önemli ve ateşli derbilerinden biri doğmuş oldu.

Biris

Sevilla'yı diğer takımlardan farklı yapan bir özellik var: Kulübün sahibinin taraftarlar olması. Kulübün hisselerinin tamamı taraftarların elinde bulunuyor. Takımın en önemli taraftar grubunun adı ise Biris. Bu ateşli grup, bizdekinin aksine, tüm dünyada olduğu gibi kale arkasında bulunuyor. Adını 1973-1978 tarihleri arasında Sevilla'da forma giyen Gambiyalı futbolcu Biri Biri'den alan grup, taraftarların gönlünde taht kuran futbolcunun ismini, taraftar grubunun ismi yaparak Afrikalı futbolcuya olan sevgisini gösteriyor.

Maradona, Bebeto ve Zamorano gibi büyük yıldızların formasını giydiği Sevilla'da, çok daha az tanınan Gambiyalı bir futbolcunun isminin, kulübün taraftar grubunun adı olması hayli enteresan. Tıpkı Beşiktaş taraftarının Pascal Nouma'ya olan sevgisi gibi.

Son yıllarda dünya futbolunda yıldızı parlayan Reyes, Sergio Ramos, Diego Capel, De Mul ve Jesus Navas gibi futbolcular kırmızı-beyazlı kulübün ünlü altyapısından yetişme. Tıpkı Ajax'ın yaptığı gibi altyapıdan oyuncu yetiştirip, onları yüksek meblağlar karşılığında büyük kulüplere satan Sevilla, kadrosunda bulunan Daniel Alves, Frederic Kanoute, Luis Fabiano ve Renato gibi yıldızlarla, altyapıdan gelen oyuncuları birleştirip iyi bir jenerasyon yakalamış durumda. Sevilla, özellikle kendi liginde geçtiğimiz yıllardaki performansını aratsa da, bu genç ve dinamik kadrosuyla birçok takımın hala korkulu rüyası.

Oynadıkları hücum futboluyla her an gol bulabilecek bir yapıya sahip olan Sevilla, yıldızlarını kadroda tutabilirse daha birçok başarıya imza atabilir. Ne dersiniz Sevilla'nın başarıları bunlarla mı sınırlı kalacak? Yoksa kanıtlayacakları şeyler henüz bitmedi mi? Kimbilir belki de Sevilla'nın başka sürprizleri vardır…

UMUT ÇELİK

05.02.2008  

Kaynak : Sporx.com



YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
08.02.2025
18:12
Seçmeli dersiniz Zazaca olsun
Seçmeli dersiniz Zazaca olsun
Seçmeli ders süreci 2025-2026 eğitim öğretim yılı için 17 Şubat Pazartesi gününe kadar devam edecek. Bingöl Üniversitesi Zaza Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Dr. İbrahim Dağılma; 'Bir okulda Zazaca dersinin verilebilmesi için en az 10 öğrencinin veya bir öğretmen ataması için bir okulda veya ilgili mücavir alanda 6 (altı) şubenin dersi seçmesi yeterlidir' dedi.
07.02.2025
19:32
Hesarek`e ruhsat engeli! Kapatıldı!
Hesarek'e ruhsat engeli! Kapatıldı!
Bingöl'de Üniversite Termal Tesisinin ardından bir kapatma kararı da Hesarek Kayak Merkezi için verildi. Türkiye'deki birçok tesis için verilen karardan etkilenen Hesarek'te yatılı konaklama ile teleferik ve telesiyej sistemi kapatıldı. Kafeterya ve acemi pisti açık olacak.
07.02.2025
18:11
Bingöl`de 77 köy yolu ulaşıma kapandı
Bingöl'de 77 köy yolu ulaşıma kapandı
Bingöl'de yoğun kar yağışı nedeni ile 77 köy yolu ulaşıma kapandı.
07.02.2025
14:17
Bingöl`de ‘İŞKUR Gençlik Programı` sözleşmesi imzalandı
Bingöl'de 'İŞKUR Gençlik Programı' sözleşmesi imzalandı
Türkiye İş Kurumu (İŞKUR), devlet üniversiteleriyle birlikte öğrencilerin istihdam edilebilirliğini artırmak ve aynı zamanda öğrencilere bilgi, beceri, çalışma alışkanlığı ve disiplin kazandırmak amacıyla İŞKUR Gençlik Programı'nı başlattı. Bu kapsamda Bingöl Üniversitesi ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bingöl Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü arasında iş birliği sözleşmesi imzalandı.
07.02.2025
13:59
Termal Tesis Konusu ‘Bürokratik Krize` mi dönüştürülüyor?
Termal Tesis Konusu 'Bürokratik Krize' mi dönüştürülüyor?
Hijyen noktasında eleştirilerin odağındaki Bingöl Üniversitesi Ilıcalar Uygulama Oteli ve Termal Tesisi'nin 15 gün süreyle kapatılması bürokratik krizi tetikledi. Üniversite kanadı bunu 'Rektörü yıpratma' olarak yansıtırken, kamuoyu ise kapatma kararı nedeniyle Valiyi takdir ve tebrik ediyor. Yorumlar ise karşılıklı suçlama ve savunma odaklı sürüyor! İşin aslı ne? Kim ne yapmak istiyor?
07.02.2025
12:32
Bingöl Üniversitesi`nden termal tesisleri için ‘sıkı tedbir` vurgusu!
Bingöl Üniversitesi'nden termal tesisleri için 'sıkı tedbir' vurgusu!
Tesisteki hijyen sorununa dair alınan yeni kararları duyuran Bingöl Üniversitesi, 'Bu tür durumların önlenmesine dair radikal tedbirler almış bulunuyor ve bu tedbirleri kararlılıkla devam ettireceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz' açıklamasında bulundu. Alınan tedbirler is şöyle sıralandı;
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın