Bingöl'deki riskli bölgeler araştırılıyorBingöl Üniversitesi Enerji Çevre ve Doğal Afet Araştırmaları Merkezi, AFAD Bingöl İl Müdürlüğü ve Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi iş birliğiyle Bingöl'ün riskli bölgelerini belirlemek amacıyla hazırlanan proje hayata geçirildi.Bingöl Üniversitesi Enerji Çevre ve Doğal Afet Araştırmaları Merkezi, AFAD Bingöl İl Müdürlüğü ve Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi iş birliğiyle Bingöl'ün deprem açısından riskli bölgelerini belirlemek amacıyla çalışma yürütülüyor. Bingöl Üniversitesi Enerji Çevre ve Doğal Afet Araştırmaları Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Kenan Akbayram, Bingöl'de tarih boyunca çok sayıda önemli depremlerin meydana geldiğini, çok sayıda insanın bu depremlerde hayatını kaybettiğini anımsattı. İzmir'de 6,6 büyüklüğündeki depremde de insanların yaşamını yitirdiğini, çok sayıda kişinin yaralandığını kaydeden Akbayram, aynı risklerin Bingöl için de geçerli olduğunu söyledi. Bingöl'de de bu boyutta tarih boyunca depremlerin yaşandığını ifade eden Akbayram, "Önümüzdeki dönemlerde de olacağını biliyoruz. Bingöl bir ova üzerine kurulu ve bu tür ova zeminlerinin deprem dalgalarının genliklerini artırdığını, dolayısıyla yıkımın miktarını, şiddetini artırdıklarını biliyoruz. Buna örnek ise 2003 yılında Bingöl'de meydana gelen 6,4 büyüklüğündeki deprem, bu depremde 180'e yakın insanımız vefat etmişti." "BİNGÖL'ÜN DEPREM AÇISINDAN TEHLİKESİ YÜKSEK" Arazide yapılan çalışmalarda sürekli yeni fay hatları tespit ettiklerini belirten Akbayram, şöyle devam etti: “Bingöl'ü tehdit eden çok sayıda fay bilindiği gibi, biz sahada jeolojik ve tektonik haritalarda Türkiye'nin aktif fay haritalarında bulunmayan çok sayıda aktif fay tespit ediyoruz. Gün geçmiyor ki arazide fay hattı bulmayalım. O yüzden Bingöl'ün deprem açısından tehlikesi yüksek. Bunun bir örneği çok yakın zamanda meydana gelen Karlıova depremiydi. Çok daha yakın bir örneği de İzmir depremiyle aynı gün gerçekleşen 4 büyüklüğündeki deprem. Bu deprem Karakoçan fayı üzerinde oldu. Ya da Nazimiye, Karakoçan, Bingöl diyebileceğimiz bir fay zonu üzerinde yaşandı. Bingöl'e de oldukça yakın oldu ve bu fay da uzun süredir aktif. Doğu Anadolu, Kuzey Anadolu fayı gibi, Bingöl-Karakoçan fayı ve maalesef güneyimizde bulunan Genç fayı da Bingöl Ovasını tehdit ediyor.” "Bingöl'de nereye el atıyorsak, yeni genç ve aktif faylarla karşılaşıyoruz." diyen Akbayram, bölgedeki aktif fay haritasının yenilenmesi gerektiğini aktardı. Merkez olarak bu konuda üniversite çerçevesinde çalıştıklarını, deprem riskine yönelik de çalışmaların yapılması gerektiğini bildiren Akbayram, bunun için de AFAD Ulusal Deprem Araştırma Programına proje sunduklarını kaydetti. Projede AFAD Bingöl İl Müdürlüğü ve Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezinin de yer aldığını anlatan Akbayram, "Proje kapsamında Bingöl'ün yerleştiği zeminin depremlerde nasıl davranacağını araştırıyoruz. Genç ilçesinde ölçüm ve analizleri yaptık. Zeminin nasıl tepki vereceğine yönelik analizleri yaptıktan sonra Bingöl çevresinde yeni veya eski yapılmış bütün yapıların bir kalite envanteri oluşturulacak. Bununla ilgili de İTÜ'den uzman hocalarımızla ortak bir proje yapıyoruz. Üniversite olarak da bazı projelerimiz bulunuyor. Bunları birleştirerek Bingöl'deki riskli bölgeleri net bir şekilde ortaya koyabileceğiz." diye konuştu. "RİSKLİ YAPILAR VAR" Yapılan yapılara ilişkin de değerlendirmede bulunan Akbayram, şunları söyledi: “İnşaat mühendisi uzmanlarımız Bingöl'deki yapı stokunun bazılarında kusurlar olabileceğini belirtiyor. Binaların altında camlı iş yerlerinin bulunması ve yan yana olan binaların aynı katta olmamaları gibi. Bingöl yamaçlarına yapılmış bazı asimetrik binalar var. Bunlar çok büyük tehlike arz ediyor. Yani yamacın üzerine 3 katlı olan bir bina, yamacın altına doğru 8-9 katta sahip olabiliyor. Bu çok büyük bir risk. Riskli yapılar var. Bunların analiz edilmesi lazım. Riskli binaların belirlenmesi ve Bingöl'de devam eden kentsel dönüşüm alanının genişletilmesi lazım.”
YORUM YAZIN
|
|