'Benim aşkım gerçek aşktır'Erdoğan "Platonik aşk" benzetmelerine tepki gösterdi
Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan, dün partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK)) toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, güncel konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan'ın konuşması özetle şöyle: * SÜREÇTE NELER VAR: Bu açılım sürecinin içerisinde neler var? Başta terör sorunu olmak üzere bütün sorun alanları bunun içerisinde yer alıyor. Bunun içerisinde tüm etnik unsurların sorunları var. Burada benim Kürt kökenli vatandaşımın sorunu var, Türk kökenli vatandaşımın sorunu var. Lazın, Boşnağın, Arnavutun, Romanın aklınıza ne gelirse... Bütün etnik unsurların sorunları ve bu sorunların burada çözümüne yönelik atılacak adımlar var. Eğer sadece bir etnik unsuru buradan çeker çıkarırsanız bu ayrımcılık olur. İşte biz bu ayrımcılığa müsaade etmeyiz. Diğer yandan dini grupların, inanç gruplarının ülkemde sorunları var. Azınlıkların sorunları var. Ekonomik alanda bir işsizlik sorunu var. Neyse bu sorun alanları, bütün bu sorun alanlarının üzerine çok daha farklı bir şekilde gidecek ve bunları asgariye indirmenin mücadelesini vereceğiz. * BU DEVLETİN PROJESİDİR: Hiçbir zaman sorunlar bitmez. İnsanın var olduğu toplumda sorunlar vardır. Ama bunları asgariye indirmek, biz siyasilerin en önemli görevidir. Buranın bir psikolojik mücadele boyutu olacak, bir sosyolojik mücadele boyutu olacak. Bunun askeri, siyasi, diplomatik mücadele boyutu olacak. Güvenlik, ekonomik boyutu olacak. Bütün bu mücadeleyi vereceğiz hep beraber. Asla bunu kimse herhangi bir kurum veya kuruluşun projesi olarak göremez. Bu devletin bir projesidir, muhatabı da sadece millettir. Türkiye ilelebet bu sorunlarla yaşayamaz. Çözümsüzlüklerle ilelebet yoluna devam edemez. * ASLINDA GEÇ KALDIK: On yıllarca süren inkar ve ihmal politikalarının Türkiye'yi getirdiği yer ortadadır. Bir başbakan olarak bu konuda kararlıyım, azimliyim ve arkadaşlarımla beraber buna inandık ve yola bu şekilde çıktık. Zaten geç kalınmıştır, daha fazla gecikmeye artık tahammülümüzün olmadığı da bir gerçektir. Birileri çıkar şunu diyebilir, 'Niye bu kadar acele ediyorsunuz?'. Acele etmiyoruz aslında geç kaldık. Bugünün sorunu değil, on yılların sorunu. Bunlarla beraber mi yaşayacağız? Bu sorunlarla beraber nereye kadar gideceğiz? Eğer yolda giderken bir vatandaş karşınıza geliyor da size sorunlarını anlatıyor siz ise bunu duymazdan, görmezden geliyorsanız sorumluluk mevkinde bulunabilir misiniz? İnanıyoruz ki Türkiye her türlü sorunu tartışacak, müzakere edecek, hal yoluna koyacak birikime, donanıma, demokratik olgunluğa sahiptir. Türk demokrasisi geçmişle kıyaslanmayacak derece gelişmiş, güçlenmiştir. * BAYKAL'IN MEKTUBU: Sayın Baykal'dan henüz bana gelmiş bir yazılı cevap yok. yazılı cevaba göre de bizler açılım sürecine yönelik olarak takvimimizi çalıştırmaya başlayacağız. * PLATONİK AŞKTAN ANLAMAM: (“CHP'ye yazdığınız mektupla ilgili, 'diğer muhalefetten” tepkiler geldi. Örneğin DP Genel Başkanı Cindoruk, 'Platonik aşk'dedi “ sözleri üzerine) Ben pek platonik aşktan anlamam. Benim aşkım gerçek aşktır ve bugüne kadar da hayatım benim hep böyle yaşanmıştır, böyle geçmiştir. Bundan daha da öte ifadeleri kullanmayı doğru bulmam. Yoluma aynen arkadaşlarımla beraber biz devam ederiz. Platonik aşkı yaşayanlar zaten ülkeyi bu hale getirdiler. * YENİ ANAYASA: (” Yeni anayasa olmadan demokratik açılım sürecinin yarım kalacağı şeklinde yorumlar var. Sayın Arınç'ın da referanduma gidilebileceği şeklinde bir telaffuzu olmuştu. Yeni anayasa konusundaki son durum nedir? “ sorusu üzerine) Hep bir ifadeyi kullandım, bu sürecin, kısa, orta ve uzun vadeli yaptırımları var. Tabii kısa vadede yapılacak olanlar, mevzuat, genelge çerçevesinde yapılabilir, gerekirse bazı yasal değişiklikler. Orta vadede, ağırlıklı olarak yasa değişiklikleri ile bu işi çözebiliriz. Ama uzun vadeli yapacağımız değişiklikler, anayasal değişikliği gerektirebilir. Dolayısıyla bunları bizimle paylaşacak siyasi partilerle, değişiklikler üzerinde adımlarımızı atarız. * REFERANDUM TEPKİSİ: Bir defa referanduma gitme olayı, çok farklı bir konu. Yani referanduma gitmenin de bir zemini oluşacak, şartları oluşacak. Kaldı ki her konu referanduma götürülmez. Diyelim ki özgürlükler, haklar konusu, şimdi bu konularda hemen aklınıza referandum gelirse, bu bir defa bu kavramı, kavramamış olmanın bir ifadesi olur, çok ciddi bir yanlışlıktır, bu halka saygısızlık olur. Çünkü bu onun yaradılıştan gelen hakkıdır. Siz yaradılıştan gelen bir hakkı kalkıp da referanduma sunamazsınız ki... Yani bir insanın yaşam özgürlüğünü kalkıp da referanduma sunabilir misiniz, bir inanç özgürlüğünü referanduma sunabilir misiniz, bir düşünce özgürlüğünü sunabilir misiniz? Bunlar gibi... Bunlar çok çok yanlış şeylerdir, bunların üzerinde referandumu konuşmak çok yanlış olur. * EKİBİ TAZELEDİK: Ak Parti iktidarı ve Ak Parti kadroları, Türkiye'nin çağdaş, muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma hedefi doğrultusunda kararlı yürüyüşünü devam ettirmektedir. Merkez Karar ve Yönetim Kurulumuzu yeniden şekillendirdik. Oluşumda buna özellikle dikkat ettik. Biraz önce yaptığımız ilk toplantımızda Merkez Yürütme Kurulumuzu da belirleyerek, görev dağılımlarını yaptık. Ekibimizi tazeleyerek, bayrak değişimi yaparak, yolumuza devam ediyoruz. Ne Merkez Karar Yönetim Kurulunda ne de Merkez Yürütme Kurulunda yaptığımız değişiklikler, görevi devreden arkadaşlarımız açısından asla başarısızlık olarak, uzaklaştırma olarak algılanmamalıdır. Eğer böyle bir düşünce olursa, bu arkadaşlarıma çok ciddi bir haksızlık olur. Bu sadece bir görev değişimidir. Bu bayrak yarışında bayrağın bir başka arkadaşımıza devredilmesidir. Bu bir yenilenme, bir heyecan tazelemedir. Cindoruk ‘Umutsuz aşk' demişti DP Genel başkanı Hüsamettin Cindoruk, önceki gün, Ak Parti ile CHP'nin mektuplaşmasını şöyle yorumlamıştı: “Şimdi mektuplaşma safhası başladı. Çok komik. İkisinin de parti merkezi aynı yerde. Birbirlerine el sallasalar görecekler. 15 gündür, birbirlerine mektup yolluyorlar mektup geliyor. Aşk-ı Memnu diye bir dizi var. Bihter ile Behlül var onların mesajları gibi. Şarkıdan başladı, mektuplaşmaya gitti. İyi ki bir postacı buldular. Umutsuz bir aşk, umutsuz bir ilişki...” YORUM YAZIN
|
|