Batman, Ankara, Adana, Aydın, Bursa, Bartın, Bingöl, Bitlis, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, Gaziantep, Manisa, Mersin, Muğla, Ordu, Sakarya, Samsun, Tekirdağ, Urfa, Malatya, Kütahya, Hatay ve Giresun barolarının imzasıyla yayımlanan açıklamada, çocuk hakları sözleşmesine taraf devletlerin ayrım gözetmeme, çocuğun üstün yararı, yaşama, gelişme ve katılım haklarının güvenceye alınmasına dair temel değerler etrafında birleştiği ifade edildi.
Suriye'deki iç savaştan en fazla yara alan kesimin çocuklar olduğu, bu süreçte çocukların yaşama ve korunma haklarının ağır şekilde ihlal edildiği vurgulanan açıklamada, “Mülteci yoksulluğu, beraberinde çocuk ölümleri, çocuk işçiliği, dilencilik, çocuk fuhşu ve ticareti, mücadele edilmesi gereken komplike sorunlar olarak artış göstermektedir” denildi.
Türkiye'nin, BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 22. maddesine göre, kendi topraklarında mülteci olan tüm çocukların sözleşmede yer alan haklardan faydalanması için gerekli önlemleri almakla yükümlü olduğu bildirilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Çocuklara yönelik risk faktörlerinin ortadan kaldırılması için öncelikle idari kapasitenin güçlendirilmesi, göç yönetimine dair idari mekanizmaların geliştirilmesi, yasa dışı göç ve insan ticareti ile mücadele eden kurumlar arasında etkin koordinasyonu sağlayacak politikalar geliştirilmesi ve eş zamanlı olarak uluslararası işbirliği mekanizmaları oluşturulması, göçmenlerin topluma entegrasyonu için politikalar geliştirilmesi, özellikle çocuk ölümleri, çocuk ticareti ve fuhşuna ilişkin soruşturmaların bağımsız bir biçimde yürütülmesi, tüm delillerin toplanması, soruşturmanın makul bir süre içinde sonlandırılması gerekmektedir.”
Çocukların, sadece savaş hallerinde değil her türlü silahlı çatışma ortamında yaşama ve korunma haklarının etkin şekilde sağlanması gerektiğinin tüm uygar toplumlarda genel kabul gören bir durum olduğu kaydedilen açıklamada, “Ülkenin bazı il ve ilçelerinde bir süredir devam etmekte olan silahlı çatışmalar, çocukların yaşama ve korunma haklarına ilişkin olarak, devletin BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'den kaynaklanan yükümlülüklerini işletmesini zorunlu kılmaktadır” denildi.