HDP Grup Başkanvekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunulan önergenin gerekçesinde
Genel gerekçede: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Merkez Bankası'yla sürdürdüğü faiz kavgası, Hükümetin basiretsizliği, suskunluğu ve etkili önlemler alınmaması sonucu zirve yapan dolar rekor kırmaya başladı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın istifa edeceğine yönelik dedikodular ve Başçı'nın sağlık sorunlarından ötürü Merkez'in toplantısına katılmadığı yönündeki bilgi de eklenince korkulan oldu. Merkez'den istifa iddialarına yalanlama ve Başçı'yla ilgili "Görevinin başında" açıklamaları gelse de yurtdışından gelen veriler ile Amerikan Merkez Bankası'nın yaklaşmakta olan kritik faiz kararı da sürece eklenince dolar bir gün içinde 3-4 zirve birden görmeye başladı. Merkez Bankası'nın günlük olarak arttırma kararı aldığı döviz silahı da doların ateşini söndürmeye yetmedi. 2,55 seviyeleri ile zirveye çıkan dolar Merkez'in piyasaya sürdüğü 60 milyon dolar sonrasında beklenenin aksine düşüş yerine 2,62 seviyeleri ile en yüksek zirvesine ulaştı. Şirket bilançoları hasar görürken, reel sektörün açık pozisyonu 180 milyar dolar. Burada yüzde 10'luk bir kur artışı 18 milyar dolar karşılığı Türk lirası etkisi olacak. Bu da kabaca 35-40 milyar TL zarar bilançolara yansıyacak demektir. İhracatçıların, ara malı ithal etmesi nedeniyle bu piyasanın da dolaylı bir zarara uğradığı görülmektedir” denildi.
“FİRMALARI ZOR GÜNLER BEKLİYOR”
Türkiye'de döviz kurunu daha çok iç istikrarsızlıkların belirlediği ancak 2,50'de psikolojik bir sınır olduğu belirtilen önergede, şu ifadelere yer verildi: “Sade vatandaş doların artacağını beklerse o zaten artar. Küçük tasarrufu olanlar bile gidip bunu dövize çevirmeye çalışırlar. Zaten Merkez Bankası'nın döviz rezervleri oldukça sınırlı. Türkiye'nin net döviz rezervleri 40 milyar doların biraz üzerinde. Bir döviz talebi olduğu zaman da kısa sürede bu cephane tükenebilir. Özellikle 2010-2013 döneminde hesapsızca borçlanarak döviz borçlarını büyüten firmaları bu yıl da çok zor günler bekliyor. Dolar kurunun düşük olduğu sıralarda dövizle borçlanan firmaların 2013 sonrası hızla değerlenen döviz karşısında TL olarak borçları olağanüstü arttı. Sadece 2013 sonunda bile 390 milyar dolarlık dış borç stokunun TL karşılığı 862 Milyar TL iken, 9 Şubat 2015 itibariyle bu borç 967 Milyar TL'ye çıktı ve 226 Milyar TL'lik kur farkı zararı birikti. Sadece 14 ayda yüzde 33 oranında artan TL cinsinden borç yükü, birçok sanayi ve hizmet firmasının kâbusu durumunda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın faiz indirimi ile ilgili Merkez Bankası'nı baskı altına alan demeçleri ile de yukarı giden dolar kurunun her sentlik artışı, borç stokunun 4 Milyar TL artışına yol açıyor. G-20 içinde 5'li kırılgan içinde en başta gelen Türkiye, yanlış ekonomi politikaları sonucu, enflasyon ve işsizlik artmış, TL, değer kaybetmiş, ülke risk altına sokulmuştur.”
Önergede, ‘ekonominin kötü yönetildiği' gerekçesiyle Babacan hakkında Gensoru açılması talep edildi.