Toplu görüşmelerde hükümetin umursamaz tavırlarını protesto etmek amacıyla eylem kararı alan ve bu kapsamda dün Genç Caddesi Dörtyol Saat Kulesi önünde iftarlarını simit ve ayranla açan Türkiye Kamu-Sen ve bağlı sendikaların temsilcileri, basın açıklaması yaparak hükümeti protesto ettiler.
Türkiye Kamu-Sen adına basın açıklamasını okuyan İl Temsilcisi Sedat Dursun: “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (md. 23/3), "Çalışan herkesin, kendisine ve ailesine insanlık onuruna yaraşır bir yaşam sağlayan ve gerektiğinde her türlü sosyal koruma yollarıyla desteklenen adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır" dedi.
Konuyla ilgili açıklamasını sürdüren İl Temsilcisi Dursun: “Avrupa Sosyal Şartı (md. 4), ‘Tüm çalışanların, kendileri ve ailelerine yeterli bir yaşam düzeyi sağlamak için adil bir ücret alma hakkı vardır ve akit taraflar, âdil bir ücret hakkına etkin bir geçerlilik kazandırmak üzere çalışanların kendilerine ve ailelerine saygın bir yaşam düzeyi sağlayacak ücret hakkına sahip olduklarını tanımayı taahhüt ederler' demektedir. Ayrıca Anayasamız (md. 49) da ‘Devlet, çalışanlarının hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için, gerekli tedbirleri alır.' diyerek, hükümetlere çalışanların hayat seviyesini yükseltmesi için sorumluluk yüklemektedir. Bizler tüm dünyaya medeniyeti ve adaleti öğretmiş ve dünyadaki ilk toplu sözleşmeyi yapmış bir millet olarak artık; başka ülkelerin kanunlarını, başka ülkelerin uygulamalarını ve uluslar arası sözleşmeleri örnek göstermekten utanç duyuyoruz. Aslında gerek tarihimizden gerekse yüksek kültürümüzden aldığımız hasletler; devletimizin, ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın' insan odaklı prensibinden yola çıkarak, tüm vatandaşlarımıza insanca ve onurlu bir yaşam sürebileceği imkânları sağlaması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bütün uluslararası sözleşmeler ve Anayasamız hükümeti, çalışanlarına asgari geçim standartlarında bir ücret vermesi yolunda yükümlülük altına sokmaktadır. Oysa bu gün siyasi irade, vatandaşını devletine rakip ve sırtına yük olarak görmektedir. Buradan hükümete soruyoruz: Bizler, günlük bir simit parasıyla mı insanca bir ücrete kavuşacağız? Herkesin en büyük arzusu iftar sofralarında, ailesi ve çocuklarıyla birlikte mutlu ve rahat bir şekilde başı öne eğilmeden, hiçbir eksiği olmadan orucunu açabilmesidir. Ne yazık ki, kamu görevlileri iftar sofralarında başı önde, ailesi ve çocukları karşısında mahcup bir şekilde orucunu açmakta, yaklaşan bayram ihtiyaçlarını tedarik etmenin yollarını aramaktadır. Yapılması düşünülen maaş artışlarıyla birlikte iftar sofraları memurlarımız için bir sıkıntıya dönüşmüştür” dedi.
‘Bizler burada simitle orucumuzu açarak, kamu görevlilerinin içinde bulunduğu zor koşulları kamuoyuna anlatmak amacındayız' diyen Dursun, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü. “Evine ekmek götürebilmek, çocuğuna bir bayram hediyesi alabilmek için zorunlu ihtiyaçlarından fedakârlık yapan, gerektiğinde işine yürüyerek giden, gerektiğinde bütün bir günü bir kuru simitle geçiren kamu çalışanlarının feryadını dindirecek bir maaş artışı ne yazık ki gerçekleşmemiştir. Kamu görevlileri işlerinde, iftar sofralarında, çocukları ise okullarda bir simitle günü geçirmeye mahkûm edilmişlerdir. Yetkililerin memuru anlayabilmesi için dört başı mamur sofralardan kalkarak, bizlerle birlikte bir kuru simitle günü geçirmesini beklemekteyiz. Konfederasyonumuzun bütün taleplerini görmezden gelerek, tek taraflı bir şekilde aldığı kararla kamu görevlilerini bir simide mahkûm eden siyasi irade, yaşadığımız güçlükleri ancak bizim kuru simit soframıza geldiklerinde anlayabilir. Kamu görevlileri bir bayrama daha buruk girmektedirler. Temennimiz, yetkililerin bizleri anlamaları ve ekonomik krizin faturasını memurlarımıza kesmekten vazgeçip, memurlarımızın ve ailelerinin simit mahkûmiyetine son vermeleridir.”
Bingol Kent HAber/Bingol Medya