Aynı acılar yaşanmamalıÇözüm Süreciyle başlayan çatışmasızlık ortamıyla, ekonomi başta olmak üzere her alanda olumlu gelişmeler yaşandı. Huzur ve güven ortamıyla yaylalar şenlenirken, yatırımcı yüzücü bölgeye çevirdi. Devletin sağladığı teşviklerle bölgeye yatırım yapan sermaye sahiplerinin, çözüm sürecinin sabote edilmesiyle geri çekilmesi, yatırımların askıya alınması ve kamu yatırımlarının durma noktasına gelmesi, bölgeyi tekrar kaderine terk edecek. İş çevreleri, sürecin devamı çağrısını yinelerken, halkın taleplerinin gözardı edilmemesini de istediler.![]() Çözüm Süreciyle huzur ve güven ortamına kavuşan Doğu ve Güneydoğu bölgesinin adeta çehresi değişti. Devletin yaptığı düzenlemeler, reformlar, yatırımlar ve verdiği teşviklerle eğitim, ekonomi, sağlık, turizm, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere her alanda büyük bir değişim ve gelişim yaşadı.
Ekonomik kalkınmanın sağlanmaya başladığı, tarımdan eğitime, sağlıktan ulaşıma her alanda büyük gelişmelerin yaşandığı süreçte, seçim atmosferinde başlayan ve sonrasında da devam ettirilen siyasi çekişmeler çözüm sürecini yıprattı. HDP'nin barajı aşması, AK Parti'nin tek başına iktidar olamamasıyla sonuçlanan 7 Haziran seçimlerini ardından Türkiye koalisyon görüşmelerine kitlenirken, Suruç'ta yaşanan ve 32 kişinin yaşamına mal olan patlama, ülke gündemini tamamen değiştirdi. Türkiye, 32 kişinin hayatını kaybettiği, 104 kişinin de yaralandığı patlamanın şokunu atlatamamışken, Ceylanpınar'da iki polisin evlerinde şehit edilmesi ortamı iyice gerdi. PKK'nın polis ve askerleri hedef alması, sokak eylemleri, yol kapatmaları, araç yakmaları ile devletin buna karşılık Kandil'i bombalamasıyla yükselen tansiyon, çözüm sürecini bitirmenin eşiğine getirdi. SÜREÇ DEVAM ETTİRİLMELİ Çözüm sürecindeki bozulmaların en büyük kaygısını yaşayan Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki halk, taraflara ‘sorunu çözün' çağrısında bulunuyor. STK ve meslek kuruluşları başta olmak üzere her kesim çözüm sürecinin devamı noktasında çağrıda bulunurken, sürecin bozulmasından dolayı kaygı duyan iş çevresi de çağrıları yeniliyor. AKBANA: ÇÖZÜM BİTERSE YATIRIMLAR KESİLİR Çözüm sürecinin bitmesiyle birlikte Doğu ve Güneydoğu'nun 90'lı yıllarda olduğu gibi kaderine terk edileceğini belirten Müstakil İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Bingöl Şubesi Başkanı Ali Akbana, el birliğiyle sürecin nihai sonuca ulaştırılması gerektiğini söyledi. Sürecin sonlandırılmasıyla en büyük sıkıntıyı bölge insanının yaşayacağını vurgulayan Akbana; “Bölgemizin şuan en çok kardeşliğe, birliğe, dirliğe ihtiyacının olduğu bir zamandayız. Özellikle son zamanlardaki olaylardan hepimizin ders çıkarması lazım. Bundan önce Türkiye'nin içinde bulunduğu sıkıntılı dönemi hepimiz biliyoruz. Eski dönemlere geri dönüş yapmamak, geçmişte yaşanılanları tekrar yaşamamak için dikenli bir yolu olan çözüm sürecinin ne pahasına olursa olsun devam ettirilmesi lazım. Bu dikenli yolda tarafların ayaklarına dikenler batabilir ama huzur olacaksa, toplum kazanacaksa, ülke kazanacaksa, dikenlerin acısına katlanılmalı ve bu süreç nihai sonuca kavuşturulmalıdır. Son zamanlarda yaşanan sıkıntıları hepimiz görüyoruz. Son süreçte, yaşanan can ve mal kayıpları hepimizin yüreğini dağlıyor. Karşılıklı kayıplar, cenazeler, hepimizi derinden üzen hadiselerdir” dedi. Çözüm sürecinin, Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere ülkeye sağladığı yararın gözler önünde olduğunu kaydeden Akbana; “Huzur ve güven ortamında yapılan yatırımları ve bu yatırımların sağladığı istihdamlara şahit olduk. Sermayenin ürkek olduğu, yatırımcının sıkıntılı olabilecek bölgelere yatırım yapmayacağı açıktır. Hükümet, çözüm süreciyle birlikte Doğu ve Güneydoğu'da yatırım önünü açmak ve yatırımcıyı bölgeye kaydırmak için teşvik paketleri uyguladı. Bölgemizin 6. Bölge teşvik paketinde ve bu hususta ciddi yatırım hazırlıkları var, bazıları da hayata geçmiş durumda. Bu ortamın bozulmaması ve yatırımların devam etmesi için huzur ve güven ortamının bozulmaması lazım. Bölgemiz, ekonomik istikrarla yatırım yüzü görürken, huzur ve güven ortamıyla yıllarca köylerine gidemeyen, yaylalarına çıkamayan vatandaşlarımız köylerine dönmeye başladı” diye konuştu. Bu süreçte herkesin sağduyulu olması gerektiğini vurgulayan Akbana, “Sürecin bozulmaması için hepimizin taşın altına elini koyması lazım. Türkiye'nin 1990 yıllarına hepimiz tanık olduk, o süreçte yaşanan sıkıntıları, hepimiz yakinen biliyoruz. 90'lı yılların en büyük acısını yine bu bölge insanı yaşadı. İnsanımızın aynı acıları yaşama takati kalmamıştır. Ve gelinen noktada, süreçten vazgeçme gibi bir lüksün kalmadığını görüyoruz. Bunun için daha fazla kayıp ve huzursuzluk yaşamamak için çözüm noktasında bir araya gelinmeli” dedi. “SİLAHLARIN GÖLGESİNDE BARIŞTAN SÖZ EDİLEMEZ” Çözüm süreciyle başlayan huzurlu günlere kolay erişilmediğini ve bunun bir çırpıda heba edilemeyeceğini söyleyen Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD) Bingöl Şube Başkanı İbrahim Alimoğlu; “Haince kurulan pusular ve saldırıları devam ettirerek barış ve çözümden bahsetmek çok doğru değildir yâda mümkün değildir. Ülkemizi tehdit etmek, şart koşmak ve tüm bunlarla birlikte askerlerimize ve polislerimize karşı saldırılarda bulunmak, yol kesmek ve yapılan yatırımlara zarar vermek sadece bizim değil, hiç bir ülke hükümetinin kabul edeceği şeyler değildir. İllaki çözüm isteniyorsa, PKK kayıtsız şartsız silah bırakıp eylemlerine derhal son vermelidir. Aksi durumda bu şatlar altında çözüm sürecinden ve barıştan, dolayısıyla huzur ve refahtan bahsetmek mümkün olmaz” dedi.
Yıllarca süregelen çatışmalı ortam nedeniyle yatırımların yapılamadığı bölgede, Çözüm Süreci'nin getirdiği huzur ve güven ortamı sayesinde ekonomik kalkınmayı sağlayacak yatırımlara hız verildiğini ifade eden Alimoğlu; “Kısa sürede ekonomiden turizme, eğitimden sağlığa kadar her alanda büyük gelişme yaşandı. Köyler yeniden canlılık kazandı, şehirlerden köylere göç başladı. İş dünyası huzurla birlikte teşvik paketlerinin sunduğu fırsatlardan yararlanmak üzere bölgeye akın etti. Birçok hazırlık yapılmışken bir anda kas ortamına girilmesi hem yatırımcıları ürküttü, hem projeler askıya alındı, hem de istihdam kapıları kapandı. Nihayetinde tüm olumsuzluklardan en fazla yine bölge halkı etkileniyor. Beklentimiz, çatışmaların son bulması, çözüm sürecinin devam etmesi ve ülkemizin huzura kavuşmasıdır. Huzurla birlikte her alanda kalkınma gerçekleşeceğine yürekten inanıyor, bu alanda elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz” şeklinde konuştu.
Bingöl Küçük Sanayi Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı Saim Yayan, Genelde Türkiye'nin özelde de Bingöl'ün son yıllarda ekonomik anlamda çok ciddi mesafe kat ettiğini söyledi. Yaşam hakkı ve ulaşım hakkı gibi en temel hak ve özgürlüklerin dahi tehdit altında olduğu bir ortamda ticari hayatın ciddi şekilde durgunlaşacağını kaydeden Yayan, “Bu itibarla bölgemizde her şeyden önce iç barışın sağlanması gerekmektedir. Çekincesiz, kayıtsız ve koşulsuz olarak bölgemizde silah seslerinin yerini çocuk cıvıltılarına terk etmesi gerekmektedir. Siyasi iktidarın yıllardır izlediği barışçıl politika bölgede meyvelerini vermiş ve ticaret hacmi son on yılda zirve yapmıştır. Ancak son dönemlerde aklıselim politika anlayışı terkedilmiş, geçmişte defalarca tecrübe edilip hezimetle sonuçlandığı halde ölüm, şiddet ve çatışma çözüm olarak sunulmaya başlanmıştır. Gerek siyasi iktidarın gerekse de çatışmanın diğer tarafının meydana gelen silahlı çatışma ortamında pay sahibi olduğunu düşünüyoruz. Hükümet nezdinde başlatılan çözüm sürecinin halkın eğilimlerine aykırı olarak gizli kapaklı bir şekilde yürütüldüğü ve bitirildiği, karşı cephede ise siyasi ve askeri taraflar arasında ayrılıklar oluştuğu, silahlı güçlerin meşru siyasi temsilcilere kulak vermedikleri ve bu itibarla siyasi iktidarın muhatap bulmada güçlük çektiği görülecektir” dedi. “PROJELER SEKTEYE UĞRAYACAK” 5-6 bin kişiye istihdam sağlayacak, Bingöl'ün istihdam ve üretim anlamında seyrini değiştirecek yeni sanayi sitesi projelerinin sekteye uğratacağı endişesini taşıdıklarını kaydeden Yayan, “Zira Güvenlik sorununun olduğu bir ortamda bürokrasi ve siyasi mekanizmanın askeri çözümlere odaklanacağı, ekonomik yatırımları ikincil plana atacağı, yatırımlara harcanacak bütçelerin askeri harcamalara kaydırılacağı geçmiş tecrübelerle sabittir. Netice olarak bölgemizdeki yatırımların, ticari istikrarın, ekonomik canlılığın, istihdamın devamı için silahların susması ve çatışmasızlık haline acilen dönüş yapılması, gerek siyasi iktidarın gerekse de çatışmanın diğer tarafının kamuoyunun genel eğilimlerine uygun davranması ve saplandıkları cinnet ve buhran halini sonlandırmaları gerekmektedir.”
YORUM YAZIN ![]()
|
|