Osmanlı devletinden günümüze kadar, avukatlık mesleğinin birçok eşikten geçerek, bu günlere geldiğini kaydeden Alakuş: “Günümüzde avukatlık mesleği bir çok sorunla iç içe geçmiştir. Gün geçtikçe siyasal iktidarlar tarafında avukatların bir çok hakkı kısıtlana kısıtlana bu günlere gelinmiştir. Hukuk fakültelerinin tabiri caiz ise mantar gibi çoğalmaları, bu fakültelerden mezun olanlara yeterince istihdam ortamının sağlanmaması mesleğimizde içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Yine avukatların mesleğe başlarken karşılaştıkları ekonomik sorunlar bu mesleğin itibarını gün geçtikçe ayaklar altına almıştır. Bu ekonomik sorunlarla boğuşan birçok avukat iş almak için meslek ilkelerini ve etiği bir kenara bırakarak bilinçsiz bir şekilde iş almak için koşuşturmaktadır. Günümüzde hukuk fakülteleri bir bina ve bir hocadan ibaret olduğu için kaliteli hukukçu yetişmemektedir. Bu durum hem kalitesiz avukat, hem de kalitesiz hâkim ve savcı yetişmesine sebebiyet vermektedir. Bu nedenle günümüz Türkiye'sinin yargı kalitesi ve yargının içinde bulunduğu durum tartışılmaktadır” ifadelerini kullandı.
“HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ KISITLANMAKTA”
Mesleki faaliyet alanlarının her geçen gün daraldığını ve hak arama özgürlüklerinin kısıtlandığını kaydeden Alakuş, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Vekalet ücretlerine ağır darbeler vurulmakta ve avukatın yargılamanın baş rollerinden birisi olmaktan çıkartılıp, adeta bir figüranı haline getirilmeye çalışılmaktadır. Unutulmamalıdır ki, adaletin gerçekleşmesi noktasında avukat, en az bir hâkim ve savcı kadar değerlidir ve gereklidir. Hâkimlik ve savcılık adaletin bir ayağı ise avukatlıkta adaletin diğer ayağıdır. Yargılama faaliyetinin iddia, savunma ve yargılama makamı olarak ayrıldığı gerçeği evrensel hukuk devleti ilkelerindendir. Kamu gücünü elinde bulunduran bir iddia makamı ile yine kamu gücünün emrediciliğini kullanan yargılama makamının karşısında daha zayıf ve güçsüz durumda bulunan bireylere tanınan savunma hakkı da çoğunlukla avukatlarca yerine getirilmektedir. Bu durum silahların eşitliği ilkesine de aykırıdır. Avukatları, yargılama faaliyetinin sadece bir figüranı olarak gören ve onları sadece para karşılığında iş yapan kişiler olarak sunan zihniyet derhal değişmelidir. Hiçbir siyasal iktidara boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Hak, hukuk, özgürlük ve insan hakları mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Her ne kadar günümüz siyasal iktidarlarınca dört taraftan kuşatılsak da, bir çok hakkımız elimizden alınsa da bizler avukat olarak hukuk mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Şunun iyi bilinmesini isteriz ki, değil Türkiye, dünyanın neresinde olursa olsun, avukatlara karşı yapılan her türlü saldırı, gözaltı, tutuklama ve benzeri her türlü haksız uygulamalara karşı bizler Bingöl Barosu avukatları olarak bu haksızlıkların karşısında olacağız.”