Avcı'dan ygs önerileriUzman Psikojik Danışman ve Rehber Öğretmen Mahsum Avcı, YGSye girecek olan öğrencilere sınav öncesi önerilerde bulundu. Avcı, ebeveynleri de, çocuklarını sıkmamaları konusunda uyardı.![]() Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS), 15 Mart 2015 Pazar günü saat 10.00'da tek oturumda gerçekleşecek. Uzman Psikojik Danışman ve Rehber Öğretmen Avcı, sınav öncesi Radyo Azelya'ya konuk olarak, öğrencilere sınav öncesi önerilerde bulundu. Sınavın saat 10.00'da başlayacağını ve 160 dakika süreceğini anımsatan Avcı, öğrencilerin sınav günü en geç saat 09.00'da hazır bulunmalarını zorunlu olduğuna vurgu yaptı. Sınavın tek oturum halinde olacağını ifade eden Avcı, sınavda 160 sorunun çıkacağını ve sınavda 4 yanlışın bir doğruyu götüreceğini hatırlattı. SINAVDA BAŞARI TAKTİKLERİ Sınavda sürenin sonuna kadar kullanılması gerektiğini kaydeden Avcı, sınavda başarının elde edilmesi için gerekli taktikleri şöyle açıkladı: “Zorlandığınız soru olursa mutlaka işaretleyip geçiniz. Sorularla inatlaşmamak gerekir. Uzun soru zor soru değildir. Özellikle Türkçe ve Sosyal Bilimler testinde az da olsa uzun paragraf soruları gelebilir. Sorunun uzunluğu öğrencileri korkutmamalıdır. Özellikle sayısal alandaki öğrenciler bu tür soruları okumakta sıkılmaktadırlar. Fakat en yapılabilir nitelikteki sorular bu tür sorulardır. Bundan dolayı uzun soru zor soru değildir. Kodlama stratejisi geliştirmek gerekir; Soru kitapçığından her sorunun ayrı ayrı okunup, doğru cevabının bulunduktan sonra, cevap kâğıdına kodlanması sınava giren çoğu adayların yaptıkları ortak hatadır. Her soru için soru kitapçığından cevap kâğıdına, cevap kâğıdından soru kitapçığına gidip gelmek hem bir zaman kaybıdır, hem de dikkat yoğunlaşmasını kesen ve kopartan önemli bir engeldir. Grup halinde kodlama yapmak için mutlaka beş soruyu cevaplandırmak gerekmez, sayfa sonları da uygun bir cevaplama aralığıdır. Ayrıca her soruya konacak özel işaretlerle; neyi yapıp, geride neyi, hangi durumda bırakıldığı kolayca görmeyi sağlayacaktır. Bu durum, cevap kâğıdı üzerinde herhangi bir hata yapıldığında, geriye dönüp bu hatayı kolayca telafi etme imkânı verecektir.” “İYİ BİR KAHVALTININ YERİNİ HİÇ BİR ŞEY TUTAMAZ” YGS'ye girecek olan adayların sınava girmeden önce sınav giriş belgisi ve nüfus cüzdanı veya süresi geçerli pasaportunun yanlarında bulundurması gerektiğini kaydeden Avcı, sınav gününde iyi bir kahvaltının yerini hiçbir şey tutamayacağını ve sınav sabahında kesinlikle yumurtanın yenilmemesi gerektiğine dikkat çekti. Avcı, sözlerine şöyle devam etti: “İyi bir kahvaltının yerini hiç bir şey tutamaz. Ama dengesini de iyi tutturmak lazım. Çok yerseniz sınavda rahatsızlık yapar. Az yerseniz şekeriniz düşer kafanız çalışmaz. Dengeli bir kahvaltı her zaman daha yararlıdır. Her ne kadar zihni çalıştırma konusunda herhangi bir işe yaramadığı klinik olarak kanıtlanmış olsa bile yine de yanınıza kuru üzüm gibi hızlı enerji veren şekerli besinler alabilirsiniz. Ağzı tatlandırır en azından. Aynı şekilde okunmuş badem şekeri falan da alabilirsiniz. Tabi ki o da hiç bir işe yaramayacak ama ileride kendinizden utanarak anlatabileceğiniz hoş bir anınız olur. Sınav günü son bir hafta içinde aldığınız elbiseleri giymeyin, erkeklerin sınav sabahı saçlarını ıslatmamaları, bayanların mümkün olduğunca makyaj yapmamaları ve parfüm kullanmamaları tavsiye edilir. Çok kasılmama, savaşa gider gibi veda sahneleri oluşturmamak hatta ailelerin okul önlerinde çocuklarını beklememeleri, çocukların sınava yalnız gitmeleri, öz güvenleri açısından daha sağlıklı bir davranış olacağı da bilinmelidir. Yanlarında su bulundurmaları fakat sınav esnasında fazla su içmemeleri gerekir. Heyecanlanma ve stres durumunda öğrencinin sınava bir dakika ara verilmesi, ellerine biraz su döküp ense kısmını ıslatmaları gibi davranışlardan sakının. Eğer stresiniz devam ediyorsa 3 defa burnunuzda derin nefes alıp ağzınızdan nefesinizi verin.” SINAV ÖNCESİ VELİLERE DÜŞEN GÖREVLER Ebeveynleri, çocuklarını sıkmamaları konusunda uyaran Avcı, sınav öncesi velilere düşen görevleri şu sözlerle açıklandı: “Sınavlarda başarılı olmak öğrencinin olduğu kadar anne babaların da isteği. Ancak bu dönemin dengeli ve sağlıklı olarak aşılması için anne babalara bazı görevler düşmekte. Bunların başında "kaygının yoğunlaşması ile birlikte çocuklarınız kendilerini daha çaresiz ve çözümsüz hissedebilirler. Bu nedenle daha tepkili olabilirler. Daha önceden kızmadıkları şeylere şimdilerde daha sert tepkiler gösterebilirler. Bu durumun geçici olduğunu düşünerek çocuğunuza karşı anlayışlı olunması gelir. Çocuğunuzun geleceği konusundaki endişeleriniz çocuğunuza yansır. Bu nedenle öncelikle aileler kaygılarını azaltmaya çalışmalıdırlar Kaygı gelecekle ilgili seyredilen olumsuz bir filmi andırır. Ve bu filmin sonu her zaman için felaketlerle biter. Yoğun kaygı yaşayan kişiler geleceği düşünmekten bugünü kullanamazlar. Sizin sınav sonucu ile aşırı meşgul olmanız çocuğunuzun da bu yönde meşguliyetini arttıracaktır. Çocuğunuza yardımcı olmak için çocuğunuzun bugünkü yaptıkları ile ilgilenebilirsiniz. Beden dili ve ses tonu ile verdiğiniz mesajlara dikkat edin. Anne babalar bazen çocuklarına 'sınav bizim için önemli değil, kazanamazsan da olur, canını sıkma, kafana takma' gibi önerilerde bulunmaktadırlar. Ancak eğer anne baba çocuklarına bunları söylerken beden dili ve ses tonları desteklemiyorsa yani ağızlarından çıkan ile bedenlerinin söylediği çelişiyorsa öğrenci daha çok beden diline dikkat edecektir. Ebeveynlerin kaygılı, üzüntülü halleri çabucak algılanır. Meli-malı kelimeleri dikkatle kullanılmalı. En az şu kadar net yapmalısın. Kimya ve biyolojiden ful yapmalısın. Başarılı olmalısın. Dikkatli olmalısın. Kendini dersine vermelisin bu yıl mutlaka kazanmalısın vb. Türünden zorunluluk ifade eden cümleler öğrencinin kaygısının artmasına neden olmaktadır. Bu tür zorunluluk ifade eden sözleri mümkün olduğunca az kullanmaya çalışın. Ders çalış demeyin. Sorumluluğunu bilen ve sınavlara hazırlanan öğrenciler için ailelerin uyarılarına ihtiyaç yoktur. Öğrenci ne kadar ders çalışacağına ve ne zaman ders çalışacağına kendisi karar verebilir. Anne babaların iyi niyetli olarak verdikleri ders çalış mesajları öğrencinin kaygısını arttırabilir. Bazı öğrenciler bu nedenle kendisi için değil ailesi için ders çalışması gerektiği düşüncesine kapılıp daha yoğun kaygı hissedebilir. Ya da ailesine tepki göstererek ders çalışmayı aksatabilir. Negatif motivasyondan uzak durun. Bazı anne babalar çocuklarının motivasyonunu artırmak için bu gidişle sen asla kazanamazsın, yata yata sınav kazanılmaz gibi sözler söylenerek öğrenci motive edilmeye çalışılır. Ancak negatif motivasyon pek az öğrencide başarılı olur. Hatta öğrencinin kendisini başarısız görmesine neden olarak kaygısını arttırabilir. Çocuğunuzdan beklentilerinizde gerçekçi olmaya çalışın (sözel bölümü bitiren bir öğrenciden tıp fakültesini kazanmasını beklemeyin). Her anne baba kendi çocuğunun daha özel olduğunu düşünür. Oysa her insanın objektif bakıldığında belli alanlarda kuvvetli yönleri olabildiği gibi belli alanlarda da zayıf özellikleri olabilir. Beklentileriniz ile çocuğunuzun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa çocuğunuz daha az kaygı yaşayabilir. Bu zor dönemde çocuklarınıza anlayışlı ve destekleyici davranın. Çocuğunuzu hiçbir zaman başka çocuklarla kıyaslamayın. Dayının kızı Boğaziçi'ne girdi sen de oraya girmelisin türünden yaklaşımlar çocuğunuza zarar verebilir. Her birey ayrı bir kişiliktir. Çocuğunuzu ancak gereken durumlarda ancak kendisiyle kıyaslayabilirsiniz. Yani önceki davranış biçimleriyle şimdiki davranış biçimlerini karşılaştırarak aradaki gözlenmiş olan değişimleri aradaki gözlediğiniz değişimleri ortaya koyabilirsiniz.”
YORUM YAZIN ![]()
|
|