Yazdığı köşe yazsında Ermeni meselesine değinen Bingöl Olay Gazetesi'nin başyazarlarından Servet Beki, “Tarihi ne kadar kaşırsanız kaşıyın, Acıları ne kadar yarıştırırsanız yarıştırın, Karşılıklı ne kadar boykot edersiniz edin, Altın harflerle yazılı bulunan tek bir cümle göreceksiniz: 1915'te İnsanlık değerler dünyasında iflas etmiştir” dedi.
İşte Beki'nin o yazısı;
ARMİNİ DİESPORASI
Eskiler ve hatta bizim kuşak, Ermenilere hala Armini der anadilimiz zazacada.
Genellikle zulmedenler için de kullanılır bu yörede..
Tam da Armini gibisin sözlerini duymayanınız yoktur hani.
Ermeni hele “ermeni soykırımı” gibi cümleler hala düşünce suçu sayılırken,
Ermeni meselesinin derinine inerek yazmak doğrusu cesaret istedi…
Ancak Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Beşir Atalay: “Yeni Anayasada şiddet içermeyen her düşünce çok daha özgür olacak” gibi demokratikleşmenin zeminine inince yazarlar kalemlerine biraz daha cesaretle sarılmış oldular…
Klavyelerinin tuşları biraz daha cesur şakımaya başlamış oldu….
27 Mayıs 1915 tarihinde kabul edilerek yürürlüğü giren Tehcir Kanunu,
1 Haziran 1915 günü dönemin resmi gazetesi Takvim-i Vekayi'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
“Savaş halinde olan devletin yönetimine karşı gelenler için askeri birliklerce tedbir almak için çıkarılan kanun” olup,
Bu ülkede Ermenilere uygulamıştır…
Ermeni Faciası;
Her şeyden önce acıların yarıştırıldığı,
Gözyaşı ve zulmün İngiliz tayı sırtında dörtnala koşuşturulduğu,
İnsanlığın müzayede salonlarında açık pazara satıldığı bir olay değildir….
Hiç kimse arşınladığımız tarihin o döneminde Ermeniler facia yaşamamış diyemez..
Ancak hiç kimse de tasvip edilmeyen bu faciaya “soykırım” diyemez…
Yalnız burada altını kırmızı kalemle çizmemiz gereken en önemli husus:
Ermeniler kadar kürt, zaza, türk, arap ve Ermenilere destek vermeyen ermeni bizatihi yine Ermeniler tarafından katledildiği gerçeğidir…
Dönemin yönetimini masum gösterip popolarını pamuktan tahtlar üzerine oturtarak masum gösterme çabasında değilim..
Ancak ecdadımızın camilere, avlulara ve ahırlara doldurularak diri diri yakılarak seyirci olan Ermenileri masum gösteren cahil aydınları da pohpohlayacak değilim..
Ermeni Tehcir kanunun gereği olarak yurdu boşaltırken uğradığı her yeri kana buluyor, yakıyor yıkıyordu..
Ermeni bunu yaparken benim ecdadımın eli de armut toplamamıştır tabi.
Acılar yaşandı mı sonuna kadar acılı günlerdi,
Kadınlar, çocuklar, hastalar, yaşlılar tehcir yollarında öldüler mi,?
Öldüler ve bu asla onaylanamaz.
Bütün bu acılara rağmen
Bu kanun bir soykırım projesi değildir..
Ruslarla savaş halinde olan devletin başkaldıran hak iddia edip düşmanıyla birlik olanlara uyguladığı aksiyonu bol, kan acı ve gözyaşının çok olduğu tasvip edilemez bir tür önlem politikasıdır…
Ben burada yaşanan faciayı anlarım,
Tehcir Kanununu anlarım,
Ermenilere yapılanları da anlarım,
Hrant Dink'e yapılan alçaklığı da anlarım,
Hatta gardımızı almayıp sokaklara düşüp;
Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Hrand Dink'iz” sloğanik kafaları da anlarım..
Ancak bu topraklar üzerinde yapılan her kazı çalışmasında ecdadımın bir uzvu Eskavatörün dişleri arasında savruluyorken,
Ecdadımı diri diri yakıp topluca çukurlara atan Ermenileri masum gösterip,
Peygamber masumiyeti yakıştıranları anlamam…
Anlamam avazımın çıktığı kadar yuhlarım ben onları…
Batı Âlemi öldürülen Ermenilerden bahsediyor.
Batı Âlemi Ermenileri öldürdük özür diliyoruz dememizi bekliyor,
Bir dürümlük para eden hayatlarıyla gazete köşelerini işgal eden zavallılar bile ermeni diesporası kurbanı olmayı içine sindirerek Ermenilerden özür dilesek ne olur diyor da,
Camilere, ahırlara doldurularak yakılan Müslüman kürt ve zazalardan bahsedip birilerini özre davet eden var mı acaba?
İşte bunu anlamam…
Karnı deşilen Müslüman kadınlardan bahseden var mı?
İşte ben bunu anlamam…
Süngülenen, üzerlerinde atış talimi yapılan çocuklardan bahseden var mı acaba?
Ey Ermeniler bu masumları yaktınız yıktınız ırza geçtiniz diyen var mı?
Siz Müslüman kürt ve zazalardan ne istediniz bre zalimler diyen var mı?
İşte ben bunu anlamam….
Tecavüz edilip karınları deşilen ninelerimizin, bacılarımızın analarımızın hesabı sorulmadan ermeni olmak isteyen Müslümanları anlamam ben…
Tehcir utancını her daim gündemde tutan cahil aydınlarımızı anlamadığım gibi,
Acılar üzerine siyasi rantla it dalaşı yapanları da anlamam ben…
Devşirilmiş duruşlarla zihin kirliliğine katkı sunanları,
Ülkenin bu tarafındaki topraklara davet ediyorum..
Yürüyeceğiniz topraklar altında inim inim inleyen insanlık göreceksiniz…
Sözün bittiği yerde olacaksınız..
Toplu ermeni mezarları göreceğiniz gibi,
Bir mezar taşı bile olmayan toplu Müslüman çukurları göreceksiniz…
Hâsılı insanlığın ayaklar altında pul kadar değer taşımadığı yıllara şahadet edeceksiniz.
Zihinsel özrü bile kabahat sayılmayan bir liderin meclisinde çıkardığı kanunun nazarımda sigaramın külü kadar değeri yoktur,
Yarın İsrail devleti de aynına benzer kararlar alacaktır şüphesiz,
Bunun da bir değeri olmayacaktır nazarımda..
Değerli olan biz burada yaşayan gerçekleri yasakların gölgesinden kurtularak ,
İnsan olarak görmemizdir..
Tehcir yolunda yaşanan Ermenileri de,
Ermenilerin ecdadımıza yaptıklarını da net olarak görüp muhasebesini yaptığımız gün sorun olmaktan çıkacaktır…
Tarihi ne kadar kaşırsanız kaşıyın,
Acıları ne kadar yarıştırırsanız yarıştırın,
Karşılıklı ne kadar boykot edersiniz edin,
Altın harflerle yazılı bulunan tek bir cümle göreceksiniz:
1915'te İnsanlık değerler dünyasında iflas etmiştir
Ogün insanlık korkunç bir uçurumun kenarında duruyordu,
İnsanlıktan nasibini alamayan güçlerin güç oyun sahnesi için start almıştı,
Bir ara gardını alamayıp insanlığın yok oluşu bölümü sahnelendi,
Ve insanlık değerler dünyasındaki iflası bir ömür kapalı gişe oynadı..
Oynamaya da devam ediyor…
Servet BEKİ
www.servetbeki.com