Bingöl Üniversitesi Genel Sekreteri ve Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdullah Taşkesen, Genç ilçesinde “Birey Toplum ve Ahlak” isimli bir konferans verdi. Genç İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından organize edilen konferans, Genç Şehit Hakan Akdere Kültür Merkezinde düzenlendi. Genç ilçesinde faaliyet yürüten liselerin son sınıf öğrencilerine yönelik konferansa öğrenciler yoğun katılım gösterirken, Genç Genç Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Rıdvan Polat, Genç İlçe Milli Eğitim Müdürü Remzi Dinler, okul idareciler ve öğretmenler de konferansta hazır bulundular.
Her bir bireyin en iyi bildiği ve uzman olduğu bir alanının ya da mesleğinin olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Taşkesen, “Çok farklı alanlarda bilgi sahibi olmak güzeldir. Çok şey öğrenmek ve hayatına tatbik etmek fevkalade bir durumdur. Ama en az bir şeyi en iyi bilin” dedi.
“Erdemli Dürüst Nasıl Oluruz Onun Üzerinde Durmalıyız”
“Toplum olarak ilk etapta bilgili ve donanımlı bir insan olmak yerine, karnımızı nasıl doyururuz onu düşünürüz” diye sözlerini sürdüren Prof. Dr. Taşkesen, “Birey olarak bazı zaaflarımız ve eksikliklerimiz vardır. Bunları günlük hayatın her aşamasında görebiliriz. Bütün anne ve babalar çocuklarının iyi bir meslek sahibi olmalarının ister ve bunun için çabalarlar. Bir makama gelmeleri için mücadele ederler. Makam bir hastalıktır. Meslek altın bileziktir. Toplum olarak makamı mesleğe tercih ediyoruz. Bu da toplum olarak tam sosyalleşemediğimizi gösteriyor. Sanayi toplumundan sonra kişilikli olmayı pratiğe dökmek zorlaştı. Kişilikli ve dürüst olmak çok zordur. Toplum olarak kişilikli, erdemli ve dürüst nasıl oluruz onun üzerinde durmalıyız” diye konuştu.
“Biz İlmin Yanında İrfanı Kaybettik”
“Eskiden bilim adamlarına ilim ve irfan sahibi denirdi” sözleri ile konferansına devam eden Prof. Dr. Taşkesen, “Ama biz ilmin yanında irfanı kaybettik. Şimdi ilim var ama irfan yok. Kaybetmeyi ahlaksız bir teklife tercih ettik. Şunu unutmayın ki insan hayatında öyle değerler vardır ki o yolda mağlup olsanız dahi galip gelirsiniz. Yeter ki değerleriniz kişiliğiniz olsun. Kişilikli insan sayısı giderek azalıyor. Sanayi toplumundan sonra kişilik değerleri ayaklar altına alındı. Gelişmekte olan ülkemizde insanlar iyi bir üniversitede okuyorlar ama toplumsal hayatta karşılarına farklı dinamikler çıkıyor” şeklinde konuştu.
Herkesin kendisi hakkında konuşulmasını istediği bir dönemden geçtiklerini belirten Prof. Dr. Taşkesen, “Günümüzde herkes şan şöhret peşinde koşuyor. Herkes kendisi hakkında konuşulmasını istiyor. Bu bir hastalıktır. Riyakarlık aldı başını gidiyor. Bireyci bir toplum var. Bireyciliğin iyi olduğu kadar kötü yanları da var. İslam dini bireyciliği tasvip etmiyor. Cemaat kültürü İslam toplumlarında daha ağır basar. İslam toplumlarında bir olaya sebep olan onu yapmış gibidir. Bizim toplumumuzda hala cemaat kültürü yaşanıyor. Bir ihtiyacınız olduğunda komşunuzdan isteyebiliyorsunuz. Ama Batı toplumunda herkes kendi ihtiyacını kendisi karşılıyor. Komşusundan biri ölse haberi olmuyor. Bireycilik Batı toplumunda daha yaygın durumda. Şunu bilmenizi istiyorum. Bir inanmayan kafirin bütün sıfatları kâfir sıfatı değildir. Bir müminin de bütün sıfatları mümin sıfatı olmayabilir. Öyleyse ahlaklı insanın güvenilir insan olması lazım. Ahlaklı insan, güler yüzlü, doğru sözlü, güvenilir ve tatlı dilli olmalıdır. Yardım sever olmalıdır” diye ifade etti.