Sunuculuğunu Erhan Ozan'ın yaptığı program, Nurullah Hekimoğlu'nun okuduğu Fetih Suresi'nin 27-29. ayetlerinin tilaveti ile başladı.
Katılımcıları selamlayan Abdulhakim Beyazyüz; “Ahlakın kaynağı din mi, insan mı, yoksa toplum mu?” sorularıyla konuşmasına giriş yaptı. Ardından günümüz ahlaki anlayışının şekillenmesinde toplum üzerinde çok önemli etkiler bırakan post-modern yaklaşımlar üzerinde durarak konuşmasını sürdüren Beyazyüz, daha sonra İslam'da Ahlakın neye karşılık geldiği üzerinde durarak "Ahlak, mutlak teslimiyettir. Kur'an'a ve Allah'a sıkı bir teslimiyet gerektirir. İnsanın; Allah'a, topluma ve çevreye karşı sorumluluklarının farkında olmasını sağlar." diyerek sözlerini devam ettirdi.
Abdulhakim Beyazyüz, sözlerine “Ahlak, sorumluluk ile ilgili bir kavramdır. Allah ile bağı koparılan insan gün geçtikçe değer kaybeder. Günümüzde toplumsal cinsiyet tabiri ile kadınlar erkek, erkekler kadın olmak istiyor. Batı kültürünü taklit etmekle birlikte aile kavramı yok olmaya başladı. Boşanmalar, intihar vakaları arttı; tahammüller azaldı, merhamet duygusu yok olmaya başladı. Herkes kendi odasına çekildi, telefonlar bizi birbirimizden ayırdı. Geçmişini ve geleceğini düşünmeyen nesiller yetişti. Su içtikçe içen, doymayan deve misali bir nesil yetişti. Rabbimiz, “Vahiy rahmettir.” buyuruyor. Bizler sahipsiz değiliz. Oyun eğlence olsun diye yaratılmadık. Rabbimiz bizi güzel bir fıtrat üzere iradeli varlıklar olarak yarattı. Hayatımıza anlam kattı. Bizi sorumlu varlıklar olarak yarattı. Sorumluluk sadece belli bir zaman dilimini kapsamaz. Bizler içinde bulunduğumuz zaman ile birlikte geçmiş ve gelecek zamanımızdan sorumluyuz. Allah'a karşı olan sorumluluğumuz; bizi ailemize, çevremize, doğaya, tüm canlılara karşı sorumlu kılmaktadır.
Beyazyüz ayrıca, “Ahlakın üç temeli vardır: Bunlar; vahiy, temiz fıtrat ve akılı selimdir. Bu üç temeli biraz daha açmak gerekirse yüce bir varlık vardır. Bu yüce varlık, iyilik ve güzelliklerin kaynağıdır. İnsanı da bu yüceliklere ve güzelliklere sahip olmak için var etmiş ve bunun için insanı bu özelliklere sahip olacak şekilde yaratmıştır. İnsanın amacı da bu özelliklerini iyi kullanması ve tercihini de özgür iradesiyle iyilik ve güzellikten yana kullanmasıdır. Vahiy Allah'tan gelir; fıtrat Allah'ın eşyayı, canlıyı ve insanı üzerinde yarattığı ahenk ve normlar düzenidir. Akıl da doğru ile yanlışın, iyi ile kötülüğün arasını ayırmaya matuf ilahi bağıştır. Şu halde vahiy gibi fıtrat ve akıl da ilahi menşelidir yani Allah'tandır. Mümin bireyler olarak nasıl bir ahlaki modeli örnek almalıyız sorusu içinse en güzel örnek olan Hz. Muhammed (sav)'ı örnek ve model almalıyız. O'nun sünnetine uymaya gayret etmeliyiz. Sünnet Hz. Peygamber'in dini yaşaması, uygulaması ve açıklamasıdır. Sahih Sünnet'i devre dışı bırakmak Hz. Peygamber'i devre dışı bırakmak anlamına gelir. Hz. Peygamber'i örnek almadan Müslümanca yaşamak mümkün değildir. Ticaretimizde, ailemizde, çevre ve temizliğimizde, iktisat ve tüketim ahlakımızda kısacası hayatın bütününde bu örnekliği kendimize düstur edinirsek toplumsal dönüşümdeki modelliği yani gerekli Sünnetullah'ı uygulamış oluruz. Hz. Peygamber (sav), Kur'an'ın açık emriyle, kendisine uyulması ve hareketleri model alınması gereken en güzel örnek ve ideal bir şahsiyet olduğunu bize göstermektedir. İnsanlara dünya ve ahirette mutlu olmanın aydınlık yolunu gösteren Peygamberimiz; öğrettiği inanç, ibadet ve ahlak ilkelerini kendisi uygulayarak en güzel model olmuştur. Bu sebeple “Peygamberimizi her konuda örnek alırsak dünyamız mutlu, ahiretimiz de cennet olur.” dedi ve sözlerini sonlandırdı.
Program katılımcıların soru ve katkıları ile nihayete erdirildi.