Adana'dan bir sonbahar daha çıkacak mı?Bu yıl 16. kez düzenlenen Adana Altın Koza Film Festivali'nde jüri başkanı Nuri Bilge Ceylan. Ulusal filmler arasında yarış Pus, Uzak İhtimal, Köprüdekiler ve Mommo arasında geçecek gibi gözüküyor.Adana Altın Koza Film Festivali, bu yıl daha çok Cannes'da da jüri başkanlığı yapan Nuri Bilge Ceylan'ın ekmeğinden yemek istiyor. Yönetmenin bir de özel basın toplantısı yapacağı festivalde, her sene olduğu gibi yine ulusal yarışmanın galibi merakla beklenecek. Zira geçen yıl Sonbahar, dünya galasını yaptığı festivalde en iyi film ödülünü kucaklamıştı. Bu yıl ise 11'e 10 Kala, Dilber'in Sekiz Günü, Gölgesizler, Hayatın Tuzu, İki Dil Bir Bavul, Köprüdekiler, Mommo, Pandora'nın Kutusu, Pus, Süt, Uzak İhtimal ve Vicdan yarışacak. Pandora'nın Kutusu, Dilber'in Sekiz Günü, Vicdan ve Süt, önceden Antalya ve İstanbul da dahil olmak üzere sayısız festivalde yarıştıkları için ödül rekabetine sokulmayacağını düşünüyorum. Bu sebeple de ilk kez İstanbul Film Festivali'nde gösterilen ve ilgi odağı olan Uzak İhtimal, Köprüdekiler, Mommo gibi filmler, en öne çıkan eserler. Kanımca bir müezzin ile bir rahibe adayının soyut aşkını anlatan “Uzak İhtimal” en iyi film (“Pus” ve “İki Dil Bir Bavul”u izlemediğimi de belirteyim). Ancak jüriden ona ödül çıkacağını tahmin etmiyorum. Bu sebeple de minimalist İran sineması ekolünün ürünü “Mommo” ile belgesel estetiğine yakın minimalist tarzıyla “Köprüdekiler”, bir hayli iddialı. Bu yılın Sonbahar'ı olsa olsa “Pus” olabilir Tabii “Rıza” ile geçen yıl Ankara Film Festivali'nde en iyi film ödülünü kucaklayan Tayfun Pirselimoğlu'nun yine sıradan bir adamın suçla bozulan hayatına uzanan Ruhi Sarı'lı filmi “Pus”, biraz da dünya prömiyerini yapacağı için bir adım önde gibi. Bu sebeple de bu yılın “Sonbahar”ı olması sürprizle karşılanmamalı. Zaten zor bir şey değil. Türk sinemasında birazcık eli yüzü çekilen filmler, başyapıt ilan ediliyor. Aynen “Sonbahar” örneğinde olduğu gibi... Bu filmlerden sonra ise Pelin Esmer'in arşivci babasının hayatını belgesele çektikten sonra 130 dakikalı bir uzun metrajlı kurmaca filme uyarladığı eseri “11'e 10 Kala”, ultra ve anlamsız minimalist tarzıyla İstanbul'daki yalnızlığı ve dostluğu anlatması açısından ciddiye alınabilir. Diğer filmlerden ise belgesel “İki Dil Bir Bavul”un alsa alsa bir özel ödül alacağını düşünüyorum. “Gölgesizler”, “Hayatın Tuzu” gibi eserlerin ise dikkate alınması zor. Ettore Scola'ya ve İran filmlerine dikkat! Diğer bölümlere baktığımda, özellikle “Özel Bir Gün” ile tanınan İtalyan usta yönetmen Ettore Scola'nın başta “Balo” olmak üzere “Varennes Gecesi” ve “Birbirini Öyle Çok Sevmiştik ki” filmleri sinefilleri memnun edebilir. Zira Scola'nın bu filmlerine başka yerde ulaşmak pek de kolay değil. Dünya sineması bölümünde benim pek hazzetmediğim yönetmen Daniel Bürmann'ın son filmi “Boş Yuva” (“Empty Nest”), şiddetle önerdiğim Jerry Skolimowski'nin “Anna ile Dört Gece”si ve eğlenceli bir vakit geçirmekten için biçilmiş kaftan olan Paul Dano-Zooey Deschanel odaklı Amerikan bağımsız romantik-komedisi “Devasa” (“Gigantic”) öne çıkan filmler. Ayrıca ‘İran filmleri' seçkisinde yer alan, Jafar Panahi, Majid Majidi, Mohsen Makmalbaf gibi yönetmenlerin kariyerlerinin en önemli filmleri de tercih edilebilir! Haberturk YORUM YAZIN
|
|