Marifet–Der Yönetim Kurulu Başkanı Tekin Gönç, Bediüzzaman Said Nursi ve eseri Risale-i Nur Külliyatı'ndaki fikirlerin doğru bir şekilde herkese ve her kesime aktarılması için 2009 yılının sonlarına doğru birkaç gönüllü arkadaşlarıyla beraber böyle bir dernek kurduklarını söyledi.

Derneklerinin kuruluşunu gerçekleştirir gerçekleşmez, Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin vefatının 50. yılı münasebetiyle bir konferans tertip ettiklerini belirten Gönç,

Bingöl tarihinde ilk olarak düzenlenen Said Nursi Anma Konferansı'na yaklaşık 5 bin kişinin yanı sıra birçok ilim adamı, kanaat önderi ve kamu ve sivil toplum kuruluşlarının yetkililerinin katıldığını belirterek, “Ancak yerimizin dar olması ve halkımızın yoğun ilgisi nedeniyle halkımıza yer konusundaki ihtiyaçlarına cevap veremediğimiz için mahcup kaldık. Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin hayatı, dava şuuru ve günümüz meselelerine çözüm önerileri konulu konferansta, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin hayatı, Bediüzzaman Said Nursi'de dava şuuru, günümüz sorunlarından imanî, İslami problemler, ana-baba hakkı, sefahat ve dalaletten gelen problemler, milliyetçilik ve Kürt sorunu gibi sorunlar ve çözüm yolları konuşuldu. Konferans sonucunda Derneğimizin bastırmış olduğu bir de kitapçık dağıtıldı. Geleneksel hale getirilmesi planlanan Bingöl Said Nursi Anma Konferansı ile ilgili çalışmalar sürdürülmekte, daha organizeli ve katılımlı konferans tertip edilmesi için çalışmalar yürütülmektedir” ifadelerini kullandı.
MENFİ MİLLİYETÇİLİK (IRKÇILIK ) SORUNU

Milliyetçiğin ikiye ayrıldığını kaydeden Gönç, milliyetçiliğin tanımını şu sözlerle açıkladı:

“Biri; kendi ırkının varlığını kabul edip, kendi ırkını sevmek, kendi ırkının refah ve gelişimi için çalışmak olan müsbet milliyetçilik, diğeri; sadece kendi ırkını sevmek, başka ırkları inkar etmek, aşağılamak, yutarak beslenmek olan menfi milliyetçilik. Her insan kendi ırkını sevebilmeli, kendi ırkının refah ve mutluluğu için çaba gösterebilmeli, bundan dolayı kişi kınanmamalıdır. Kendi isteği ile kendi ırkını belirleyemeyen kişilerin ırkları inkar edilmemeli ya da aşağılanmamalıdır.”

“Ülkemizde on yıllardan beridir bir Kürt sorunu yaşanmaktadır” diyen Gönç, “Çözülmesi için bölgenin ekonomisinin geliştirilmesi ve işsizlik problemine yönelik etkili çalışmaların başlatılması ve hızlı bir şekilde neticelendirilmesi ve bölge ekonomi cazibe merkezlerinin oluşturulması eğitim sorunlarının giderilmesi için ana dilde eğitim verilmesi okullarda okul çağı başlangıcı olan anasınıfından itibaren din ve vicdan eğitiminin verilmesiyle çözülebilecek iç içe girift bir meseledir. Ülkemiz siyasilerinin sivil toplum kuruluşlarının konunun üzerine cesaretle giderek ve oy kaygısı ve yanlış anlaşılırım korkusu olmadan acilen çözüm bulması gereken bir meseledir. Kürt meselesinin Avrupalı devletlerin inisiyatifinden alınarak iki kardeş millet olan Türklerin ve Kürtlerin kardeşane olan birlik ve beraberliklerinin tekrar sağlanması gerekmektedir. Kürtlerin itibarının geri verilmesi için:
Kürtlerin Osmanlı Devletine 1. Dünya Savaşında İhanet etmediğini tarihi belgelerle açıklamak. Kürtlerin Dini yönlerini tekrardan kuvvetlendirerek vicdani duygularını harekete getirmek. Eğitimin ana dilde yapılmasını sağlamak. Risale-i Nur'un okullarda din dersi eğitimi noktasında eğitim kaynağı olarak kullanmak: En azından milliyetçilik ile ilgili olarak risale-i nur'da geçen meseleleri okullarda ders olarak vermek.
Kürt meselesinin sadece Türkiye'ye has bir sorun olmadığı basiretinde bulunarak; bölge ülkeleri ile birlikte ortak bir hareket belirlemek. Bu amaçla Bediüzzaman Said-i Nursi'nin ötelerden beri bir Barış Projesi olan Medreset-Üz Zehra Projesi'ni hayata geçirmek.
Ülkemiz yedi coğrafik bölgesi içinde en az iki ekonomik cazibe merkezinin oluşturulması
Mevcut Üniversitelerin hızla genişletilmesi ve bulundukları illerin nüfus ve ekonomik faaliyetlerine ve kaynaklarına uygun bir şekilde yapılandırılması.Doğuda İran sınırında, Irak sınırında ve Suriye sınırında olmak üzere El- Ezher Üniversitesi'nin küçük bir benzeri olarak üniversite açmaktır. Açılan Üniversitede: Arapça'nın vacib (olmazsa olmaz kabilinden), Türkçe'nin lazım (gereklilik) ve Kürtçe'nin de caiz kılınarak bu üç dilin eğitim dili olarak belirlenmesi. Bu sayede bölgenin ( Orta doğunun ve Kafkas ve Orta Asya) halklarının kaynaşmasını sağlamak mümkün olur” diye konuştu.
AÇILIM SÜRECİ BAŞLADIĞI GÜNKÜ GİBİ SÜRATLİ BİR ŞEKİLDE YÜRÜMEMEKTE
Açılım süreci başladığı günkü gibi süratli bir şekilde yürümemekte olduğunu ifade eden Gönç, “Açılım ülke için büyük bir fırsattı ve hızla devam etmesi gerekirdi. Ancak gerek muhalefetin tavrı, gerek bilerek veya bilmeyerek ortamı geren çıkışların oluşması nedeniyle süreç bir nebze de olsa baltalandı. İçte ve dışta huzur ve barışın sağlanması, ekonomi, işsizlik, terör gibi sorunların ortadan kalkması için açılım sürecinin hızlanması ve Kürt sorununun çözümü için radikal adımlar atılması gerekmektedir. Asırlar öncesine dayanan ve Cumhuriyet dönemine kadar süre gelen kardeşlik bağları çerçevesinde, karşılıklı diyaloglarla sorun çözülmeli, Türkler de, Kürtler de hiçbir haktan alıkonulmamalı, her türlü hürriyet verilmelidir. Ümmet birliği, İslami kardeşlik, bu ülkede birlikte mes'ud bir şekilde yaşamak, Kürt sorununun çözülmesinden ve hürriyetlerin kısıtlanmamasından geçer. Ayrıca Dernek olarak her platformda söylediğimiz gibi, tam özgürlükçü, sivil bir anayasanın derhal hazırlanarak vakit kaybetmeksizin yürürlüğe konulması acil ihtiyaçtır. Çifte standartların ortadan kalktığı, ırk probleminin çözüldüğü, başörtüsünün her alanda serbest bırakıldığı bir anayasanın düzenlenmesi acilen gerekmektedir. Reformların önünü tıkayan engellerden en büyüğü de derin devlet yapılanmasının kullandığı taşeron terör örgütleridir. Bu örgütlerin tamamen tasfiyesi deşifre edilerek millete komplo kuranların derhal adalet önüne çıkarılması, caydırıcı cezalarla cezalandırılması ve millete hesap vermelerinin sağlanması gerekmektedir. Hazır Anayasa'nın milletimizin ihtiyaçlarına yeterince cevap verememesi ve günümüz ihtiyaçlarının farklılaşması nedeniyle acilen sivil, insan hak ve hürriyetlerine saygılı bir anayasanın oluşturulması ve yürürlüğe konulması gerekmektedir” şeklinde konuştu.

0