Altaner, 1999 yılında büyük maddi ve manevi kayıpların yaşandığı Gölcük depreminden sonra çok sayıda konutun sigortasız olduğunun ortaya çıktığını ve büyük maddi kayıpların deprem sigortası ihtiyacını zaruri hale getirdiğini söyledi. Altaner, konutları bu tip felaketlere karşı güvence altına almak için 2000 yılında kurulan DASK'ın (Doğal Afet Sigortaları Kurumu) başarılı olduğunu söyleyerek “Bingöl depreminde 2 milyon 850 bin TL ve bu yıl yaşanan Simav depreminde 5 milyon liralık hasar ödeyen DASK sınavı başarıyla geçmiştir” dedi.
“4 EVDEN BİRİNDE VAR”
Türkiye'de halen dört evden sadece birinin zorunlu deprem sigortası bulunuyor. Bu konudaki görüşlerini aktaran Hasan Altaner, ekonomik gelir seviyesinin bölgesel farklılıklar göstermesinin sigortalılık oranlarına da yansıdığını, bu nedenle Marmara Bölgesi'nde sigortalılık oranı yüksek iken Doğu Anadolu'da düşük olduğunu söyledi. Altaner, zorunluluk anlamında yaptırımının olmamasının da sigortalılık oranının büyümemesi üzerinde etken unsurlardan biri olduğunu söyleyerek, sigortalılık oranının artırılması için teminat kapsamları ve ödeme seçeneklerinin genişletilebileceği önerisinde bulundu. Altaner sözlerine şöyle devam etti: “Sigorta bilincinin artırılmasına yönelik Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yapılarak sigorta konusu müfredat kapsamına alınabilir. Sigorta şirketleri olarak kurum ve kamu otoritesi ile birlikte kitle iletişim araçlarından faydalanarak kitlelere ulaşılabilir. Bunun yanı sıra acenteler zorunlu deprem sigortası konusunda sigortalılarını bilgilendirmek durumundadır. Zorunlu deprem sigortasının bir ihtiyaç olduğunu sigortalıya hissettirmesi bu aşamada çok önemlidir.”
