EĞİTİME BAKIŞ 2016 RAPORUEğitim Bir Sen Bingöl Şubesi, sendikalarının genel merkezi tarafından hazırlanan Eğitime bakış 2016 raporunu kamuoyuyla paylaştı. Raporun, Türkiyede eğitimle ilgili hemen hemen bütün göstergeleri içerdiği vurgulandı.![]() Eğitim Bir Sen Manisa Şube Başkanı sendikaları tarafından hazırlanan ‘Eğitime bakış 2016' raporunun detaylarını paylaştı. Eğitim-Bir-Sen'in, 402 bini aşkın üyesiyle eğitim hizmet kolunun yetkili sendikası ve Türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşu olduğu belirtilen raporda, 24 yıldır özlük ve özgürlük mücadelesi verildiği kaydedildi. Türkiye'nin mevcut eğitim durumunu ortaya çıkaran raporda yer alan önemli başlıklardan bazıları şöyle: 6-13 yaş aralığında net okullaşma neredeyse yüzde 100'e ulaştı Ülkemizde son yıllarda bütün eğitim kademelerinde okullaşma oranlarında kayda değer bir büyüme kaydedilmiştir. 2015-2016 eğitim öğretim yılında, ilkokul çağını kapsayan 6-9 yaş grubunda yüzde 98,81 ortaokul çağını kapsayan 10-13 yaş grubunda ise yüzde 99,05 net okullaşma oranlarına ulaşıldığı görülmektedir. Lise çağındaki her 100 gençten 15'i eğitimin dışında Ortaöğretimin 2012 yılından itibaren zorunlu eğitim kapsamına alınmasıyla bu kademede okullaşma oranları son yıllarda ciddi artış göstermiştir. Ancak, ortaöğretimi kapsayan 14-17 yaş grubundaki her 100 öğrenciden yaklaşık 15'i eğitimine devam etmemektedir. Bu durum, yeni politikaların geliştirilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Mesleki eğitime devam eden öğrenci oranı OECD ortalamasının üstüne çıktı Mesleki eğitim kapsamına giren okul türlerine devam eden öğrencilerin tüm öğrenciler içerisindeki payını ifade eden meslek lisesi öğrenci oranı 1990-1997 yıllar arasında yüzde 45 seviyesinde seyretmiştir. 28 Şubat sürecinde alınan katsayı kararına bağlı olarak, meslek lisesi öğrenci oranı 2002 yılına kadar sürekli azalmış ve yüzde 35 seviyesine gerilemiştir. Daha sonraki yıllarda söz konusu oran 2014 yılına kadar sürekli artış göstermiş ve yüzde 50'ye ulaşmıştır. Özel öğretim kurumlarının sayısı artıyor Okul öncesinden ortaöğretime tüm kademeler göz önünde bulundurulduğunda, 1990 yılında 157 bin civarında olan özel öğretim kurumu öğrenci sayısı, 2000 yılında 272 bine, 2010 yılında 498 bine, 2015 yılında ise 1 milyon 174 bine çıkmıştır. Oransal olarak bakıldığında özel öğretim kurumlarına devam eden öğrencilerin, açık öğretim öğrencileri dâhil, tüm öğrenciler içerisindeki payı 1990 yılında yüzde 1,5 civarında iken, 2000 yılında yüzde 2,1'e, 2010 yılında yüzde 3,0'a, 2015 yılında ise yüzde 6,7'ye yükselmiştir. Açık öğretimdeki öğrenci artışı sinyal veriyor Açık öğretimde (ortaokul ve lise) öğrenim gören toplam öğrenci sayısı 2007 yılından itibaren sürekli artış göstermektedir. 2015 yılında toplam 1.874.210 açık öğretim öğrencisi bulunurken, bu öğrencilerin 1.536.135'i açık lise öğrencisi, 338.075'i ise açık öğretim ortaokulu öğrencisidir. Ortaöğretimde, 2015 yılı başında açık öğretim öğrenci sayısının toplam öğrenci sayısına oranı yüzde 26,45'i bulmuştur. Başka bir ifadeyle, her dört öğrenciden biri açık ortaöğretim lisesine gitmiştir. Geçen yıl yapılan değişiklikle, TEOG yerleştirmelerinde herhangi bir örgün öğretim kurumuna yerleşemeyen öğrenciler zorunlu olarak açık öğretim lisesine yerleştirilmektedir. Ayrıca, iki yıl üst üste sınıf tekrarı yapan lise öğrencileri de açık ortaöğretime kaydırılmaktadır. Buna bağlı olarak, açık öğretim lisesi, öğrencileri için nitelikli bir alternatif olmaktan ziyade sistemde başarısız öğrencilerin yönlendirildiği depo kurum haline gelmiştir. İlk ve ortaokullarda yaklaşık 60 bin derslik ihtiyacı var İlk ve ortaokul kademelerinde ikili eğitim yapan okul ve öğrenci oranları 2010 yılından (sırasıyla yüzde 22 ve yüzde 51) 2015 yılına (sırasıyla yüzde 19 ve yüzde 46) az miktarda düşüş göstermiştir. 2015 yılında dersliklerin yaklaşık yüzde 16'sında ikili eğitim yapılmıştır. Buna göre, sınıf mevcutları ve okullaşma oranları ile ilgili veriler sabit kalması durumunda ilk ve ortaokullarda ikili eğitim uygulamasına son verebilmek için yaklaşık 60 bin derslik ihtiyacı vardır. 2015-2016 eğitim-öğretim yılı için, Türkiye genelinde ilköğretimdeki öğrencilerin yaklaşık yüzde 8'i; ortaöğretimdeki öğrencilerin yaklaşık yüzde 11'i taşımalı eğitim kapsamında merkez okullara taşınmaktadır. Öğretmen dağılımındaki dengesizlik fırsat eşitsizliğinin en büyük gerekçesi Türkiye'de öğretmenlerin tecrübe açısından bölgelere ve illere göre dengesiz dağılımı, eğitimde fırsat eşitliği bağlamında endişe verici boyuttadır. Türkiye genelinde kamu çalışanı öğretmenlerin hizmet süresi ortalaması 11,7 yıl iken, Kuzeydoğu Anadolu, Ortadoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde sırasıyla 6,0, 6,7 ve 7,2'dir. Öğretmen hizmet süresi ortalamasının en yüksek olduğu iller sırasıyla İzmir (15,6), Aydın (15,5), Karabük (14,9), Ankara (14,9), Yalova (14,8) ve Balıkesir (14,8) iken, en düşük olduğu iller sırasıyla Şırnak (1,8), Hakkâri (2,0), Ağrı (2,8), Muş (3,1) ve Bitlis'tir (3,9). Onuncu Kalkınma Planı'nda belirlenen hedef doğrultusunda, öğretmenlerin dezavantajlı bölgelerde ve okullarda uzun süreli çalışması özendirilecek birtakım düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Özellikle öğretmenlerin özlük hakları ile ilgili bir düzenlemenin bu doğrultuda etkili bir politika aracı olacağı düşünülmektedir. Öğretmen atama ve yer değiştirmeleri fırsat eşitsizliğini artırma riski oluşturuyor Yer değiştirme ile bulunduğu ilden ayrılanların büyük çoğunluğunu Güneydoğu, Ortadoğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerindeki öğretmenler oluşturmaktadır. İller arası yer değiştiren öğretmenlerin yaklaşık yüzde 52'si bu bölgelerdeki illerden ayrılmıştır. İller arası yer değiştiren öğretmenlerin önemli bir kısmı (yüzde 43) Akdeniz, Ege ve İstanbul bölgelerinde bulunan illere tayin olmuştur. Genel olarak bakıldığında iller arası yer değiştirmelerde öğretmenlerin görece az gelişmiş illerin bulunduğu bölgelerden ayrılarak, görece daha gelişmiş illerin bulunduğu batıdaki bölgelere doğru hareket ettiği görülmektedir. İller arası yer değiştirme ile ayrılan öğretmenlerin oranlarının yüksek olduğu doğu bölgelerinde ve sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi düşük olan illerden ayrılan öğretmenlerin yerleri büyük oranda yeni atanan öğretmenlerle doldurulmaktadır. İlk atama ile atanan yeni öğretmenlerin yüzde 73'ü doğu bölgelerindeki illere atanmaktadır. İller arası yer değiştirmeye bağlı atamalar ve ilk atamalar birlikte değerlendirildiğinde, doğu bölgelerindeki öğretmen ihtiyacı yüzde 90 ve üzeri oranlarda ilk atamalarla atanan yeni öğretmenlerle karşılanırken, diğer bölgelerde yüzde 49 ila yüzde 75 arasında değişen oranlarda iller arası yer değiştirme ile atanan deneyimli öğretmenlerle karşılanmaktadır. Öğrenciler öğretmen, öğretmen adayları ise atama bekliyor Eğitim fakültelerindeki mevcut öğrenci sayıları, yeni kayıt öğrenci sayıları ve mezun sayıları birlikte değerlendirildiğinde ve ayrıca fen-edebiyat fakültelerinin mezunlarına verilen pedagojik formasyon sertifikalarının sayısı göz önünde bulundurulduğunda, önümüzdeki yıllarda da öğretmen arzının birçok alanda öğretmen talebinden daha fazla olacağı öngörülmektedir. 2015 yılında 417.480 öğretmen adayı KPSS Eğitim Bilimleri Testine girmiştir. 130 bin öğretmene ihtiyaç var Kamu okullarında çalışan 40 bin civarında norm fazlası öğretmen bulunmaktadır. Kurum (okul) bazlı 130 bin öğretmen ihtiyacı varken (Şubat 2016 verisi), öğretmenlerin yüzde 5'inin ihtiyaç fazlası olarak ihtiyacı olmayan okullarda görev yapıyor olması eğitimde fırsat eşitliği bağlamında ve kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı açısından son derece sorunlu bir durumdur. Anayasal haklar kapsamında tanınan aile bütünlüğünün korunması ve sağlık ihtiyaçlarının giderilmesi gibi haklar ihlâl edilmeden bu sorunun çözümüne yönelik politikalar geliştirilmelidir.
YORUM YAZIN ![]()
|
|