KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
30 Nisan 2025 Çarşamba
°C
Misafir öğrencilerden başkan çelik`e ziyaret
Misafir öğrencilerden başkan çelik'e ziyaret
 ‘Sancaktepe'den Bingöl'e Sevgi Köprüsü–2009' projesi kapsamında İstanbul'dan Bingöl'e gelen 40 üniversite öğrencisi ile BİNDAV yetkilileri, Karlıova Belediye Başkanı Ferit Çelik'i makamında ziyaret ederek pano hediye ettiler...

03.07.2009
09:03
0
1128
0
Ziraat fakültesi dekanlığı`na şengül atandı
Ziraat fakültesi dekanlığı'na şengül atandı
Bingöl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığına atanan Prof. Dr. Turgay Şengül,

03.07.2009
08:54
0
1783
0
Vali ve başkan`dan taziye ziyareti
Vali ve başkan'dan taziye ziyareti
Vali İrfan Balkanlıoğlu ve beraberindekiler Ilıcalar Beldesi ve Ekinyolu Köyü'ndeki taziyeleri ziyaret edip başsağlığı dileklerini ilettiler...
03.07.2009
08:52
0
1377
0
Karasu: üç lisemiz zararına çalışıyor
Karasu: üç lisemiz zararına çalışıyor
BİN-DER Başkanı Karasu, Bingöl'de 3 ortaöğretim kurumunun öğrenci sayısına dikkat çekti. Okulların yarı kapasiteyle çalıştığını işaret eden Karasu, önerilerini de aktardı...
03.07.2009
08:50
0
1437
0
`Yılın sonlarına doğru büyüme bekliyoruz`
'Yılın sonlarına doğru büyüme bekliyoruz'
Devlet Bakanı Yılmaz, küçülmenin giderek azalıp büyümeye dönüşeceğini söyledi...
03.07.2009
08:48
0
1090
0
Hastanede promosyon sevinci
Hastanede promosyon sevinci
Maaş promosyon anlaşmasının bir nebze de olsa geçici bir ferahlık sağlayacağına inandıklarını dile getiren Hant: “Çalışanların lehine oluşabilecek her olayın savunucusuyuz” dedi...

03.07.2009
08:47
0
1142
0
Ot yüklü trafik canavarı
Ot yüklü trafik canavarı
Hasat dönemiyle birlikte şehirlerarası karayollarında tehlike çanları çalmaya başladı. Traktörlere gereğinden fazla yüklenen otlar sürücüleri tedirgin ediyor...
03.07.2009
08:45
0
1048
0
Hif müracaatları bugün son
Hif müracaatları bugün son
Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu (ASKF) Başkanı Ali Ekber Alimoğlu, HİF Ligi müracaatlarının bugün sona ereceğini söyledi...

03.07.2009
08:43
0
1115
0
Türk siyasetinde yedi yıldır
Türk siyasetinde yedi yıldır
Rahmetli Kemal Ilıcak'ın Süleyman Demirel ile Turgut Özal'ın olaylara bakış açılarını karşılaştıran gözlemini yine hatırladım.
Şöyle demişti Ilıcak:
- Demirel'e bir soru sorduğunuzda ceketinin göğüs cebinden Anayasa kitapçığını çıkartır.
Özal'a bir soru sorduğunuz zaman ise, ceketinin göğüs cebinden hesap makinesi çıkartır.
Tayyip Erdoğan Başbakan olduktan sonraki ilk dönemde bu değerlendirmeyi ona yönlendirip sormuştum:
- Acaba Erdoğan'ın ceketinin göğüs cebinde ne var?
Aradan geçen yılların ertesinde bu sorunun cevabını tam olarak alabildiğimizi söyleyemiyorum.
Ama bir gerçek var ortada.
Erdoğan yedi yıldır Başbakanı bu ülkenin.
Sırasında Anayasa'ya, sırasında hesap makinesine başvuruyor.
Aynı zamanda uluslararası konjonktürü de dikkatli biçimde değerlendiriyor.
Demirel'den de Özal'dan da farklı bir çevresi ve danışmanlar kadrosu var.
Erdoğan "Çevre"yi belirlerken en temel ayıraç maddelerini "sadakat" ve "itaat" oluşturmakta.
Ayrıca kişileri listelemeye dönük katı bir belleği var.

Belleğe kaydediyor
Kendisine, ailesine, inancına dönük haksız ve kuşak altı saldırıların faillerini bu belleğe alıyor.
Çok çalışkan.
Siyaseti gerçekten bir "Hizmet" mesleği olarak görüyor.
Ben bunu yıllar önce Korkut Özal CHP-MSP koalisyonunda Bakan olduğunda görmüştüm.
Özal'ın makam masasının üzerinde bir tane bile kâğıt veya dosya yoktu. Masanın üzeri bomboştu.
Ona "Siz hiç dosya incelemez misiniz" diye sorduğumda şu cevabı vermişti:
- Önüme gelen işi daha sonraya ve bugünün işini yarına ertelediğim zaman Allah'a hesap veremem. Şu anda üstlendiğim hizmetin gereğini eksiksiz yapmam bir çeşit ibadettir.
Erdoğan'ın "Öz-taban"ına karşı söz verip de gerçekleştiremediği iki hizmet var.
İmam Hatiplilerin üniversiteye girişteki mağduriyetlerini de, başı örtülü kızlara üniversiteye girişin yasaklı olmasını da önleyemedi.

Sabır taşı çatlarsa
Arkasındaki oy ve halk desteğine karşı mesela Anayasa Mahkemesi'ndeki AK Parti'yi kapatma davası sırasında veya başörtüsü konulu Anayasa değişikliğinin iptalinde bu desteğin bazı durumlarda hiçbir kıymet-i harbiyesi olmadığını anladı.
Ama gerek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin engellenmesine, gerekse 27 Nisan emuhtırasına karşı verdiği tepki ile "Sabır taşı"nın fazla da zorlanmaması gerektiğini herkese hatırlattı.
Kürt realitesinin bölücü terör olgusundan soyutlanması, Kıbrıs'ın bir çözüme kavuşturularak Türkiye'nin AB üyeliğinin engeli olmaktan çıkartılması, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması ve benzeri konularda kendisine "Derin Devlet" tarafından kısıtlı karar yetkisi tanınmasını daha ne kadar kabul edeceğini kestirmek mümkün değil.
Bir çarpıcı gerçek var ki bunu mutlaka değerlendirmek gerekiyor.
Tayyip Erdoğan kendilerini "Yenilikçi" ve "Batıcı" olarak niteleyen kesimlerden daha çok "Yenilikçi" ve "Batılı" bir siyasetçi şu anda.

Liberal demokratların sesi
Daha da ötesi ister beğenin ister karşı olun, Erdoğan'ın AK Parti'si şu anda Türkiye'nin en sivil, en özgürlükçü ve en dünyalı siyasal örgütü.
Eğer bir kesim militarist eğilimlere karşı şimdiye kadar görülmemiş sert üslup içinde tepki koymaktaysa, bunun tek güvencesi Erdoğan'ın ve AK Parti'nin iktidarı değil midir?
AK Parti iktidarda olmasa, Susurluk'tan Güneydoğu'daki fail-i meçhul cinayetlere uzanan, çeşitli darbe girişimlerini içeren eylemlere dönük adli soruşturmanın bir sonuca ulaşacağını düşünebiliyor musunuz?
Neticede bu süreçte Türkiye'de medya da "Çok sesli" olmadı mı?
Ve bu süreçte "Liberal Demokrat" görüşler ilk kez ülke siyasetine dolaylı da olsa ağırlıklarını koymadılar mı?
Evet... Erdoğan'ın ceketinin göğüs cebinde nelerin olduğunu tam olarak bilemiyor

Sabah
02.07.2009
16:10
0
1031
0
Gül hakem olsun
Gül hakem olsun

Dün birden fazla gazete, izlenimi Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısına katılanlardan aldığını belli ederek, “Gül hakem olsun” manşetiyle çıktı. Anayasa'nın (m. 104) cumhurbaşkanına verdiği 'devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını sağlamak' görevi bir yönüyle 'hakemlik' demek zaten. Abdullah Gül de Çankaya'ya çıktığından buyana 'hakem' konumunu korumak için özel bir gayret gösteriyor. MGK'dan çıkan bu arzuya uygun davranacağına kuşkum yok...

“Gül hakem olsun” arzusunu acaba kim dile getirdi: MGK'nın sivil üyeleri mi, yoksa askerler mi?

Siviller eski arkadaşları olduğu ve kendi aleyhine gelişecek olsa bile doğrulardan şaşmayacağını yakından bildikleri için “Gül hakem olsun” demekte fazla zorlanmamışlardır; aynı arzu MGK'nın asker üyelerinden geldiyse, işte bu çok önemli bir gelişmedir.

Önemi şurada: Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) adına açıklanmış konuyla ilgili kurumsal görüş 27 Nisan (2007) 'e-muhtırası' idi; Genelkurmay Başkanlığı internet sitesine geceyarısı konan metin, adını vermeden, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı adaylığına karşı çıkmaktaydı.

TSK kendisinden önceki cumhurbaşkanlarından farklı davranışını seçimden sonra sürdürdü Abdullah Gül'le olan ilişkilerinde; sözgelimi, ne kadar önemli olursa olsun Çankaya'da verilen 'eşli davetlere' hâlâ katılmıyor komutanlar... Cumhuriyet Bayramı gibi 'birleştirici' olması beklenen bir vesilenin Çankaya Köşkü'ndeki kutlamaları, askerleri zor durumda bırakmak istemeyen Cumhurbaşkanı Gül'ün nezaketiyle, komutanların katılabilmesi için gündüz eşsiz yapılıyor; gece yapılan eşli büyük davete ise komutanlar gelmiyor.

Türkiye'nin 'first lady'si Hayrünnisa Gül ile komutan eşlerinin tanıştıklarını bile sanmıyorum.

Cumhurbaşkanının devlet adına çıktığı gezilerde, Ankara Garnizon Komutanının da uğurlama ve karşılama heyeti içerisinde yer alması mutattan olduğu için, gezi eşliyse, apronda köşe kapmaca oynama tuhaflığı yaşandığı oluyor.

Bütün bunların tek bir sebebi var: Cumhurbaşkanı Gül'ün eşinin başının örtülü oluşu... Eşi başörtülü olduğu için kendisi de belli bir 'kategoriye' yerleştiriliyor ve ne yaparsa yapsın kendisine hep önyargıyla yaklaşılıyor.

Süreç içerisinde en keskin önyargıları bile yıkmaya yarayacak onlarca kritik olay birlikte yaşandığı halde... Bütün o olaylarda Cumhurbaşkanı Gül'ün ne kadar sağduyulu davrandığını, anayasayla biçilmiş görev anlayışından milim sapmadığını, daha da önemlisi sözüyle özünün bir olduğunu yakından gördükleri halde...

Gazetelerin manşetlerine yerleştirdikleri “Gül hakem olsun” dileği, hele bir de askerî cenahın da dileği ise, bu sebepten önemli işte...

Bazı çevrelerin askerler ile sivillerin arasını açmak ve birini diğerine kırdırmak için özel çaba gösterdiği bir dönemden geçiyoruz; kritik dönem Türkiye'nin dünyadaki değerinin artışıyla paralellik arzediyor. Önümüze çıkan, yüzlerce yılda bir karşılaşılabilecek değerde bir büyük fırsat ve asker-sivil çekişmesi bu fırsatın elimizden kaçmasına yol açabilir.

Asker-sivil uyuşması ise risklerin dahi fırsata çevrilmesini sağlayabilir.

Uyuşma yolunda atılacak ilk adım önyargıları yeniden gözden geçirmektir. 'Eşi başörtülü olanı' otomatik 'karşı cepheye' yerleştirme, ya da 'başörtüsü' ile 'çağdışılık' arasında doğrudan ilişki kurma önyargısı varsa, o yargıyı sınama imkânı bugün... Abdullah Gül ile Hayrunnisa Gül'e biraz daha yakından bakılınca insanları belli bir 'kalıba' yerleştirme kolaycılığı iflâs edecektir.

Abdullah Gül ilkokul sonrası askeri okula gitseydi pekâlâ bugünkü komuta kademesinden biri olabilirdi; komuta kademesinden olanlar da onun yetişme tarzı ve çevresine sahip olsalardı Abdullah Gül'le yer değiştirebilirlerdi. Benzer sınıfsal kök ve aile yapısından geliyorlar çünkü...

Hiç değilse bu görülse ya!

Şimdilik 'hakem cumhurbaşkanı' ile yetineceğiz. Bu da önemli bir adım...


Yeni Şafak

02.07.2009
16:08
0
1081
0
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın