KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
29 Nisan 2025 Salı
°C
Tarafsızlık mı?
Tarafsızlık mı?
Bugünkü çarpılmış, fersudeleşmiş sistemden yana olmayı anlarım.

Bu sistemden çıkarın vardır, sistemi desteklersin.

Korkuyu da anlarım.

Sistemi değiştirmek için kavgaya girmekten korkarsın, baskı altındasındır, işin tehlikededir, başına birşey geleceğinden çekiniyorsundur, kenarda durursun.

Bunlar anlaşılır.

Ama çıkarcılığı ya da korkaklığı bir “tarafsızlık” kisvesinin altına saklayıp, bir de bu tarafsızlığın “ideolojisini” yapmayı anlamam.

Bu, bana kurnazca bir sahtekârlık gibi görünür.

Bir ormanda silahlı bir adamla silahsız bir adam arasında mesele çıktığında nasıl “tarafsız” kalabilirsin?

Tarafsızlık, ancak iki “eşit” güç arasında olabilir.

Bir güçlüyle bir güçsüz çatıştığında “tarafsız” kalmak, güçlü olanı, silahlı olanı desteklemek anlamına gelir.

Böyle bir durumda “tarafsızlığın propagandasını” yapmak ise güçlüye yandaş devşirmek için piyasaya sürülmüş sahtekârca bir kurnazlıktır.

“Siz karışmayın arkadaşlar, ikisi dövüşsünler.”

İyi de, bunlardan birinde silah var.

“Rahatça dövüşsünler” dediğinizde “bırakın silahlı, öbürünü öldürsün” demiş olursunuz.

Şimdi bakın, hiçbir şekilde “tarafsız” kalınamayacak bir kavga yaşanıyor bu ülkede.

Üstüne “devlet resmi çizilmiş” perde düştü, arkasından korkunç bir görüntü çıktı.

Güneydoğu'da cinayetler işlenmiş.

Generaller darbe planları hazırlamış.

Dindar kesimi hedef göstermek ve büyük bir karışıklık çıkartmak için Danıştay baskını düzenlenip bir yargıç katledilmiş.

Subaylar, toprağa cephanelikler gömmüş.

Andıçlar yazılmış.

Planlar yapılmış.

Devletin ve toplumun içine nüfuz etmiş, yayılmış, her kesime sızmış bir çete kurulmuş.

Başbakanı vurmak için suikast hazırlığına girişilmiş.

Ordudan iki orgenerali hedef alan başka bir suikast planı daha ortaya çıkmış.

Bu dehşet veren işlerin bir kısmının şüphelileri hâlâ ordunun içinde.

Bu korkunç hazırlığın karşısında ise halk oyuyla işbaşına gelmiş siyasi bir parti var.

Siz, şimdi bu ikisi arasında tarafsız mısınız?

Niye tarafsızsınız?

Eşit mi güçleri?

Suçun, silahın, suikast planının, cephaneliklerin bir yanında bulunduğu bir denklemde “tarafsız” olduğunuzda, bütün bu eylemleri “suç görmediğiniz” ortaya çıkmaz mı?

Bunları suç görmüyor musunuz?

Subaylar suikastlar mı düzenlesin?

Tarafsız olup buna karışmayalım mı?

Cuntalar mı kursunlar?

Buna ses çıkarmayalım mı?

Darbe hazırlamak serbest mi olsun?

İnsanları enselerinden vurup toprağa gömmek, “doğal” mı karşılansın?

İnsanları öldürmekten söz ediyoruz.

Katliamlardan söz ediyoruz.

Suikastlardan söz ediyoruz.

Tarafsız mısınız bunlara karşı?

Hep birlikte “tarafsız” olup kenara çekildiğimizde, bu suç hazırlıklarının önünü açmış olmuyor muyuz, “buyurun öldürün” demiş olmuyor muyuz?

Aslında söylemek istediğiniz bu mu?

“Bırakınız öldürsünler” diyemediğiniz için mi “tarafsızız” diyorsunuz?

Bu ülke, suçtan arınmaya, devletini bir suç örgütü olmaktan çıkarmaya, hukuka uyan bir yapı kurmaya, halk iradesine saygı gösteren bir anlayışı yerleştirmeye, insanların can güvenliğini sağlamaya, cinayetleri bitirmeye uğraşıyor.

Eski düzen ise bütün bunların sürdürülmesi için çabalıyor.

Bu ikisinin arasında hangisini tercih ediyorsunuz?

AKP'nin dindarlık vurgusunu, muhafazakâr bir yaşam biçimini benimsemesini, “irtica geliyor” diye sunup, darbenin, kaosun, çetenin yolunu açmaya uğraşmak mı tarafsızlık?

AKP bir siyasi parti, bir seçimde oyu artıyorsa, hata yaptığında öbür seçimde azalıyor.

Biraz daha hata yaparsa, iktidardan düşer.

Olduğu yere silahla gelmedi, halkın iradesiyle geldi.

Bugün tartışılan AKP değil, halk iradesiyle, silahlı iktidar arasındaki çekişme.

Halk iradesiyle, silah arasında mı tarafsızsınız?

Biz tarafız arkadaşlar, demokrasiden, eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, halktan yana tarafız.

“Tarafsızlığını” ilan eden beyler hanımlar, siz de tarafsınız.

Ama “taraftarı” olmaktan sizin bile utandığınız bir rezilliğin tarafındasınız.

Onun için bu sahtekârlıklara, kurnazlıklara başvuruyorsunuz.

Taraf
24.07.2009
01:47
0
1152
0
Meclis`e `duruş` aranıyor
Meclis'e 'duruş' aranıyor
Kim, Meclis Başkanı seçilecek?
AK Parti grubunda, bu soru etrafında dönen ‘kapalı devre' tartışmayı izliyorum.
Anahtar sözcük, ‘duruş'.
Hemen herkes, şahıslara indirgemeden ‘duruş' tarifleriyle konuşuyor.
‘Meclis'in şerefini, haysiyetini, itibarını kim daha iyi koruyacaksa, o seçilsin', diyor.
Tarif edilen ayakkabı, kimin ayağına uyacak?
İkinci aşamada şahıslara geçilip, o ayakkabı, adaylar üzerinde tek tek deneniyor tabii.
‘İyi olan kazansın' deseler de, herkesin gönlünde yatan bir ‘iyi' var.
İlkesel tariflerin her birinde gizli olan ‘özne'dir o.
Herkes, kendi ‘iyi'sine yakıştırarak söylüyor.
Ama daha da önemlisi, aynı cümlelerin ‘tahtında müstetir' bir de ‘nesne' bulunması.
Mefhumu muhalifinden denmiş oluyor ki, ‘filan aday'ın duruşu yok.
‘O, seçilmesin!'
***
Yönünü tayin edemeyen siyasetçiler, iz bırakmıyor.
Genel kuraldır;
Pusulasını bir kere kaybeden, bir daha kendinden başka ‘kıble' tanımaz.
Aynada kendi yüzüne dönerek ‘duruş'a geçmeye başlar.
Benim ‘iyi' siyasi kişilik kriterim şudur;
Eleştirilmekten, tepki çekmekten, alaya alınmaktan, ağızlara laf koymaktan, karikatürünü çizdirmekten, dile düşmekten,
açık vermekten korkmayan siyasetçi...
Oysa bizde ‘yüksek siyaset' görüntüsü altında ‘steril' kalmayı marifet sayan çoktur.
Herkese beğendirmek, herkesin sevgisini kazanmak, herkesi idare etmeye çalışmak büyük bir zaafa dönüşüyor.
Yönü belirleyip, doğru bildiği yolda yalnız başına da kalsa yürüyen siyasetçi tipinin az yetişmesi bundan.
Bakıyorum da, mesela Köksal Toptan'a getirilen eleştirilerin tümden haksız olduğunu söyleyemiyorum.
‘Kuvvetler ayrılığı' ilkesi çiğnendiğinde, Meclis'in yetkileri ‘gasp' edildiğinde, hükümranlık sınırlarına girildiğinde ne yaptı?
Meclis'in yasama tekeline ne kadar sahip çıktı?
Nasıl bir duruş sergiledi?
Kolay zamanda herkes dümeni tutar, asıl dalgalar hırçınlaştığında sevk ve idare kabiliyeti belli olur.
Köksal Toptan, bu yönüyle tartışılmaya devam edecek.
Sağ siyaset, idare-i maslahatçı bir  gelenekten geliyor.
Oysa bu dönemin ruhu, reformist.
Sadece Kürt meselesinde bile, çetin bir dönem bekliyor bizi.
Korkmadan, dengelere kurban vermeden ‘reform iradesi' koyacak bir ‘duruş' lazım.
Bugün AK Parti grubu, ‘duruş' tercihini gösterecek.
Bakalım, hangi ‘duruş' kazanacak?

TSK'ya, HSYK'ya nasıl sahip çıkılmaz?
‘Siyaset, mahkemeye karışıyorsa...
Yargıyı rahat bırakmıyorsa...'
Demek ki, ‘'Hukuka, yargıya tasallut var''.
Deniz Baykal dün, uzun uzun siyaset-yargı ilişkisini anlattı.
Bense şunu düşündüm;
HSYK'da, tayin kararnamesi üzerindeki bilek güreşi devam ederken, neden şimdi konuşuyor?
Girişte söylediklerim, Baykal'dan alıntıydı.
Ben de, o sözlerden başka cevap bulamadım.
Yoksa, Baykal'ın da yargıya tasallutu mu mevzu bahis?
Yoksa, kendinden başkasının tasallutuna mı razı olmuyor?
***
Yargı, yargıya rahat vermiyorsa...
Hâkim hâkime, savcı savcıya müdahale ediyorsa ne yapacağız?
Anayasa Mahkemesi'nde
görülen bir dava hakkında yüksek yargıçların dışarıdan kanaat beyanına ne demeli?
Kimler, hariçten gazel okuyabilir, mesela?
Deniz Baykal'ı anladık.
Bir de, Baykal gibi düşünmek kaydıyla geri kalan herkes mi?
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, CHP ile aynı çizgide konuştuğunda, yargıya müdahale caiz midir?
***
Diyor ki; “Hâkime, savcıya bağlı dava olmaz.''
Yani, Ergenekon denilen davanın hakimi, savcısı değişse kıyamet mi kopar?
Peki, sayın Baykal;
Sizin yasak saydığınız elmaya uzanan her hâkimi, savcıyı cezalandırırsak, ortada dava mı kalır, hukuk mu kalır?
Anlıyorum ki söyledikleri, HSYK'ya verilmiş bir ‘direnişe devam' selamından başka mana taşımıyor.
Yargıyı, yargıya bırakmalı mıyız, artık siz düşünün

Radikal
24.07.2009
01:43
0
1177
0
Silindirin altında kalan işçi öldü
Silindirin altında kalan işçi öldü
Bingöl-Solhan arasında yapımı devam eden duble yol çalışmalarında görevli bir işçi, silindirin altında kalarak feci şekilde hayatını kaybetti.

23.07.2009
12:45
0
1690
0
12 milyon dolarlık yatırım
12 milyon dolarlık yatırım
Bingöl'de kurulacak olan hidroelektrik santrali sayesinde yılda 4,5 milyon TL'lik elektrik üretimi yapılacak. 12 milyon dolarlık proje, 70 kişiye de iş kapısı açacak...
23.07.2009
11:40
0
2697
0
Murat nehri`nde boğulan gencin cesedi bulundu
Murat nehri'nde boğulan gencin cesedi bulundu
Bingöl'ün Genç İlçesi'nde balık avlamak için Murat Nehri'ne girerek boğulan gencin cesedi, Diyarbakır'dan gelen dalgıçlar tarafından bulundu...
23.07.2009
11:38
0
1903
0
Bakan yılmaz bingöl`de
Bakan yılmaz bingöl'de
Bakan Yılmaz, saat 09.30'da Bingöl Valiliği Toplantı Salonu'nda kurum amirleri ve muhtarların hazır bulunacağı toplantıya katılacak...
23.07.2009
11:37
0
1563
0
Alibir köyü yolu yapılıyor
Alibir köyü yolu yapılıyor
7 kilometrelik yolun 4,5 kilometrelik bölümünün ikinci kat asfaltla yenilendiğini belirten Caf, hava muhalefeti olmaması durumunda kalan bölümün de bugün tamamlanacağını söyledi...
23.07.2009
11:36
0
1190
0
Yeraltı çarşısı`nda lağım suyu
Yeraltı çarşısı'nda lağım suyu
Bingöl merkez Belediye İşhanı yanındaki yeraltı çarşısındaki bazı işyerlerini yağım suyu bastı. İşyeri lağım suyu içinde kalan esnaflar, belediyenin ilgisizliğinden yakındı...
23.07.2009
11:34
0
1246
0
Bisikletli genç minibüsün altında kaldı
Bisikletli genç minibüsün altında kaldı
Beklen, Acil 112 ekibi tarafından ambulansla Bingöl Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı...
23.07.2009
11:33
0
1807
0
Ekin sokak`ta yangın paniği
Ekin sokak'ta yangın paniği
İtfaiye ekiplerinin zamanında müdahale ettiği yangın büyümeden kontrol altına alındı...
23.07.2009
11:31
0
1336
0
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın