KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
29 Nisan 2025 Salı
°C
2 kafada yıktı
2 kafada yıktı
Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi 2. öneleme turunda ilk maçta 1-1 berabere kaldığı Kazakistan takımı Tobol'u Ali Sami Yen Stadı'nda taraftarı karşısına çıktığı ilk maçta 2-0'lık skorla geçerek adını 3. tura yazdırdı...
24.07.2009
08:20
0
1141
0
Peşmerge sandık başında
Peşmerge sandık başında
Kuzey Irak'ta 25 Temmuz'da yapılacak başkanlık ve genel seçimler öncesi, peşmergeler, mahkumlar, hastalar ve hastane personeli dün oy vermeye başladı...
24.07.2009
08:17
0
946
0
Bursalı sanayiciden katsayı kararına alkış
Bursalı sanayiciden katsayı kararına alkış
Teknik Eğitim Vakfı (TEKEV) YÖK tarafından üniversiteye giriş sınavlarındaki katsayının kaldırılmasının Bursa için tarihi bir gelişmo olarak değerlendirdi...
24.07.2009
08:15
0
1052
0
Krizden ilk kurtulan ülke kanada oldu
Krizden ilk kurtulan ülke kanada oldu
Kanada'da 2008'deki ürkek ve daralma yanlısı ekonomik trend, yerini canlanmaya bıraktı. Kanada Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, ekonomideki durgunluğun bittiğini söyledi...
24.07.2009
08:14
0
1196
0
Sigara yasağını delenler için özel hat!
Sigara yasağını delenler için özel hat!
Sağlık Bakanlığı'nın dumansız hava sahası uygulamasına uymayıp, yasaklanan yerlerde sigara içenlerin nereye şikayet edileceği belli oldu. Bakanlık bunun için rehber hazırladı...
24.07.2009
08:13
0
1022
0
Kenan evren `referandumu` kaybetti!
Kenan evren 'referandumu' kaybetti!
Baykal'ın 12 Eylül'ü düzenleyenlerin yargılanması için verdiği teklife 'refarandum yapılsın halk isterse, intihar ederim' diye tepki gösteren Kenan Evren'e kötü haber...
24.07.2009
08:12
0
1209
0
Aym `mayınlı arazi` kararını verdi
Aym 'mayınlı arazi' kararını verdi
Anayasa Mahkemesi Suriye sınırındaki mayınlı arazilerle ilgili CHP'nin başvurusunu görüştü ve karara bağladı. Anayasa Mahkemesi yasanın iptali talebini kısmen reddetti...
24.07.2009
08:10
0
952
0
Tugba özayın beraatı istendi
Tugba özayın beraatı istendi
Rulet Operasyonu davasında Yaşar Öz'ün 68.5 yıla kadar hapsi talep edildi...
24.07.2009
08:08
0
1129
0
Kifayetsiz muhterislerin yazgısında
Kifayetsiz muhterislerin yazgısında
Kabul edin ki oldukça garip bir siyaset ve hukuk anlayışı egemen bu topraklarda.
Örneğin askeri bir darbe yapıldığında ya da bir darbe için cuntalaşmalara gidildiğinde hukukçular bunların meşruiyetini kanıtlayacak yazılı hukuk metinlerini kolayca sıralıyorlar.
Bazıları "İç Hizmet" mevzuatını hatırlatıyor, bazıları da "Rejim"i kollama ve koruma görevinin askerlere ait olduğunu anayasal gerekçelerle vurguluyorlar.
Dahası var mı?
12 Eylül 1980 askeri müdahalesinde TBMM de, siyasi partiler de kapatıldı, Anayasa lağvedildi.
Bu dönemde sadece Anayasa Mahkemesi açık kaldı.
Kapatılan sendikalardan birinin merkez binası da Anayasa Mahkemesi'ne tahsis edildi.
Düşünün ki 27 Nisan e-Muhtırası'nı Genelkurmay'ın internet sitesine kimin nasıl yerleştirdiği tartışılırken, dönemin Genelkurmay Başkanı "Ne olacak yani?
Ben yazdım, ben yerleştirdim bunu internete" dedi.
Her konuda her şeyi durduran, yasaklayan, iptal yollarını gösteren sayısız yasalardan hiçbirisi bu konuda işletilemedi.
Buna karşı seçilmiş hükümetler herhangi bir icra kararı aldıklarında veya TBMM bir konuda yol gösterici yasa çıkardığında, bunları engellemek, hukuk dışı damgasını vurmak veya iptal etmek için, mutlaka bir yazılı hukuk metni bulunuyor.
1970'lerde İstanbul Belediyesi CHP'nin yönetimindeydi. Ahmet İsvan 1973 seçimlerinde yüzde 64 oy oranıyla Belediye Başkanı seçilmişti.

Yasalar izin vermiyormuş
O dönemde İstanbul'un sokakları ve caddeleri çöp dağları ile dolmaya başlamıştı.
Kısacası Belediye çöpleri toplamıyordu.
Ahmet İsvan'ı televizyon programına davet ettim ve "Neden İstanbul'un çöpleri toplanmıyor" diye sordum.
- Yasalar çöpleri toplamamıza izin vermiyor, diye cevaplamıştı sorumu...
Türkiye'deki yasalara bu açıdan bakarsanız, Boğaz'a köprü yapılmasına da, mayınlı arazilerin temizlenmesine de, özelleştirmelere de yasaların izin vermediği yorumunu seslendirmeniz mümkündür.
Lozan'la varlığını sürdüren Heybeliada Ruhban Okulu, yasa uyarınca kapatılmamış mıdır mesela?
Hatırlayın 1983 genel seçimlerine gidilirken Necdet Calp ile Turgut Özal'ın televizyondaki tartışmalarını.
Turgut Özal "Biz iktidar olursak birinci köprüyü satıp, bunun gelirleriyle ikinci köprüyü yapacağız" dediğinde kapatılmış CHP'nin yerine ikame edilmek istenen Halkçı Parti'nin lideri Necdet Calp masaya vurup, "Köprüyü sattırmam" diye tepki göstermemiş miydi?

Kararnameler ve kanunlar
Yıllarca devlet bürokrasisine hizmet veren Calp "Sattırmam" derken tabii ki yasalara güveniyordu. "İhracat hamlesi" başlatıldığında da yasalar bunu da engellemesin diye Kanun Kuvvetinde Kararname çıkartılmamış mıydı?
Daha sonra ihracatçılar mahkeme mahkeme sürünürlerken bunlardan biri "Özal bizi kararnamelerle teşvik etti ama kanunlarla mahkûm olduk" diye dert yanmıştı.
Kısacası burada hem iktidar olmak hem de hiç icraat ve reform yapmak istemiyorsanız, yasalar buna imkân tanır.
CHP de hiç iktidar olamadığı için iktidar olanların ellerini kollarını bağlamak amacıyla bu yasaları kullanarak Danıştay'a veya Anayasa Mahkemesi'ne bağımlı bir siyaset tarzı üretir.
Öylesine garip bir hukuk ve siyaset anlayışıdır ki bu, eğer darbeleri önleyici çabalara karşı yasa maddeleri ile engelleme yapmak imkânı bulunamazsa, mahkemelerde bir arada olmamaları gereken hâkimler ve savcıların, siyasette aynı platformda bir araya getirilmeleri için çaba da gösterilir.
Neticede sonuç ortadadır.
Onlar aya giderken biz ise her gece Heybeli'de mehtaba çıkmayı yeterli buluruz.
Burada icraatçı ve vizyoner sivil siyaset, atletizmdeki engelli koşudan daha fazla engellidir.


Sabah
24.07.2009
01:59
0
963
0
Boşuna gayret
Boşuna gayret
Ergenekon davasının savcıları görevden alınsa ve yerlerine “Ergenekon da neymiş?” kuşkusu taşıyanlar savcı olarak atansa herhalde ciddi bir zemin kayması yaşanır; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yıllık toplantısından böyle bir sonuç çıkmasını bekleyenler var. Denilene göre, bazı üyeler kilitlenmiş, yalnızca Ergenekon davası savcılarının değil, askerle ilgili bütün davaların savcılarının yerlerini başkalarına bırakmasını zorluyormuş... Savcılarla da yetinmeyip aynı davaların yargıçlarından bazılarını da görevden almak niyetinde imişler...
Kulağa nâhoş geliyor, insan inanmak istemiyor, ama burası Türkiye, en inanılmayacak duyumlar bile bir biçimde gerçeklerle ilintili olabiliyor...

Neden böyle bir değişiklik isteniyor? Herhalde Ergenekon davası başta olmak üzere sürdürülen yargılamalardan duyulan rahatsızlık ortadan kalksın diye... Asker yıpranmasın, yanlış işlere bulaşanların neler yaptıkları anlaşılmasın diye... Türkiye'de mevcut yapı bozulmasın, devam etsin diye...

Oysa, savcılar ve yargıçları değiştirerek bu sonuçlara varmak mümkün olmaz: Kamuoyu “Bu işin içinde başka bir iş var” kuşkusu duyar ve Ergenekon örgütüyle ilgili zayıflayan kanaati yeniden pekişir, askerlerin yanlışlarının üzerinin örtülmek istendiğini düşünür, mevcut yapıya dönük eleştiriler dayanılmaz bir biçim alır...

Askere verilebilecek en büyük zarar, Ergenekon örgütüyle ilgili yargılama sürecini baltalamak, bu amaçla savcılar ve yargıçları kullanmaktır. Şu günlerde dillendirilen iddialar gerçekse ve yargıya atamalar yoluyla müdahale söz konusuysa, bunun doğrudan sonucu, asker-yargı işbirliğinin zihinlere çakılması ve her iki kurumun da bu süreçten yara alması olacaktır.

Hiç kimseye, hiçbir kuruma böyle bir işe soyunmayı tavsiye etmem...

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile yargı kurumunun Türkiye'nin bölgesel bir güç haline dönüşmesi ve sıkıntılarını demokrasi içinde çözmeyi öğrenmesi sürecinde eleştirilerden uzak kalmalarında yarar var. Bu dönüşümden her kurum etkilenecektir; TSK ve yargının da 'yeni Türkiye' içerisinde daha güçlü bir biçimde yer alabilmek için çaba göstermesi gerekiyor.

İnsanlık tarihinde dönüm noktaları vardır; onları yakalayabilenler ihya olur, ıskalayanları ise her türlü tehlike bekler. İçinden geçtiğimiz tarihî an öyle bir dönüm noktası teşkil ediyor ve bundan en fazla yararlanabilecek ülkelerin başında Türkiye geliyor. Anı yakaladık yakaladık, yakalayamazsak kaçırdığımız balık hayli büyük olacak.

Benzer bir durum imparatorlukların tasfiye edildiği, yerlerini ulus-devletlere bıraktığı dönemde yaşandı; Türkiye askeri ve siviliyle o dönemde fırsatı iyi değerlendirebildi: Kendimizi küçük bir toprak parçasına hapsettik belki, ama kendi bayrağımız altında bekamızı sürdürebildik. “Fırsatı fark etmemiş ve değerlendirmemiş olsaydık başımıza ne gelirdi?” sorusu bugün bile üzerinde düşünülmeyi hak ediyor.

Aynı soruyu bugün için de sorabiliriz: “Önümüze çıkan fırsatı değerlendiremezsek halimiz ne olur?” Kendi kendisiyle didişen, sorunlarını çözememiş, sürekli kan kaybeden, fakir ve yere bakan bir ülke olur Türkiye...

Herhalde hiçbirimiz böyle bir ülkede yaşamak istemeyiz.

Şu anda tanık olunan çekişmeler, bugünkü bozuk ve yanlış düzenden çıkarı bulunan ve böylesine hayati bir dönüm noktasında ülkeyi yanlış istikametlere sevk etmeye çalışanların eseri... Ne yaparlarsa yapsınlar başarılı olacaklarını sanmıyorum.

NOT: Tatil zamanı ve ben de bir süreliğine izne çıkıyorum. Yeniden buluşmak üzere...
F.K.

Yeni Şafak

24.07.2009
01:52
0
1075
0
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın