KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
19 Ocak 2025 Pazar
°C
Mutlu gün...
Mutlu gün...
Savaş bitiyor.

Kandil'den ve Mahmur'dan gelerek yarın sabah Habur kapısından girecek olan grup akşama evinde annesinin yaptığı içli köfteleri yerse bu ülkede silahlar susar.

PKK'nın “silahları susturmaya hazır olduğu” mesajını verdiği bu hareketinden sonra yapılacak askeri bir operasyonu kimseye anlatamazsınız, bir operasyonun, askerlerin hayatını tehlikeye atmanın anlamı kalmaz.

Habur kapısından gelenlerin evlerine gitmelerine izin verilirse, bu yol açılırsa, ondan sonra herhangi bir PKK'lının mayın patlatmasını, bir askere ateş etmesini Kürt halkı da kabullenmez.

Yarın, o nedenle büyük bir gün bu ülke için.

Bu ülkede yaşayanlar için.

Yirmi beş yıllık kanlı bir acının sona ermek üzere olduğunun bu ülkeye müjdelenmesi.

Öğrenebildiğimiz kadarıyla iki taraf da bu büyük olaya gerektiği gibi hazırlanıp, gerekli jestleri yapmaya karar vermişler.

PKK, çatışmalara girmemiş, silaha dokunmamış bir grup gönderiyor.

Devlet açısından kabulü daha kolay, “eve gönderilmesi” daha sorunsuz bir grup bu.

Buna karşılık devlet de “gelenleri” hırpalamadan, horlamadan, sıradan bürokratik işlemlerden geçirip “dört saat içinde” evlerine yollayacak.

Ve, hepimiz için yeni bir dönem başlayacak.

Yakın tarihin en büyük olaylarından birine tanıklık edeceğiz yarın.

Ama işin tuhafı ne biliyor musunuz, Türk medyasının bu gelişmeyi algılamaması.

Dün bir tek Taraf bu haberi somut bir biçimde manşetine taşımıştı.

Bir de Radikal, bu olayı manşet haberinin içinde büyük olarak göstermişti.

Diğer gazetelerin manşetlerinde bu haber yoktu.

Yaşadığı tarihi olayı bile algılayamayan, çeşitli nedenlerle gazetecilik reflekslerini kaybetmiş, kendi kendini sakatlamış bir medya bu yeni dönemi nasıl taşıyacak?

Savaşın bitmesinin ilk işareti olan bir olayı görmezlikten gelen bir medyayla Türkiye ne yapacak?

Kendi kendini körleştirmiş, kendini dar bir ırkçılığın içine hapsetmiş medya bu ülkede yaşayan insanların dünyayı ve ülkesini, yaşanan değişimleri anlamasına nasıl yardımcı olacak?

Herhalde medya da değişecek.

Hayattan bu kadar kopuk bir şekilde mesleklerini sürdüremezler çünkü.

Medyanın söyleyemediğini dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül söyledi, “güzel bir olay” dedi.

Görülüyor ki devlet bu gelişmeyi taşımaya hazır.

Ankara'dan Habur'a bir merkez valisiyle birlikte bir grup gönderileceği söyleniyor.

Onlar, bir “hata” yapılmasını önleyecekler sanırım.

Böylece büyük barışa doğru büyük bir adım atılacak.

Ermenistan Dışişleri bakanı da Ermeni sınırının yılbaşına kadar açılabileceğini söyledi.

Kendi iç barışını sağlamak için önemli adımlar atan Türkiye komşularıyla da barışıyor.

Sanki Yunanistan'ı da içine alacak büyük bir örgütlenmeye doğru gidiyoruz.

Avrupa Birliği'ne benzer “uluslarüstü” bir “işbirliği”, merkezine Türkiye'yi alarak şekilleniyor.

Sınır kapılarını açıyoruz, Suriye ile sınırları kaldırıyoruz.

Bir zaman içinde diğer komşularla da sınırları kaldırabiliriz.

Bu gerçekleştiğinde nasıl muhteşem bir barış ve huzur yaşanır bu sancılı coğrafyada?

Deniz Baykal'la Bahçeli olup bitenleri kavrayamıyorlar, uzun zaman aynı pozisyonda kalmaktan siyasi kireçlenmeye uğramışlar, onları bir kenara bırakın ama samimi Atatürkçülerin mutlu olması gerekir.

Bir yandan Ortadoğu'ya, Kafkaslar'a, diğer yandan Avrupa'ya açılan, “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini benimsemiş, “muasır medeniyetler seviyesine” yükselen bir Türkiye'nin habercisi bu yaşadıklarımız.

Bunları yapan ülkenin iktidarında AKP var diye mutsuz olmak biraz anlamsız değil mi?

Atatürk'ün isteklerinin gerçekleşmesi mi önemli, onu gerçekleştirenlerin kimliği mi?

Ne yapalım ki “en Batılı, en Atatürkçü” gözükenlerimiz, “gelişme” konusunda bir varlık gösteremediler, yaşananların derinliğini bile algılayamadılar.

Türkiye'nin güçlenmesini, iç barışını sağlamasını, “Atatürk'ün ve Atatürkçülüğün” yenilgisi gibi göstermeye çalışmak Atatürk'e de, Atatürkçülüğe de haksızlık olmaz mı sizce?

Atatürkçülük, Deniz Baykal'ın yaptığı gibi “daha fazla savaş” istemek mi?

Ben Atatürkçü değilim ama “samimi” olan her şeye “saygı göstermek” gerektiğini öğrenmiş yaşlı bir adamım, dine saygı göstermek için dindar olmam, Kürtlere saygı göstermek için Kürt olmam, Atatürkçülüğe saygı göstermek için Atatürkçü olmam gerekmiyor.

Nasıl bu ülkede çocuklar ölmesin istiyorsam, aynı şekilde “büyükler” de bunun tadını çıkarsın istiyorum.

Çok önemli değişimlerden geçiyoruz, yarın büyük bir gün yaşayacağız, bunun keyfine varın.

Her zaman yaşanmaz böyle şeyler.


Taraf
19.10.2009
15:18
0
1101
0
Topal ördeklerin son kaygısı
Topal ördeklerin son kaygısı
Gözlerimizi dünyaya kapatmadan önce aklımızdan geçirdiğimiz son şey...
Son arzumuz mudur, yoksa son kaygımız mı?
Ne zaman bunu düşünsem, politik İngilizce'den iki kavram imdadıma yetişir.
Biri ‘Legacy'dir, yani ‘Miras'. Politik dilde, ‘Siyasi Miras' şeklini alır.
Diğeri de, ‘Lame Duck' tabir edilen ‘Topal Ördek'tir.
Siyasi mevtalara, artık elden ayaktan düştükleri son demlerinde, ‘iş göremez' manasına böyle denir.
Bir ayağı çukurda, gözü toprağa bakan gidiciler için kullanılır.
Bu iki kavram, bütün hikayeyi anlatır bana.
Gözlerimiz hayata açıkken gezip gördüklerimiz, bizimle gelir.
Zafer ve mağlubiyetlerimizse, kalır ardımızda.
Kalplerimiz mutmainse eğer; giderken fırtınalar dinmiş, yerini tatlı bir meltem esintisine bırakmışsa içimizde; huzur içinde gidiyorsak şayet...
O vakit, aklımızdan geçen son şey, son arzumuzdur.
Ganimetlerle zenginleşen mirasımızın, biz henüz hayattayken yerini bulduğunu görmek isteriz.
Arkamızda enkaz bırakarak, yenilgi duygusunun ağırlığı altında ezilmiş, örselenmiş olarak çekiliyorsak eğer...
O zaman da hissettiklerimizin adı, son kaygımızdır.
Darmadağın olmuş, yağmalanmış bir hayatın metruk hatıratı, bütün kasvetiyle çöker göz kapaklarımızın üzerine.
Öyle yumarız son  seferinde...
İkisi aynı şeydir velhasıl; son arzumuz, son kaygımızdır.
Kurup büyüttüğümüz hayatı hangi şartlarda, hangi hallerde bırakarak gittiğimize bağlı...
***
Herkes, birgün mutlaka bu iki duyguyu tadacaktır.
Önce ‘topal ördek' olacak, sonra da miras derdine düşeceğiz.
Geride, nasıl bir isim bırakmak istiyoruz?
Bu soru, o gün başka her şeyin önüne geçer ama, artık geç olmuştur.
Onun için, madem kaderde var, vaktinde kaygılanmak lazım.
Görevdeki ABD başkanları, bu konuda iyidir.
‘Lame Duck' olduklarında şuurları yerindedir.
Yerlerine yenisi seçildiğinde gideceklerini bilirler.
Tarihin en bilinçli ‘Topal Ördek'leri, onların arasından çıkmıştır.
Çünkü daha topal ördek oldukları ilk andan itibaren, siyasi mirasları tartışılmaya başlar.
Neyle anılacakları çok önemlidir, onlar için.
Mesela Clinton, Arap-İsrail ihtilafını çözen, Ortadoğu'ya nihai barış getiren başkan olarak geçmek istiyordu tarihe.
Çok uğraştı, son döneminde iki defa Wye River mutabakatları imzalattı.
Giderayak Camp David'de şansını zorladı.
Ama muvaffak olamadı, kısmet değilmiş.
Bush mesela, neo-con'lara büyük zafer armağan eden, küresel düzenin sözde ‘haydut'larını dize getiren olmaya talipti.
‘Bush Doktrini' de tutmadı.
O da muradına eremeden, gözü açık gitti.
Blair'in hikayesi daha başka. O, Avrupa siyasetinin önünde ‘Üçüncü Yol' diye yeni bir güzergah açmak istedi.
Küreselleşmenin olumsuz yan etkilerine insani bir cevap vermekti niyeti.
‘Yeni Sol'un yürüyeceği yol, bu olacaktı.
İyi bir denemeydi, olmadı.
***
Parlak bir kariyer hayatı, nasıl son bulmalı?
Örnekleri kasten dışardan seçtim, kimse üzerine alınmasın diye.
Velakin, ‘son arzu'sunu  gerçekleştirmek dururken, ‘son kaygı'sının pençesinde kıvranarak gitmekte olanları görürürüz.
Hazin bir sondur.
Sekerat döşeğinde, son nefesini bekleyen bir hastanın halet-i ruhiyesini düşünün.
Gözü arkada kalmadan gitmek... Kalp huzuruyla...
Daha büyük bir nimet var mıdır, bilmiyorum.
Ardımızda nasıl bir miras bırakacağız?
Kaygılı mı gideceğiz, arzulu mu?
Sadece, geç olmadan karar verenler, başarma şansına sahip.

RAdikal
19.10.2009
15:16
0
1225
0
Türkiye`den iran`a başsağlığı
Türkiye'den iran'a başsağlığı
Dışişleri Bakanlığı, İran'da Devrim Muhafızları'nı hedef alan terör saldırısını şiddetle kınadıklarını açıkladı.
19.10.2009
08:43
0
1166
0
Hangi kurum hangi tarihte personel alacak?
Hangi kurum hangi tarihte personel alacak?
Kamu kurumları eleman alımı için ardı ardına sınav düzenliyor. Hangi kurum hangi tarihte sınavla eleman alacak? İşte cevabı:
19.10.2009
08:41
0
1245
0
Sampdoria`ya lazio çelmesi
Sampdoria'ya lazio çelmesi
İtalya 1. Ligi Serie A maçında zirve mücadelesi veren Sampdoria, Lazio deplasmanından 1-1 berabere ayrıldı ve iki puandan oldu...
19.10.2009
08:38
0
1098
0
Saldırı abd bağlantılı mı?
Saldırı abd bağlantılı mı?
İran'ın 11 Eylül'ü...
19.10.2009
08:36
0
1128
0
Mahsun oscar`ı göremez
Mahsun oscar'ı göremez
Tarık Akan, 'Güneşi Gördüm' adlı filmin Oscar adayı olmasının mümkün olmadığını söyledi.
19.10.2009
08:34
0
1509
0
Domuz gribi diyarbakır`a sıçradı
Domuz gribi diyarbakır'a sıçradı
Öğrencilerde virüs tespit edilmesi üzerine 2 okulda eğitime ara verildi
19.10.2009
08:32
0
1147
0
Azerbaycan doğalgaza zam istiyor
Azerbaycan doğalgaza zam istiyor
İlham Aliyev: "Türkiye'ye yıllardır dünyadaki fiyatların üçte birine satıyoruz"
19.10.2009
08:30
0
1029
0
Habur`da kritik gün
Habur'da kritik gün
34 PKK'lı bugün teslim olacak
19.10.2009
08:28
0
1105
0
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın