Bilim şüpheciliktir.Aslında din de şüphecilikten doğmuştur.İnsan doğoyla evrenle bütündür.İnsan evrendir aynı zamanda.İnsan evreni ve kendisini meraketmiştir.Belli başlı olayları çözmeye evrene hükmetme arayışına gitmiştir.Aklının ermediği gücünün yetmediği noktada tanrısal bir güce bağlanmıştır.Bu tanrısal güç etrafından dolanıp durmuştur.Milyonlarca tez anti tez üretip durmuştur.Tabiri caizse kızılca kıyamet kopmuş gidiyor.Doğru su şudur her şeyin bir sebebi ve sonocu vardır.Bulunan gerçek su 100 derecede kaynar.Güneş enerjisi olmad
[3] Dinin bilime karşı çıkması haddine olmamalıdır çünkü bilimin amacı dini çürütmek değildir. Ancak dinlerdeki safsatalar bilimle çözüldükçe, dinden nemalananlar her zaman karşı çıkmışlardır ve din bilime karşı olmuştur. Olay da bundan ibarettir.
[2] Bunun aksini hiç kimse ispat edemez çünkü din, vicdani bir tercihtir. Uygun olanı seçersiniz ya da hiç seçmezsiniz, nasıl gönlünüz hoş olacaksa. Bilim ise dinle kıyaslanmaması gereken, evreni ve yaşamı anlamak ve hayatı kolaylaştıran bütün gelişmelere ve refaha kapı açan, dinin öznelliğinin aksine objektif gelişmeler ve araştırmalar bütünüdür. Eğer dini ve iktidarı, yani Orta Çağ Batısında olduğu gibi kiliseyi ve krallığı, sopa olarak kullanıp düşünce ve özgürlükleri kısıtlarsanız, bu durumda Orta Çağ karanlığı, Orta Çağ zihniyet
[1] Dünyaya yön veren en önemli gelişmeler, bugün kullandığımız teknoloji ve ilerlemenin bütünü, Avrupa'nın Orta Çağ karanlığından uyanmasından sonra ortaya çıktı. O zamana kadar Avrupa ve Batı medeniyetinde kilise ve krallık egemendi. Bu nedenle, 'Orta Çağ zihniyeti' dendiğinde Avrupa ya da Batı medeniyetinin Orta Çağı kastedilir. İslam coğrafyası, Çin ya da Hindistan ise farklı dinamiklere sahipti ve hala da sahipler. Ancak bu, bir gerçeği değiştirmez: Din, inanmakla ilgili vicdani bir tercihtir. Dünyada binlerce inanç var ve hepsi kendi dininin en d